BÖLÜM 1

1.3K 57 9
                                    

Minibüsün camına başımı yasladım. Müziğin sesini açıp şoförün açtığı arabesk şarkıyı bastırmak için özel çaba harcıyordum. Maalesef ki başarılı olduğum pek söylenemezdi. Başımı cama tekrar çevirip dışarıyı izlemeye koyuldum. Nereden bilecektim bu izleyişin başıma dert açacağını?

Sırtını ağaca yaslamış saatine bakıyordu. Kafasını kaldırdığı an cama yapıştım. Bu arada araba gitmeye devam ediyordu. Uzaklaşmaya başlayınca kendime geldim.

"Durdur arabayı!" diye çığırdım. Minibüs şoförü söylene söylene arabayı durdurdu. Ben kendimi ne sanıyordum acaba? Amerikan filminde falan mı? Neyse bunu düşünmek için vakit yoktu.

Arabadan atlayıp geriye doğru yürümeye başladım. Gözlerimi tek bir noktaya sabitlemiştim. Yürümeye devam ettim fakat bacaklarımı hissetmiyordum. O çatık kaşlar, büyük dudaklar, simsiyah gözler... Yakalaştıkça güzelleşiyordu. Sonunda yanına kadar gittim. Gerçek olduğuna inanamıyordum. Anlamam için tek seçenek vardı: yüzüne dokunmak.

Hayran gözlerle ellerimi kemikleri belli olan yüzüne uzattığımda ani bir hareketle kolumu tuttu. Yanlış görmemiştim, gerçekti.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen ufaklık?!"

Kendime gelmem zaman aldı ve cevap verdim:

" Konuştun. Sen gerçekten gerçeksin. Yok ya olamaz. Zihnimin bi oyunu bu. Mümkün değil. Sana dokunabilir miyim?"

Tam o sırada bir kız geldi ve " Noluyo hayatım burada?" diye sordu. Çok güzeldi. Sarı uzun saçları, kahverengi kocaman gözleri ve bronz bir teni vardı. Ayrıca kataloglardakine taş çıkaracak cinsten giyinmişti.

"Bi sorun yok delinin birine çattık işte" deyip elini kızın beline koydu ve bir taksiye atladılar. Bense olduğum yerde onlara bakakaldım. Ne olup bitmişti hiçbir fikrim yoktu. Yavaş yavaş bütün kelimeler zihnime dökülmeye başladı. O bana deli mi dedi? Yanında kız arkadaşı da vardı. Yani rezil olmuştum. Bunun böyle olmaması lazımdı. Hem gururuma yediremiyor hem o kızı parçalamak için içim içimi yiyordu. Ama önce deli kelimesinin intikamını almalıydım. Çocuk haklı mıydı evet. Ama benim de bir gururum var. Birden bire kafamda bir ışık belirdi.

Arkadan gelen bir taksiyi durdurdum.

" Öndeki taksiyi takip et!"

Sanırım şu sıralar fazla film izlemişim. Adam kafasını sallayıp takibe başladı.

Arada bir dikiz aynasından bana bakıyordu. Biraz daha bakmaya devam ederse ya adamın sapık olduğuna kanaat getireceğim ya da adamın benim hakkımda deli olduğumu düşünmesine. Öndeki taksi durunca biz de durduk. Parayı ödeyip indim. Ben bir fotoğrafçıyım ve bu çocuk fotoğraflarım için en ideal, altın orana sahip yüz tipiydi.İki gözün arasındaki açıklık yine bir göz kadar , kaşlarının biçimi düz ama sert aynı zamanda cool duran gözleri hafif çekik ve kirpikleri göklere ulaşmış insan tipiydi. Pardon buna insan diyemezdik. Ve ben bu sanatın farkına varılması için onu model olarak kullanacaktım. Ne sandınız aşık olduğumu falan mı? Ben aşka inanmam. Hızlı adımlarla girdikleri lokantaya yöneldim. Tam içeri girecekken kolumu sertçe bir el tuttu.

"Rezervasyonunuz var mı hanımefendi?"

Var var tabi var olmaz mı! Çok zekiyim gerçekten.

"Bi arkadaşa bakıp çıkacağım" deyip en tatlı gülümsememi yolladım.

Adam tatmin olmayacak ki "Rezervasyonunuz yoksa giremezsiniz" dedi.

"Tamam peki ama birşey sorabilir miyim? Demin içeri yanında bir kızla giren meteorun ııhm çocuğun adını söylermisiniz?"

Adam önce güldü "Aral beyden bahsediyorsunuz anlaşılan. Sizin gibi çok hayranı var. Bence yol yakınken vazgeçin."

Bak hele bak neler diyo. Ben ne elin adamına aşık olacağım ya . El bana aşık olsun. Güvendik bir soru sorduk olmuyo yani şimdi böyle lüffen.

" Yok babalık sen beni yanlış anladın. Ben bu adamı kullanacağım sadece. " deyip yanağından bir makas aldım.

"Senin yaş kaçtı ya sevdim seni ben. "

Gözlerimi kısarak baktığımda

"Söylersen sana yardım ederim" dedi teklifinin muhteşemliğinden emin bir şekilde. Kötü de değildi şimdi doğruyu söylemek gerekirse. Düşünmeye gerek bile yoktu.

"17"

" Ooo pek de ufak. Ben de 21. Birbirimize çok yakışmıyormuyuz sence de? "deyip alay edercesine kahkahalarla güldü.

Kaşlarımı çattığımda gülmesi azaldı. Ellerini havaya kaldırarak

"Tamam tamam sinirlenme, al bu kartım istediğin soruları sorabilirsin benimle ilgili konular da dahil"deyip güldü.

" Seninle ilgili konuları veterinerlerden öğrenebilirim sağol" deyip arkamı döndüm ve hızla yürümeye başladım. Ben giderken arkamdan bağırdı

"Adın ne ufaklık?!"

"İlya!"dedim arkama dönmeden.

DELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin