Yazarın Anlatımıyla
Genç kız merakına yenik düşerek buluşmayı kabul etti. Çok sevdiği arkadaşının neden böyle şeyler yaptığına
anlam veremiyordu.Resul abisi onu okuluna bıraktı. Abisi ile vedalaşan genç kız, arabanın ilerleyip gözden kaybolmasını bekledi. Daha sonra vakit kaybetmemek adına hızla bir taksiye atladı.
Arkadaşı ile konuştuğu cafenin adresini verdi. Camdan dışarı bakarken düşünmeye başladı.
Ne gibi bir açıklaması olabilirdi ki?
Onunla acil konuşması gereken konu da neydi?
Bu zamana kadar saklanıp niye birden karşısına çıkmıştı?
Buluşacakları mekana yaklaştıkça geriliyordu.
Adrese gelince taksiye ücreti ödeyip yavaş adımlarla içeri ilerledi.
Buraya ilk defa geliyordu. Sessiz sakin bir yere benziyordu.
Etrafa göz gezdirdi ve ilerde cam kenarı bir masada tanıdık bir yüzle karşılaştı.
Masaya ilerledi ve sandalyesine oturdu.
İkiside tepkisizdi.
Geçen bir iki saniyelik bakışmanın ardından genç kız dayanamayıp söze girdi.
"Dinliyorum."
Araya biraz mesafe koymayı düşündü. Nedense birkaç ay önce kardeşten öte olduğu arkadaşıyla şuan yabancı gibiydiler.
Çocuk kafasını salladı.
"Açıkçası bende nereden başlasam başlasam bilemiyorum... Nasıl bu kadar kısa sürede onlara alıştın? Hayır yani onları tanımıyorsun bile! Bu çok saçma!"
Yiğit'in ani tepkisine çok şaşırmıştı Zeynep. Onlar derken kimden bahsediyordu?
"Ne demek istiyorsun yiğit? Konumuz abimler değil ne geveliyorsun ağzında? Açıkça konuş benimle!"
Yiğit sabır çeker gibi güldü. Psikopat bir gülüştü. Ve Zeynep bu duruma gittikçe şaşırıyordu. O böyle biri değildi.
"Altunkaynaklar diyorum. Ne çabuk aile oldunuz. Unuttun mu eski aileni. Senin için yaptıklarını. Ne kadar nankörsün." Cık cıkladı ve devam etti
"Ama merak etme. Ailen seni çok özlemiş. Bende seni çok özledim. E eskisi gibi olmak için hiç de geç değil di mi?"
Zeynep Yiğit'in dediklerini algılamaya çalışıyordu. O arkadaşı Yiğit miydi?
Zeynep Yiğit'in dediklerini düşünürken dönmüş gibiydi. Buraya tek gelmek aptallıktı.
"Ama merak etme güzelim her şey çok güzel olacak" Çocuk bu sözleri Zeynep'in yanağını okşayarak söylemişti. Tabii Zeynep onun elini hemen itmişti.
Yiğit bu duruma daha çok gülmüştü. Bu sırada Zeynep kendini toparlayarak Yiğit'e çemkirmeye başladı.
"Yiğit ne saçmalıyorsun? Niye böyle davranıyorsun anlamıyorum. Lütfen. Lütfen bak şuan neden bilmiyorum ama güzel düşünemiyorsun. Sonra konuşalım tamam mı?" Diyerek çantasını alıp masadan kalktı Zeynep.
Hızlı hızlı çıkışa giderken etrafını adamlar sarmaya başladı. Bu sefer ailesinden kopmak istemiyordu. Onlardan ayrılmak şuan isteyeceği son şeydi.
Ama sanırım şuan yapacak birşey yoktu. Titremeye başladı. Şekeri yükseliyordu. Yan tarafındaki masaya yaslandı.
O sırada yiğit yanına geldi.
"Sakin ol. Sana zara verecek son insan bile değilim. Sadece sözümü dinle." Delirmiş bu diye geçirdi Zeynep içinden.
Sandalyeye oturdu ve kafasını masaya koydu. O sırada Yiğit'in telefonu çaldı."Ben geliyorum güzelim sen rahatına bak." Diyerek uzaklaştı. Odada korumalar ve Zeynep kalmıştı. O sırada çantasını aldı ve içinden şeker cihazlarini çıkardı. Herhangi birisine dönerek rolüne girdi.
"Acilen lavaboya gitmem lazım iğenmi yapmazsam fenalasacagim." Hızlı adımlarla lavaboye girdi.
Telefonunu arka cebinden çıkardı ve abilerine konum attı. Ve durumu anlatan kısa bir mesaj yazacakti ki Yiğit kapıya vurdu. Heyecandan telefonu hemen kapatıp cebine sakladı.
"Acilen çıkmamız gerekiyor. Hızlı ol. "
Tamam diye bağırdı Zeynep. Yapacağı birşey yoktu şuan. Sorun çıkmaması için onun sözünü dinlemeliydi. Ve geriye tek kalan abilerinin onu kurtarmasını beklemekti.
"Allah'ım lütfen. Lütfen abimler beni geç olmadan bulsun. Lütfen. Amin" diye dua etti.
•• •• •• •• •• •• •• •• ••
Kestik!
Valla ben bile bölümü yazarken kendime şaşırdım. Değişik bir bölüm oldu. Ama böyle bir değişikliğe ihtiyacımız vardı bence.
Diğer bölümde görüşürüz<33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dişi Aslan
FanfictionBir zamanlar sadece ekrandan onları izlerdim. Ama şimdi onlarla yan yana sarılmış bir şekilde sohbet ediyoruz. Yani ben daha çok onları izliyorum...