Remember? 卍 Bajifuyu

29

Baji ile Kazutora'nın Tokyo'ya döndüğü gecenin ertesi sabahı kahvaltıda Chifuyu ailesine hiçbir şey çaktırmamaya özen gösteriyordu ama yine de onu zorlayacak birkaç tepki aldı.

"Telefonda sesin daha canlı geliyordu." dedi annesi "Eve döndün, yine surat asıyorsun ve yine mırıldanarak konuşuyorsun."

"Eve döndüğüm için olabilir." diye mırıldandı Chifuyu, gözlerini de kaçırarak. Draken'in yarattığı sakin ortamı bozmak istemezdi ama ailesi sinirlerini zorluyordu.

"Senin derdin ne?" diye çıkıştı babası, çocuğu azarlarcasına "Senin için yaptığımız hiçbir şeyden memnun olmuyorsun? Ne istiyorsun? Amacın ne? Çocuk gibi davranıp sinirimizi bozmak dışında hiçbir şey yapmıyorsun. Kardeşin bile senin yaptığını yapmıyor."

"Size ülkedeki en iyi üniversiteye gideceğimi söylüyorum, beni bir dövmediğiniz kalıyor. Normal ebeveynler çocukları böyle bir şey söylese mutluluktan ağlamaya başlar, ben azarlanıyorum. Tercihime saygı duymuyorsunuz, size neden sıcak davranayım? Ayrıca beni Chikayo ile karşılaştırmayın. O daha çocuk, siz ne yapsanız size ayak uydurur ama ben yetişkinliğe adım atmak üzereyim. O yüzden kendi planlarımı yapıyorum."

Sessizlik. Chifuyu sanki yeniden bomba atmış gibi tüm ilgiyi üzerine çekmişti. Chinatsu hızla ayağa kalktı, koltuktan çantasını aldı. "Şimdi hatırladım da benim bugün dükkana daha erken gitmem gerekiyordu... Chifuyu, seni okula bırakayım mı?"

"Olur." dedi Chifuyu, masadan uzaklaşarak. İştahı kaçmıştı zaten ve annesi ile babasıyla daha fazla tartışmak istemiyordu. Böylece ablası onu okula bıraktı.

Chifuyu okula geldiği gibi dersi bekleyen arkadaşlarına sabah yaşananları anlattı ve Kaito'ya baktı. "Draken başka bir şey söyledi mi? Ağzına sıçacağı kısım haricinde."

"Draken? Ha, şu ejderha dövmeli çocuk. Yok. Sadece seni idare etmemi söyledi işte... O çocuk sahiden bizim yaşlarımızda mı? Dev gibi görünüyor. Yirmilerinde gibi." Gözleri büyüdü. "Kim bilir o yaşlarında nasıl görünür!"

Chifuyu güldü. "Görünüş olarak öyle ama aslında çok iyi biri. Tabii yine de damarına basma sakın. Cidden ağzına sıçar. Görüntüsü boşa değil, anlayacağın." O sırada Toman kurucuları, bölük kaptanları ve kaptan yardımcılarının olduğu grupta sohbet başladı.

Mikey: Bu akşam saat sekizde bu kadro toplantı yapacağız. Gelmeyenin amına koyarım. Özellikle Baji ve Kazutora, sizi bekliyorum. Konuşmamız gereken önemli bir mevzu var.

Mitsuya: Tapınakta mı?

Mikey: Hayır, Chifuyu da katılabilsin diye Discord üzerinden.

Chifuyu: Ben mi? Beni ilgilendiren bir durum mu var?

Mikey: Ebed.

Kazutora: Amına koyayım, mesaj sesine uyandım. Yukarıda adım geçmiş ama uyku sersemiyim, bir sik anlamadım. Kendime gelince bakarım.

Draken: Lan Kazu, siz kaçta geri döndünüz dün?

Kazutora: Sabah üçü geçiyordu eve girdiğimde. Yani birkaç saat önce.

Baji: Ya sikerim ama toplantıyı! Ben hayatta gelemem. Annem telefonuma el koydu.

Kazutora: Sen nereden yazıyorsun, yarrağım?

Baji: Telefondan lskvlsmvlsödç

Pah-chin: Mal ya!

Baji: Toplantı saatini öne çekerseniz annem işten gelmeden katılabilirim ama diğer türlü bizi sabote eder.

