Remember? 卍 Bajifuyu

28

Mikey ile görüşmesinin ardından Chifuyu hızlıca Baji'yi aradı. Zaten Mikey aramadan önce de ağlıyor olduğu için duygusal bir konuşma yapmak hiç zor olmadı. "Hemen Tokyo'ya dönmek zorunda mısın?" diye sordu, ağladığını da belli ederek.

"Aa- şey- eh- değilim galiba. Sen iyi misin? Tren bir saat sonra kalkacak. İstersen bu arada yanına gelebilirim."

"Ben ayaküstü görüşmek istemiyorum, Baji... Biletini benim için yakar mısın? Kendimi çok kötü hissediyorum ve en azından yarın akşama kadar vakit geçirsek iyi gelir... Kazutora'yı da kap. Üçümüz bir yerlere kaçıp biraz dinlenelim. Okul olmadan, ebeveynler olmadan, can sıkıntısı ve hatta uygun olursa telefonlar bile olmadan iki gün. Olur mu?"

"Tamam... Lan Kazutora, bekle iki dakika!.. Geliyoruz, Chifuyu. Seninle evinin civarlarında bir yerlerde görüşürüz. Ben geldiğimiz yeri sana konum atarım... Bu arada, hiç paran var mı? Biz kısa süreli geleceğiz diye çulsuz çulsuz takılıyorduk."

"Ben hallederim onu, merak etme. Siz yeter ki gelin."

Telefon görüşmesinin akabinde Chifuyu zulasındaki kumbarayı çıkardı ve tüm parasını yanına aldı. "Hoşça kal, Nezuko-chan figürü. Aşkımı korumak uğruna seni birkaç ay sonra alacağım." Ardından bunu hiç etik bulmasa da ablasından, babasından ve annesinden biraz daha para yürüttü. "Bunu yaptığım için kötü hissediyorum ama bunu hak ettiniz."

Kısa sürede Baji ve Kazutora ile parkta buluştular. Baji'ye sıkı sıkı sarıldıktan sonra "Evdekilere not bile bırakmadım." dedi "İki gün arayıp dursunlar. Bu arada, daha önce soramadım ama siz buraya nasıl geldiniz? Sen cezalıydın ve birbirinizle görüşmeniz de yasaktı."

Baji güldü ve klişe bir cevap verdi. "Yasaklar çiğnenmek içindir."

"Şahsen benlik bir sıkıntı yok." dedi Kazutora, omuz silkerek "Benim Baji'yle konuşmam yasak değil, onun benimle konuşması yasak ve annem burada olduğumu da biliyor. Ona bir yere gideceğimi ve izin verirse neresi olduğunu söyleyeceğimi ama izin vermezse kaçarak gideceğimi ve beni merak edeceğini söyledim. İzin verdi, ben de söyledim. Yani, götü tutuşanlar sizsiniz."

"Tersine dünya da mümkünmüş." dedi Baji, tekerlekli sandalyeyi iterken "Ee, şimdi ne bok yiyeceğiz? Kaçtık maçtık falan ama hiç plan yapmadık. Buralar görülme ve yakalanma tehlikeli, öyle yarrak gibi dikilemeyiz."

Chifuyu yukarı doğru baktı, sevgilisinin yüzünü görebilmek için kafasını iyice geriye doğru yatırması gerekti. "Tam pansiyon bir otele yetecek kadar paramız var. Otelde kalabiliriz. İnternetten en ucuz olana baksak yeter."

"Otel olmaz." diyerek araya girdi Kazutora. "Eğer bir kaçaksan polis, hastane ve otele gidemezsin. Kimliğini vereceğin her yer seni yakalanmaya bir adım daha yaklaştırır. Başka bir seçenek düşünmeliyiz. Sabah polis baskınıyla uyanmayacağımız bir seçenek... Aslında aklımda bir seçenek var ama o zaman da karnımızı doyurmak sorun olacak. Çok kafa bir adam bulabilirsek günlük kiralık daire tutabiliriz. Ama dediğim gibi, yemek sorun."

"Peki, sen bunu bir şekilde halledemez misin?" diye sordu Baji, Kazutora'ya. "Kalacak ucuz bir yerimiz olduktan sonra yemeğe para ayırabiliriz."

"Belki." diye yanıtladı Kazutora, ellerini cebine soktu. "Kyoto'da sağlam bağlantılarım yok. Tokyo benim çöplüğüm ama burası... Düşük bir ihtimal ama deneyebilirim."

Kazutora telefonla konuşurken, Baji ile Chifuyu bir kenara geçmişlerdi. Baji, Chifuyu'nun ellerini tutup okşadı. "Aslında bizi buraya gelmemiz için gazlayan kişi Mikey oldu. Doğrusu, ben zaten evde zor duruyordum ve onun bir 'neden gitmiyorsunuz' sorusuna tav oldum. Kazutora'yı da hava değişikliği ayağına kandırdık."