25

858 92 54
                                    

Artık annesinin onun için hazırlamış olduğu bir simülasyonda yaşadığını bilse de Chifuyu mecburen bu şehirde edindiği arkadaşlarına iyi olduğunu bildiren mesajlarla geri dönüş yaptı. Bu onların suçu değildi. Bu nedenle onlara kötü davranamazdı. Ayrıca eninde sonunda okula dönmesi gerekiyordu ve o çocuklara yabancı muamelesi göstermek istemiyordu. Eskisi kadar samimi olamayacağından emindi ama.

Onlara karşı görevini yerine getirip haber verdikten sonra tekrar Baji'ye yazdı. "Annen döndü mü? Durumun ne? Yaşıyor musun?"

"Annem, ben, Kazutora ve Kazutora'nın annesi görüntülü konuşma yapıyoruz. Burada şu an çok sikik bir ortam var. Kendimi yere atıp bayılma numarası yapmama üç saniye kaldı."

Chifuyu güldü. "Umarım kolayca atlatabilirsiniz." Bir yandan, böyle bir soruna sebep olduğu için kötü hissediyordu öte yandan, soruna sebep olan annem, ben değilim diye düşünerek kendini teselli etmeye çalışıyordu."

"Sendeki durum ne? Yüzleşebildin mi seninkilerle?"

"Annem az önce okula gidip gitmeyeceğimi sordu. Bugün gitmeyeceğim ama yarın mecburum. Daha yüzleşme yapamadım. Kendimi buna hiç hazır hissetmiyorum. Bana aylarca yalan söylediler, benden gerçekleri gizlediler. Şimdi gelip karşılarına geçmek istemiyorum."

"Sizi de bizim sohbete alalım mı? Sorununuzu çözebilir miyiz bilmiyorum ama sanmıyorum da ancak şu amına koyduğumun ortamındaki hava bir değişsin ya. Annem de utançtan başımı eğdim sanıyor lol oysa ki sana yazıyorum."

"Annem adına çok özür dilerim. Siz o kadar plan yapmıştınız, evde kalmadığın bile belli olmayacaktı ama kadının bir gelişi her şeyi altüst etti."

"Aman canım, siktir et. Gerçekten önemli değil. Sen iyisin, Kazutora iyi, arabanın masraflarını sigorta karşılayacak, Ares'in Oğulları'nın amına koyacağız. Yani şu an ağzımıza sıçılıyor olması dışında bir problem yok."

Chifuyu, sevgilisini daha fazla lafa tutmadan telefonunu elinden bıraktı. Daha sonra evin seslerini dinledi. Ablası işe gitmişti, annesi de küçük kardeşini alarak evden ayrılmıştı. Onu okula götürdükten sonra kendisi de dükkana geçecekti.

Hazır ev boşken odasından çıktı, geceden beri tuvaletini tuttuğu için banyoya uçarak gitti. Biraz daha tutmuş olsa patlayacağından emindi. Banyodaki işi bittikten sonra Peke J'yi alarak odasına döndü.

Kedisini o kadar özlemişti ki onu öpmeye doyamıyordu, yarınlar yokmuşcasına sırtını ve başını kaşıdı. Hayvan başta sıkıştırılmaktan rahatsız olsa da şimdiki halinden memnundu. Mırlayarak sahibine karşılık verdi ve ondan sıkıldığında aniden elini ısırdı.

Yine hazır evde kimse yokken buzdolabını karıştırdı. Normalde akşam atıştırmasını çok severdi ancak geceyi kendini odasında esir ederek geçirdiği için hiçbir şey yiyememişti.

Tam kahvaltısını bitirmiş, odasına yöneliyordu ki annesi ön kapıdan eve girdi ve ikisi göz göze geldiler. Çocuk huzursuzca göz devirdi ve odasına girerken annesi tekerlekli sandalyesini tuttu. "Biraz konuşabilir miyiz?"

Chifuyu öne doğru uzanarak kapısının eşiğine tutundu tüm gücüyle. Annesi sandalyesini geri çekse de o yerinden kıpırdamıyordu. Sinirle "Bırak beni!" dedi. "Gerçekten, konuşmak istemiyorum. Ayrıca, senin işe gitmiş olman gerekiyordu.

Kadın onu kapıdan ayırarak bir yerlere tutunamayacağı bir köşeye çekti. "Yarın okul için hazırlık yapalım. Bu sırada biraz sohbet ederiz. Amacım seni sorgulamak ya da azarlamak değil. Gel hadi."

Banyoya geçtiler. Annesi, Chifuyu'nun yıkanmasına yardım ederken "Hafta sonun nasıl geçti?" diye sordu. Ses tonu sorgular gibi değildi. Çocuğa sıcak davranarak cevap almaya çalışıyordu.

"İyi." diyerek kestirip attı çocuk ve içinden daha iyi olabilirdi, diye ekledi kendi kendine. "Senin?"

"Çok da iyi olduğunu söyleyemeyeceğim." Çocuğun saçını köpürtmekten pasta kremasına çevirmişti. "İki gün boyunca kayıp oğlumu aradım durdum. En son aklımı kaybedeceğimi düşündüm ama neyse ki eve döndü ancak şimdi de benimle konuşmuyor, odasında saklanıyor."

"Belki sana kızgındır. Ondan onu kızdıracak ya da üzecek bir şeyler saklamadığına emin misin? Belki sakladığın her neyse onları keşfetmiştir ve şimdi kızgın ve kırgındır."

"Üç çocuğum var ve üçünü de çok seviyorum. Eğer bir şeyler onları incitecekse çocuklarımı bunlardan uzaklaştırmak isterim ve gerekirse bilgi saklarım. Eminim ki büyük oğlum yetişkin bir erkek olduğunda beni anlayacaktır. Kızım bir yetişkin ve yaptığımı doğru buluyor, eski hayatından özlediği detaylar olsa da bana destek oluyor."

Chifuyu, annesinin saçını durulaması bitince konuştu. "Belki bir gün oğlun da seni anlar... Ama hiç onu incittiğini ve sana olan güvenini sarstığını düşündüğün oldu mu?"

"İnsanlar birbirlerine hata yaparlar ama bu insanın bir özelliğidir zaten. Oğluma karşı hatalı davranışlarım olmuş olabilir." Chifuyu'yu havluya sararak sandalyesine oturttu. "Ama anne-çocuk ilişkisi o kadar da çabuk zedelenebilecek bir şey değil."

Birlikte Chifuyu'nun odasına geçtiler. Chifuyu yatağına oturarak giyinirken, annesi de tekerlekli sandalyenin ıslak kalan yerlerini kuruluyordu. İşleri bittikten sonra kadın tarağı alarak çocuğun arkasına geçti. "Tokyo'daydın, değil mi?"

"Evet." diyerek itiraf etti Chifuyu, sonra da yalan söyledi. "Bir anda hafızamın büyük bir kısmı geri geldi. Sonra internetten bizimkileri buldum. Baji'yi, Takemichi'yi, Mikey'yi, Draken'i, Kazutora'yı, Mitsuya'yı ve diğerlerini. Çocuklarla biraz sohbet ettim ve Tokyo'ya bilet alıp yanlarına gittim. Senden gizli kapaklı iş çevirmek istemezdim ama izin vermeyeceğini biliyordum."

Bunu söyledikten sonra aklına Kazutora'nın eski dairedeyken söylediği söz geldi. "Annen izin verecek bir kadın olsa ona bunu yaşatmak istemezdik ama bazen anneler inatlaşarak onlara yaptığımız her şeyi hak ediyorlar. İzin ver işte, ölür müsün? Sonra kaçınca ağlıyorlar."

Kadın da itirafta bulundu. "Evet, izin vermezdim. Tokyo'yu gitmeni geçtim, o çocuklarla hala temasta olman bile hiç hoşuma giden bir durum değil."

İkili daha fazla konuşmadılar ve akşama kadar evde sıkıcı bir sessizlik hüküm sürdü. Chifuyu, annesiyle konuştuklarını Baji'ye anlattı. Baji de ona müebbet ev cezası yediğini ve Kazutora'yla görüşmesinin yasaklandığını söyledi.

"Aile mahkemesi rezalet geçmiş desenize." yazdı Chifuyu "Aile demişken, akşama bir bomba patlatmayı düşünüyorum."

Akşam o vakit geldiğinde Chifuyu ailesinden kimseyle atışmadan yemek masasındaki yerini aldı. Annesi göz boyamak için en sevdiği yemeği hazırlamıştı. Chifuyu hafifçe tebessüm ederek teşekkür etti.

Herkes karnını biraz doyurup da yemeğin sohbet etmeli kısmına geçtiğinde, Chifuyu çubuklarını elinden bırakarak "Size bir şey söylemem lazım." dedi. "Aslında bu haber için babamı beklemeyi çok isterdim ama yurt dışından dönmesi ne kadar sürer bilmediğimiz için daha fazla dayanamayacağım. Ben üniversite okumaya karar verdim."

Annesinin gözleri mutluluktan parladı. "Bu-bu harika bir haber, Chifuyu. Başarılı olacağına inancım tam. Ve kardeşine bu şekilde örnek olmana da çok sevindim."

"Aklında bir bölüm ve üniversite de vardır o halde." dedi Chinatsu. "Kyoto Üniversitesi, ülkedeki en iyi ikinci üniversite. Oraya gitsen harika olur. Tekrar taşınma stresi kimse için hoş olmaz."

"Bölüm konusunda kararsızım aslında." diye yanıtladı Chifuyu. "Bu konuyu öğretmenlerimle tartışacağım. Beni yönlendirirler elbet. Ancak gitmek istediğim okul konusunda kararsız olduğumu söyleyemem. Evet, abla. Kyoto Üniversitesi iyi bir üniversite hatta ülkedeki en iyi ikinci üniversite, senin de dediğin gibi ama benim gözüm daha yüksekte, birincilikte. Ben Tokyo Üniversitesi'ne gideceğim."

Remember? 卍 BajifuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin