21

1K 115 135
                                    

Bugün Cadılar bayramı ama aynı zamanda Baji'nin ölüm yıldönümü. Kendisine Lumos /* diyor, bu bölümü mükemmel saçlarına adıyorum.
------------------

Ortamda gergin bir sessizlik hakimdi. Baji uzandığı yerden fırladıktan sonra -neredeyse Chifuyu'yu düşürecekti- çekmecesinden kaptığı dürbün ile dışarı baktı. "Oha cidden kırmızı Toyota orada... Siktir! Siktir! Annen apartmana doğru geliyor. Sikeyim!"

"Yarrağı yedik." dedi Chifuyu. "Şimdi ne yapacağız?" Kalbi ağzında atmaya başlamıştı.

"Plan şu:" dedi Kazutora sakince. "Kesinlikle bu odanın ışığını açmıyoruz. Arabada ablan ya da başka biri olabilir ve görünmek istemeyiz. Matsuno-san'ın buraya geldiğinden eminiz. Baji, sen hiçbir şey bilmiyormuş gibi kapıyı açacak ve Matsuno-san ile normal bir diyalog kuracaksın. Sanki Chifuyu'yu hiç görmemiş gibi. Bu sırada ben de yangın merdivenlerini kullanarak Chifuyu'yu eski dairesine götüreceğim. Bir süre orada saklanırız ve tehlike geçince sen bize haber verirsin. Yukarı geri döneriz."

Baji başıyla onayladı, çıkmaları için penceresini açtı. Kazutora da kollarını esnettikten sonra Chifuyu'yu kucakladı. "Her şey senin oyunculuk yeteneğine bağlı, Baji . Ve bizim görünmememize."

Kazutora dışarıya ayak bastı ve duvara yakın yürüyerek merdivenlere doğru yol aldı. Hiç belli etmese de onun da kalbi deli gibi çarpıyordu. Bir yandan da psikopat gibi gülmemek için kendini zor tutuyordu.

Chifuyu avuç içini Kazutora'nın ağzına bastırdı ve fısıldadı. "Gülme! Gülme, sıçarız!"

Alt kata, Chifuyu'nun eski dairesine ulaşıp, Chifuyu'nun yatak odasının camından içeri girdiklerinde ikisi de kahkahalarla güldüler. Hatta o kadar çok güldüler ki Kazutora, Chifuyu'yu düşürmemek için yere oturtmak zorunda kaldı.

"Daha önce hiç böyle bir aksiyon yaşamamıştım." dedi Chifuyu, gülmesini bastırdıktan sonra. "Ama altıma sıçmak üzereyim, orası ayrı."

"Ben çok sık yaşıyorum." diye itiraf etti Kazutora. "Eve gitmeyi sevmiyorum ve eve gitmem gereken durumlarda hırsız gibi sinsice hareket etmem gerekiyor. Annem tabii ki eve girdiğimi fark ediyordur ama en azından onunla muhatap olmuyorum. Aslında böyle şeylere alışığım ama bu sefer komik geldi."

"Bir şeyi yalnız yapmak ve arkadaşlarla yapmak hemen fark ediyor. Oyun oynamak gibi. Bir de eğer kendi evine girerken annene yakalanırsan sorun olmaz ama Baji'nin evinden benimle birlikte kaçarken benim anneme yakalanırsan hiç hoş olmaz. İşte, gerçek aksiyon bu."

"O da doğru." Kazutora, Matsuno-san tırıvırısı yüzünden söndürmek zorunda kaldığı yarım sigarasını yaktı tekrardan. "Draken olsa kafamızı birbirine vurarak kırardı şimdi... O en başından beri seni buraya bu şekilde getirmemize karşı. Anneni ölesiye korkutmamız fikrinden hiç hoşlanmıyor. Daha olgun davranabilirmişiz. Annen izin verecek bir kadın olsa ona bunu yaşatmak istemezdik ama bazen anneler inatlaşarak onlara yaptığımız her şeyi hak ediyorlar. İzin ver işte, ölür müsün? Sonra kaçınca ağlıyorlar."

Kazutora titreyen telefonunu cebinden çıkardı. "Matsuno-san'ı bu kadar çabuk ikna edebilmiş midir?" ekrana baktı. "Baji değilmiş." telefonu yere koyarak sırtüstü uzandı. Kısa sürede iyi yorulmuştu.

"The Birthgiver mı? Anneni böyle mi kaydettin? Bu saatte aradığına göre önemli bir şey olmalı. Cevap vermeyecek misin?"

"Hiç gerek yok."

Biraz daha eski dairede beklediler. Bu sırada biraz sohbet ederek Kazutora, Chifuyu'ya eski günleri anımsatmaya çalıştı. Chifuyu anıları dinlerken aşırı keyif alıyordu ve az çok hayal edebiliyordu ama hayal ettiklerinin gerçek anıları mı yoksa sadece hayal mi olduğunu bilemiyordu.

Remember? 卍 BajifuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin