▪︎13

225 31 6
                                    

Lisa'yı beklerken ömrümden ömür gitmişti gerçekten, kendisi acilen tuvalete girmesi gerektiğini söylemiş ve birden ortadan kaybolmuştu. Şimdi de yaklaşık 10 dakikadır tuvaletten çıkmamıştı.

"Hey Lisa! Deliğe mi düştün? Seni çıkarmaya gelmemi ister misin?"

Ses gelmeyince tam yerimden kalkacaktım ki Lisa aniden yanımda belirdi, ellerini arkasında saklıyordu. Önce sağa, sonra da sola eğildim ancak arkasında ne sakladığını göremedim.

"Ne saklıyorsun?"

Kocaman gülümsemesiyle ellerini önümde tuttu, "Ta da!!" Elleri benim makyaj malzemelerim ile dolmuştu, her an hepsi düşebilirdi. Ona yardım etmek için malzemelerin bir kısmını aldım ve yere koydum, "Hayırdır, bir yere mi gidiyoruz?"

O da elindekileri yere koydu ve tam karşıma bağdaş kurarak oturdu. Üzerine giymesi için verdiğim pijamalarım bedenine tam uymuştu. "Hayır, birbirimize makyaj yapacağız!" Ona anlamadığımı belirten bir bakış attıktan sonra Lisa ofladı ve sabırsızlıkla el çırptı. "Of Rosie, bak şimdi," ellerini belime yerleştirdi ve beni kendisine doğru çekti. Gücünü hesaplayamamış olacaktı ki kafalarımız tokuşunda acıyla inledi, ancak elini kendi kafasına götürmek yerine benim kafama götürdü ve hafifçe ovdu.

"Özür dilerim, canın acıdı mı?" O gözlerimin tam içine bakınca birden nefes almak çok zor gelmişti.

"Hayır, acımadı. İyiyim, ya sen?" 

"İyiyim." Bir süre anlamsızca bakıştık ve bu sessizliği bozan o oldu. Eline aldığı fondöteni tehditkar bir şekilde salladı. "Şimdi ya gözlerini kapatırsın ya da gözlerine dahil fondöten sürerim!" 

Gülerek gözlerimi kapattığımda süngere sıktığı fondöteni yavaşça yüzüme sürmeye başladı.

20 dakika sonra gözlerimi açmamı söylemesiyle gözlerimi açtım ve ona bakmaya başladım, önce gözleri büyüdü ve sonra da onaylayan bir ses tonuyla "İşte bu." dedi. Kendisiyle gurur duyuyormuş gibiydi. 

"Aynaya bakabilir miyim?" 

"Daha değil, rujunu sürmedim."

Eline aldığı bordo rujun kapağını açtı ve yüzüme bakmaya başladı, sanki bakışlarını bilerek dudaklarıma indirmiyor gibiydi. "Ruju yüzüme mi süreceksin Lisa?"

Kafasını yere eğerek gülümsedi ve sol eliyle çenemi tutarak başımı sabitledi. Bana daha da yaklaşırken ondan gelen keskin böğürtlen kokusunu çaktırmadan içime çekmeye çalıştım. Ruju dudaklarıma sürmeye başladığında onun yüzünü incelemeye başladım. Kalemle çizilmiş gibi bir yüzü vardı gerçekten, özellikle çene yapısı insanın içinde dokunma isteği oluşturuyordu. Simsiyah uzun saçları ve alnına usulca dökülen kakülleriyle büyüleyici duruyordu. 

İşini bitirdikten sonra hayranlıkla beni süzdü. "Harikayım." Tam aynaya bakmak için yerimden kalkacağım sırada kolumdan tuttu ve durdurdu, "Aynı anda bakacağız."

Bu çocuksu tavrı beni gerçekten de gülümsetiyordu, elime aldığım süngerle ona baktım ve onu taklit ettim. "Eğer gözlerini kapatmazsan gözlerine fondöten sürerim!" Kahkaha attıktan sonra gözlerini kapattı ve bileğindeki tokayla saçlarını topladı.

Aklıma gelen fikirle gülümsedim ve makyajını yapmaya başladım.

Yarım saat sonra ikimiz de birbirimizin yüzünü süzüyorduk. Ve ikimiz de kendi yaptığımız eserlerle gurur duyuyorduk. Aynı anda kalktık ve lavabodaki aynanın önüne geçtik. Lisa bana koyu tonlar içeren bir makyaj yapmıştı ve bunu kendime o kadar yakıştırmıştım ki, özellikle de koyu tonlar içeren makyajda fosforlu sarı farla çektiği ve bombayı patlattığı eyeliner beni mest etmişti. Kafamı çevirdim ve beklentiyle ona baktım. "Rosie, bu... bu gerçekten çok güzel." Ben ise kırmızı tonlarını kullanarak makyaj yapmıştım onu. Kırmızıya boyanmış dolgun dudakları öpme isteği yaratıyordu içimde ancak bu isteği tabi ki de görmezden gelerek ona bakmaya devam ettim. "Hatıra fotoğrafı çekelim mi?" Usulca sorduğu bu soruya hayır demem tabi ki ihtimaller dahilinde bile değildi. 

Kameraya gülümseyerek yaklaşık- şey, çok tane. Evet yaklaşık çok tane fotoğraf çekildik ve yine gülerek (içimizden ağlıyorduk) makyajlarımızı sildik.

Tam Lisa'ya film izlemek istediğimi söyleyecektim ki esnedim ve bu da Lisa'nın gözünden kaçmadı. 

"Uyku vakti Rosie." Bana Rosie demesi gerçekten de hoşuma gidiyordu. Hep desin istiyordum. "Yanımda uyumak ister misin?"

Kocaman açılan gözleri ne dediğimin farkına varmamı sağladı. "Y-yani aynı odada, benimle. Yer yatağında. Yani sen yerde ben odamda. Yatağımda demek istemiştim." Lisa'nın benimle dalga geçeceğini düşünmüştüm ama o gayet ciddi bir şekilde "İsterim." dedi.

Hızlıca kendi yatağımın hemen yanına güzel ve yumuşak bir yatak hazırladım ve beklentiyle ona baktım, hemen yatağa uzandı. "Tahmin ettiğimden daha rahatmış." dedi gülerek. Ben de güldüm ve kendi yatağıma uzandım. Bir kaç dakika ikimiz de konuşmadık, sonunda sessizliği bozan Lisa oldu.

"İyi geceler Roise."

"İyi geceler Lisa."

***








mademosielle noir / chaelisa gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin