Uyandığımda geç kaldığımı fark ettim. Lokanta dokuzda açılıyor ve ben haftasonları on ikiden önce kalkmam. En azından o kadar geç kalmamıştım. Saat daha dokuz buçuktu. Hazırlanıp varmam bir saati bulurdu.
Kadife siyah eteğimi giyip saçlarımı açık bıraktım. Üstüme beyaz sıfırkol yakalı bir bluz giyip eteğimin içine soktum. Mavi gerçek taş olan kolyemi de taktığımda hazırdım.
"Anne ben çıkıyoruuum"
"Kahvaltı yapmadın. Gel de bir şeyler ye."
"Anne ben lokantada çalışıyorum unuttun mu?"
Ben çıkarken lokantaymış mış mış diye söylendi.
Otobüsteki teyzeler benim kaderim galiba. Çünkü az önce teyzelerden biri kolumu sıktı. Sebebini size anlatayım.
"Maşşşallah kız dediğin böyle olacak. Ne güzel minakcık. Ne o öyle bizim oğlan getirmiş rus karıları gibi. Hiç hizmet de etmiyor. Bi oğlum daha olsa bu kızı alırdım."
Diğer teyze konuşan teyzeyi destekledi.
"Tabi tabi. Yüzü de güzel maşallah. Çıtı pıtı birşey. "
Buraya kadar her şey normal. Çünkü bahsettikleri kişinin ben olmadığına eminim. Yani en azından insan önündekinin duymayacağı şekilde konuşur değil mi ? Hiç çekinmiyorlar da.
"Ay dur sevesim geldi."
"Aahhh teyze ne yapıyorsun ya?!"
Kadın kolumu deşti. Mübarek sanki kasaptan et bakıyor.
"Kızım benim bir oğlum var. Bak bu da resmi."
Kadının psikopatlığından emin olduğumda zaten yaklaştığım için düğmeye basıp durağı beklemeye başladım. O sıralarda teyzeye korkunç bakışlarımı da atmaktan eksik kalmadım.
Kendi aralarında konuşmaya başladılar "Ay yok deli bu kız boşver kız dışı seni içi beni yakar yookk töbeee".
Aferim teyze böyle işte. Git başka kızlar bul. Oğluna da bakamadım gerçi. Neyse böyle kaynana çekilmez zaten.
Durağa gelince teyzelere dil çıkarıp indim. Yüzlerindeki şaşkın ifadeyi tahmin edebiliyordum. Düşününce gülümsedim.
Lokantanın önüne gelince kalbim çarpmaya başladı. Acaba Aral teklifimi kabul eder mi? Çünkü çocuğun etmesi için hiçbir neden yok. Çünkü zengin. Çünkü yakışıklı. Çünkü eminim benden daha önemli işleri vardır.
"Oo hoşgeldiniz İlya hanım.İlk günden geç kaldığın için maaşından keseceğim. "
Komik mi ? Oyun mu oynuyoruz burada maaşımdan çekecekmişte.. Oyunu sen başlattın ben de sana nasıl kazanılacağını göstereceğim.
"Buğra müşteri çağırıyor."
Arkasına baktığı anda tekmeyi geçirdim. Oh olsun.
"Ya kızım ne yapıyorsun ya! Bu iki oldu acısını fena çıkarırım."
"Hah! Naparsın döver misin?"
Kolumdan tutup mutfağa sürükledi. Biraz fazla sıktığı için yüzümü buruşturdum. Kararlı gözleriyle iyice yanıma yaklaştı. Göz göze geldiğimizde beni kucağına alıp giyinme odasına götürdü. Ben de rahat durmadan tepiniyordum.
"Şişşt susmazsan ikimizi de kovarlar. Sen de Aral'ı unutursun."
İyice sinirlenip somurttum. Beni koltuğa yatırıp gıdıklamaya başladı. Ben kahkahalarla gülerken dayanamayıp pes ettim. Konuşamadığım için elimi kaldırıp barış işareti verdim. Bu arada o da kahkahalarla gülüyordu. İşaretimi fark edince gıdıklamayı bıraktı. Yüzü yüzüme yaklaştığında sadece gülümsemesi kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELİ
HumorMinibüsün camına başımı yasladım. Müziğin sesini açıp şoförün açtığı arabesk şarkıyı bastırmak için özel çaba harcıyordum. Maalesef ki başarılı olduğum pek söylenemezdi. Başımı cama tekrar çevirip dışarıyı izlemeye koyuldum. Nereden bilecektim bu iz...