Kazutora: Bana gelsene mal müdürü.

Baji: Kaçır beni.

Kazutora: Nude atarsan gelirim.

Mitsuya: Sussanıza be!

Chifuyu: Lan!

Baji: He amına koyayım sana nude atayım, kızlara parayla sat.

Kazutora: Ananı sikeyim, Chifuyu buradaydı... Bak, Chifuyu. Üçümüz paranın amına koyabiliriz ama hepimiz fedakarlık yapmalıyız.

Grup mesajlaşması Draken'in Kazutora'yı gruptan çıkarmasıyla son buldu. Chifuyu gülmüş eğlenmişti ama öte yandan tedirgindi. Mikey'nin ne söyleyeceğini merak ediyordu.

卍 卍 卍

Akşam toplantı için herkes bilgisayarlarının karşısına geçmişti. Chifuyu da rahatsız edilmemek için kapısını bile kilitlemişti. Tüm goygoya rağmen tam takım bir aradaydılar.

"Sizi fazla tutamayacağım." diye başladı Mikey. "Söyleyeceğim şey Baji, Chifuyu ve Kazutora'yı ilgilendiriyor. Diğerleri zaten olayı bizzat yaşadıkları için formalite icabı burada bulunuyorlar... Durum şu ki siz üçünüz dün birlikteyken Ares'in Oğulları'yla kavga ettik-"

Baji bağırdı. "Bunu nasıl yaparsınız? Ben olmadan böyle bir şey... Bu resmen hainlik! Bu kavgada bulunmayı her şeyden çok istiyordum ve hem Chifuyu'ya hem de Kazutora'ya yapılanlardan ötürü katılmayı da hak ediyordum!"

"Asıl hainlik senin katil olmana izin vermek olurdu, Baji. Aynı şekilde Kazutora'nın da. Bu yüzden ikinizi Kyoto'ya gönderdim. Chifuyu'ya da artık malum mu oldu ne olduysa bilmeden size engel olmuş."

Kazutora kaşlarını çattı. "Biz senin intikam almana izin verirdik, Mikey. Bu- nasıl yaparsın?"

"Toman'ın, sizin ve arkadaşlığımızın geleceği için ben böyle uygun gördüm. Bunun sizi üzdüğünü ve kızdırdığını hatta biraz da hayal kırıklığına uğrattığını biliyorum ama bu durumu kabullenin. Ares'in Oğulları'yla kapıştık ve biz kazandık. Daha fazla tartışmaya değecek bir şey değil. O yüzden götünüzün üzerine oturun ve bunu sindirin... Herkese iyi geceler!"

"Hey! Hey! Hey!" diye bağırdı Baji "Öyle lafı ortaya atıp kaçmak yok. Gerçekten bunu sindirmemi mi bekliyorsunuz? O göt laleleri benim sevgilime tecavüz ettiler, Kazutora'yı az daha öldürüyorlardı ve bunların yanı sıra aldığım tehdit mesajlarının haddi hesabı yok. Eğer haftalarca onlara dokunmadıysam bu kavganın hatırınaydı."

"Bak, Mikey." dedi Kazutora, soğukça "Kafana göre verdiğin kararlar beni genelde rahatsız etmez. Bazen kararlarından çok da hoşlanmasam bile susarım. Lider olarak sana saygım var ve arkadaşım olarak, seni seviyorum. Bu yaptığın yenilir yutulur gibi değil. Çok uzun zamandır bu anı beklediğimizi biliyordun. Daha ne diyeceğimi bilemiyorum."

Mikey'nin bakışları donuklaştı. "Bunu yaptığım için üzgün değilim ama sizi kırdığım için özür dilerim. Sizi korumak içindi bu. Öfkeniz geçince beni anlayacaksınız."

Baji ile Kazutora görüşmeden çıktılar. Mikey iç geçirdi. "Ken-chin, şu an elimizde iki asi ergen var ve ateş ile barut gibiler. Onlara dikkat et... Toplantı bu kadardı. Herkese tekrardan iyi geceler. Baji ya da Kazutora ile ilgili bir şey öğrenirseniz mesaj atmayın, direkt arayın. Umarım ateşleri sönene kadar götlerinin üzerine oturmayı başarabilirler."