Medya: Yahya Altunkaynak
Recep'in Anlatımıyla
Karşımda minnak fit vücutlu, koyu sarı saçları ve kocaman açılmış gözleri ile bize bakan bir kız vardı.
Tahminimce meraklı bakışların sahibi kardeşimiz Zeynep Altunkaynak'tı.
Çok güzeldi.
Düşüncelerimi bölen müdür'ün sesiydi.
"Zeynepcim sakin ol. Gel şöyle otur."
Diyerek Zeynep'i kollarından tutup karşımızdaki koltuğa oturttu. İlk haline göre şuan daha az şaşırmış gözüküyordu.
Diğerlerine baktım. Onlarda Zeynep'in bu hâline gülümsüyorlardı.
Müdür bey bu sessizliğe son verip konuşmaya başladı,
"Evet. Zeynep ben sizi ilk önce baş başa bırakayım. Eğer birşey olursa ben Hüseyin hocanın odasındayım" dedi ve odadan çıkıp kapıyı kapattı.
Az sonra Zeynep konuşmaya başladı,
"Ben hiç birşey anlayamıyorum. Siz neden buradasınız?"
"Zeynep bunu sana nasıl en iyi şekilde açıklarım bilmiyorum. Ama şöyleki sen galiba bizim kayıp kardeşimizsin" dedi Resul abim.
Zeynep'in 5 dakikadır şaşkın kocaman olan gözleri şimdi mümkünmüş gibi daha da çok açılmıştı.
Sonra birden aydınlanma yaşadı ve konuşmaya başladı.
" Bir dakka böyle bir şey nasıl olabilir anlamıyorum? Beni biriyle karıştırmış olabilir misiniz? Benim bir ailem var ve tek çocuğum bir dakika!!" Diyerek olduğu yerde dolaşmaya başladı.
Bir şey düşünüyordu.
Ama emindik. O bizim öz kardesimizdi. Serrefsiz Sinan Cihangir kardeşimizi bizden kaçırmasaydı bu zamana kadar birbirimizden ayrı kalmak zorunda olamayacaktık.
"Zeynepcim sakın ol. Gel otur bir konuşalım. Senden hemen bizi kabul et demiyoruz zaten. Ama bir konuşalım." Diyerek sessizliği bozan Yusuf oldu.
Zeynep de Yusuf'un sözleri ile durdu. Bir süre bize baktı. Ardından kafasını sallayıp karşımıza oturdu.
"Lütfen bana ne olduğunu açıklayabilir misiniz?" Dedi sakinliğini korumaya çalışarak.
Bu sefer dayanamayıp konuşmaya başladım.
"Bizi zaten tanıyorsun" dedim. Başını salladı.
"Şöyle ki biz bir süredir Sinan Cihangir'i arıyoruz. Tanıyorsun değil mi?" Dedim.
Yine bir kısa süreli şok dalgasına girdi.
"A-Ama neden? Ve ayrıca tabii ki tanıyorum. O benim babam!" Dedi küçük bir sinirle.
Kafamı salladım usulca. Olayları bilmediği için babası sandığı şerefsizi koruması normaldi. Sakin bir tavırla konuşmaya devam ettim.
"Zeynep çünkü o senin gerçek baban değil. O kadın da o adam da senin gerçek ailen değil. Onlar seni gerçek ailenden, bizden çalan sahtekarlar sadece. Biliyorum biraz ağır oldu tüm bu konuşmalar ama artık gerçekleri öğrenmen lazım." Dedim daha fazla dayanamayarak.
Resul abimin hatta diğerlerinin bana sinirli bakışlarını hissedebiliyordum. Bence birden söylemek en mantıklısıydı. Her türlü öğrenecekti. Resul abim durumu toparalmaya çalışarak konuşmaya başladı.
"İstersen şimdi eşyalarını topla beraber rahat bir yerde konuşalım." Dedi.
"Resul abi sizi çok seviyorum ama hala söyledikleriniz bana hiç mantıklı gelmiyor. İlk önce annem ve babama bu durumdan bahsedeceğim eğer benden birşey saklıyorlarsa öğrenmiş oluruz" diyerek telefonu ile ayağa kalktı Zeynep.
Galiba anne ve babası sandığı şahsiyetlerin kendisini bırakıp ülkeden kaçtıklarını bilmiyordu.
Gerçekten sikik bir durumdu. Onun içinde bizim içinde.
Telefonu elinde hızlıca bir kaç yere tıklayarak kulağına götürdü. Ama telefonları kapalıydı. Telesekreterin yaptığı uyarı ile başka bir numarayı tuşladı. Ama yine aradığı telefon kapalıydı.
Yine birisini aradı. Ve telefondaki kişi çağrıyı hemen cevapladı.
"Fatma abla annem ve babama ulaşamıyorum. Senin haberin var mı?" Dedi endişeli sesiyle. Karşısındaki kişinin de sesi endişeli hatta ağlamış gibi geliyordu. Bir iki saniye bekleyip konuşmaya başladı.
"Zeynep. Kızım. Nasıl derim bilmiyorum. Ama gittiler. Özür dilerim bende yeni öğrendim. Ama gittiler. Sana haber vermek istedim ama artık çok geçti. Bizi de işten çıkarmışlar. Sami amcan ile ne yapacağız bilmiyoruz. Senin bende olan kartına da baktım olmuyor. Senin ve bizim le ilgili tüm ilgilerini kesmişler kızım!" Dedi ve konuşan kadın ağlamaya başladı.
Zeynep'in de gözü dolmaya başlamıştı. Duyduklarını hazmetmeye çalışıyordu. Biran elini yanındaki koltuğa dayadı.
Başta Yahya hızlıca yanına gidip kollarından tuttu. Bizde başında toplanmıştık. Minik bedeni bu kadar ağır şeyleri kaldıramamıstı. Gözleri iyice gidiyordu.
"Zeynep iyi misin?" Resul abimin endişeli sesi ile Zeynep kafasını ona çevirdi. Yavaşça ağzını araladı.
"Ş-şeker hastasıyım. Şekerim düştü" dedi ve bedenini Yahya'nin kollarına bıraktı.
•••••••••••••
Kestik! Kestik! Kestik!
Yeni bölümden herkese merhaba.
Bende şeker hastasıyım. Ve hikayeye bunu yansıtmak istedim.
Bazıları şeker hastalığının kolay birşey olduğunu sanıyor. Ama gerçekten çok yorucu. Bu hikayeye hastalığımı katma amacım hem şeker hastalarının ne kadar zor zamanlar geçirdiğini anlatabilmek hemde yazarak kendimi rahatlatmak.
Hikayemi okuyan, destekleyen herkese teşekkür ederim <33
Diğer bölümde görüşmek üzere<33
![](https://img.wattpad.com/cover/287276860-288-k180333.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dişi Aslan
FanficBir zamanlar sadece ekrandan onları izlerdim. Ama şimdi onlarla yan yana sarılmış bir şekilde sohbet ediyoruz. Yani ben daha çok onları izliyorum...