8.|Polisli doğum günü|

111 18 45
                                    

Ben yoruldum hayat gelme üstüme..

Taylan beyin doğduğu gün için bir kafe tutmuştuk. Akşam 9 dan sonra bize özel olacaktı, gece yarısına kadar.

Saat şu an akşam 21:38 di. Geldiğimiz andan itibaren ben masaları ayarlıyordum geri kalan kısım ise bizimkilere kalmıştı.

Belimin ağrısından ve acıklı şarkıdan dolayı etkilenip çıkışmak için arkamı döndüğümde merdivenden düşen Allahverdi'yi görünce yine kendimi tutamayıp klasik espirimi yaptım.

"Allah da böyle vermiş cezanı, bir yerinde bir şey yoktur inşallah."

Tüm yorgunluğum gitti görüyor musunuz..?

Her ne kadar çok yerlere yatarak gülmek istesem de belimin ağrısı buna müsaade etmiyordu.

"Şu espirilerin sıkmadı mı?" Kalkıp üstünü silkelerken dedikleri aklıma Taylan'ı getirdi.

2 yıldır beraberdik ve onunla ne kadar çok didişsem bile asla böyle bir olay yaşamamıştık, yaşamazdık da.

Kırgın ve şu an üzgün olduğunun farkındaydım, hatta sadece ben değil tüm ekip farkındaydık. Ama Mazhar'ın bu planına maalesef ki ortak olmak zorunda kalmıştık.

"Şöyle diyince aklıma Taylan'ı getiriyorsun." Sesim oldukça sıkkın çıktı.

"Çocuk affetmezse yeridir valla!" Soobin'i başımla onayladım.

İçime sıkıntı düşmüştü, al işte!

"Siz işlerinizi bitirdiniz mi?" Şimdi sadece buna odaklanmalıydık.

"Bitti bitti." Kutay'ın cevabında sonra Soobin'in çığlığı ile arkama döndüm.

Korktum ayol!

"Lan bu ne hâl?!"

Mazhar bembeyaz giyinmişti gelin gibi bugün. Sorun bu değil.

Sorun şu; Neden üstü kıpkırmızı ve Mazhar hâlen daha buna bayılmadı?

"Aşkım sen hâlen daha niye bayılmadın?!"

Şaşkınlıkla etrafında dolanıp üstünü başını elliyordum.

Çok ilginç.

Anlamıyorum.

"Gerçek değil çünkü hayatım!"

"Sen her şeye bayılıyorsun Mazhar!"

İlahi Allahverdi..

"Ya bir susun da çocuk anlatsın!"

Oğuzhan burada mıydı ya?

"Bakın şimdi siz Taylan'ı arayacaksınız ve benim bıçaklandığımı söyleyeceksiniz ve o da buraya gelecek."

"Ne alaka?"

Oğuzhan yine buradaymış..

"Eğer böyle yapmazsanız sizi ispiyonlarım!"

Bak sen.

"Ne gibi?"

"Rehineci abiden sonra tek başınıza gidip o çikolatayı yediğinizi."

"Tamam da suçumuz yok ki, Taylan o sıra tuvaletten bir saniye geç çıkmasaydı kendisi de gelirdi."

Afferin Kutay çocuğum.

"Siz dediğimi yapın!"

El mahkûm kabul ettik.

~

Bir kaç dakikanın ardından mutfağa gelmiş hazırlanmıştık.

Herkes yalandan bağırıp çağırırken telefon açıldı ve Taylan'ın sesini duyduk.

Çökmüş be yavrum.

"Efendim Kutay."

"Taylan, Taylan koş yetiş!"

"Ne oldu Kutay?!" Ulan seviyor bizi..

"Umarım Adın'a bir şey olmamıştır!" Pardon beni..

"Mazhar bıçaklandı acil mahalle sonunda ki kafeye gel!"

"Caddedeyim şu an, hemen geliyorum!"

"Bir şey belli ederseniz sizi öldürürüm!"

Göz devirdim.

"Abartma Mazhar!"

Bağırışlara devam ederken içeriden gelen hızlı kapı açılış sesiyle hızla ayağa kalkıp içeri koştuk.

Eee, şu an bir sorun var.

Neden polisler silah doğrultuyor?

Peki Taylan neden polislerin arkasında?

"Noluyoruz be!" Soobin transa girmiş gibi konuştuktan sonra herkesten bilmiyoruz cevabı geldi, buna ben de dahil.

Bir dakika asıl yapmamız gereken bu değil.

Aniden "İyi ki doğdun Taylan!" diye bağırdım.

Sonuçta doğum günü çocuğu..

"Ellerinizi yukarı kaldırın!"

Pat diye bir sesle aniden arkamıza döndük.

927383. yanlış giden şey ise şu an Mazhar'ın bayılmış olması oldu.

İnşallah çocuğun beyninde ki 3 gram akıl da gitmez..

~~~~

Olan Mazhar yavruma oldu..

Peki sürekli Adın'ın "Allah vermiş " espirisi... OWNZOENXOEJZİENSKSJSK

Düşüncelerinizi bekliyorumm 💌

Düzenlendi

ʟɪꜱᴇ ᴀʀᴀꜱı •ʏᴀʀı ᴛᴇxᴛHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin