Müzik notalarını ellerimle büküyor,bir iplikmişçesine iğneden geçiriyor ve yaramı dikiyordum. Belki de bu yüzden müzik ruhun gıdasıydı.
Herkesin baktığı aynada yansımamı değil, bir ruhun azabını görüyordum. Şimdi canavar arkamdaydı ve para onu satın almıştı.
"Bana bir çanta getir." Diye bağırdı aniden. Ellerindeki deste deste parayı siyah bir poşete yerleştirirken...Oysa hiçbir zaman bu kadar paramız olmamıştı.
"O paraları nereden buldun? Neyi sattın bu sefer?" Babamın vahşi bakışları aniden bana durdu. Yutkunurken bakışlarımı kaçırdım. Eşyasız eve baktım. Hepsini teker teker satmıştı. İyi de satılacak başka ne kalmıştı ki?
"Öz babandan aldım. Şu işe bak! Hem kızına soyadını verip,yanına almayı reddediyor hem de para isteyince anında yolluyor. Sanırım üvey babası küçük kızına tecavüz etmesin diye aklınca bir önlem alıyor."
Bedenimin saf bir ekorla öfke depoladığını hissettim. Şu ana kadar bana dokunmamıştı ve buna kalkışsaydı bile onun o iğrenç soluklarını keserdim. Onu öldürürdüm!
"Annenin baban olacak adamdan kaçmadan önce ona bacaklarını araladığı için şükretmem lazım. Sen olmazsan bu paralarda olmazdı. " öfkenin bir balon gibi tenimde nasıl şiştiğini hissettim. Bu adamı öldürmeliydim. Sonuçları umrumda değildi. Hastalıklı düşüncelere sahip bir adamın mağarasında büyümüştüm ve o mağaradan kaçma zamanı gelmişti.
"Yinede bu parayı küçük kızı için yatırım yapacağımı düşünen salak bir baban varsa çok yazık..."
O bir kumarbazdı. Eline geçen her parayla kumar oynardı. Bazen kazanır sonra kazandığını masaya yatırır ve sonra tekrar tekrar kaybederdi.
Kenardan aldığım çantayı yüzüne fırlattım. Akif Aral'ı öldürecektim.
Sonrada ilk iş iğrenç soyadından kurtulmak olacaktı. Üvey babamın bu dünyadan göçü dünyayı temizler,toprağın altına gireceği için toprağı kirletirdi.Poşeti çantaya yerleştirdi. Poşette o kadar yüklü miktarda para vardı ki çantayı sırtında taşımakta bir an zorlandı. Tam çıkıyordu ki iğrenç tilkileri beynine tükürdü ve orada hastalıklı bir düşünce filizlendi.
"Bu gece oynayacağım yerde olmanı istiyorum! Sende bu gece gelip orada çalışacaksın. " demek ki tilkileri bunu fısıldamıştı. Sanırım onların kuyruğundan koparmaya, bu adamı da cehenneme gönderme zamanı gelmişti. Sırtındaki para bile çalışmamamız gerektiğini haykırırken bu kumar bağımlısı adama söz geçiremeyecektim. Konuşursam belki yine çenemi kırardı.
Dilimdeki buzları öfkem eritti ve uzun süre konuşabildim.
"O parayı masaya yatırma! Kaybedeceksin!"Durdu. Onunla birlikte zamanda durdu. İri cüsselli,uzun boylu, kilolu bir adamdı. Kafasında hemen hemen hiç saç kalmamıştı. Kalan saçlarıda toprakta çürüyen bitkiler gibiydi.
Gözleri iriydi ama bu rahatsız edici bir irilikti. Sanki göz bebekleri yuvasına sığamamış gibiydi. Dışarı fırlamıştı. Gözleri bile ondan kaçmak istiyor gibiydi. Yüzündeki kırışıklıkların arasından kızgınlık çapa yapmaktaydı.
"Ne dedin sen!" Bu bir soru değildi. Korkmamı ve öyle söylemediğimi inkar etmemi beklemekteydi belki de.
Ağza alınıp sonra bedenden kirli çıkan bir oksijen gibiydi. Onda iyi olan tek bir şey bile yoktu.
"Sen bana ne yapacağımı mı söyledin?" Öyle bir adamdı ki onun gibi adamlar üstünlük kuran kadınların boğazını keserdi.
Dünyaya bulaşan ve yayılan kanser hücresi gibiydiler. Sırtındaki çanta düştü. Yine çok tanıdık bir sahneyi sergileyecekti. Çok iyi bildiğim bir sahneyi. Karşı koyamadım. Çünkü ne dünyaya hükmedebilecek param vardı ne de gücüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAME: VARİS
Teen Fictionyetişkin içeriktir !! \\ Elinde tuttuğu bozuk parayı ellerinde döndürdü. " Yazı gelirse önden, tura gelirse arkandan sahip olurum sana ve inanki hiçte nazik bir adam değilim. Ben sert beceririm!" Cam kırıklarını andıran sesi yüzüme savruldu. Dehşet...