▪︎25

94 14 8
                                    

**Rosé'den**

Sabaha doğru vücudum hafiften üşümeye başlayınca anlamıştım yatağımda tek olduğumu. Yavaşça doğrulup oturur pozisyona geldim ve bir süre boş boş karşımdaki aynadan çıplak bedenimi izledim. Lisa'nın nerede olduğuna dair ya da, gözüm komodinin üzerindeki saate kaydı, sabahın 5'inde neden yatakta yanımda olmadığına dair hiçbir fikrim yoktu. Yavaşça yataktan kalktım ve uyuşuk adımlarla dolabımdan uzun bir tişört alıp vücuduma geçirdim, saçlarımı elimle düzelterek odadan çıktım.

Salonda kısık sesler duyduğumda kaşlarımı çattım, Jisoo ve Jennie mi gelmişti? Temkinli bir şekilde salonun kapısına ilerledim ve sırtı bana dönük telefonda hararetli bir şekilde biriyle tartışan Lisa'yı gördüm.

Tabiki de kulak kabartmaya başladım.

"Senden nefret ediyorum. Ben bir orospu değilim, her ay bana para yollamak için beni arayıp rahatsız etmene artık katlanamıyorum." Kiminle konuşuyordu?

Bir süre karşı tarafı dinledi ve bu süre boyunca saçlarını yolmamaya çalışarak çekiştirdi.

"Bak Mark, annemle düzenli sevişip babamı aldatmanız inan umurumda değil. Sizin aile işleriniz beni ilgilendirmiyor." 

Telefonu kulağından uzaklaştırdığında karşı tarafın ne dediği duyulur hale gelmişti.

"Hadi ama Lalisa, seni özledim. Annen senin yerini tutamıyor, o artık yaşlandı. Ne kadar istiyorsun? Hemen hesabına atabilirim. Sadece bir gece."

Seni özledim.

Seni özledim demişti Lisa'ya.

Daha dün bana olan aşkından yanıp kavrulan ve benimle birlikte olan kıza seni özledim demişti. Lisa'nın vereceği cevabı dinlemeden arkamı dönüp geldiğim sessizlikte yine odama döndüm. 

Kandırmış mıydı beni? 

O 'sana aşığım Rosie, aşkından ölüyorum' lafları sadece benimle yatmak için miydi?

Bunları düşünmemeye çalışarak yatağa girdim ve ince pikeyi boynuma kadar çekip gözlerimi sıkıcı kapattım. Tam da o sırada sıkıca kapattığım gözlerimin arasından bir damla yaş firar etmişti. Burnumu çekerek onu hızlıca sildim ve hareketsiz bir şekilde uzanmaya devam ettim.

Ve bir kaç dakika sonra yatağın sağ tarafı çöktü, Lalisa gelmişti. "Güzel Rosé'm, seni çok seviyorum." Bunu dedikten sonra dudağıma minik bir buse kondurdu.

Nedense hiç inandırıcı gelmemişti.

**Lalisa'dan**

Sabah huzurlu uykumdan sikik Mark'ın aramasıyla uyanmak zorunda kalmıştım. Aptal adam ondan nefret ettiğimi biliyor olmasına rağmen her ay düzenli bir şekilde beni arıyor, ve hesabıma da yine her ay 'küçük orospuma' yazısıyla bir miktar para yolluyordu.

Yanımda mışıl mışıl uyuyan güzel bebeğimi uyandırmamaya dikkat ederek yataktan kalktım ve salona geçip aramayı cevapladım. Açmazsam daha çok arayacağını biliyordum, engellediğimde de yeni bir hatla arıyordu.

"Ne var geri zekalı? Arama artık beni."

"Çok hırçınsın. Sakin ol. Annen bizi babana söylemenden korkuyor. Bu sefer onun için aradım. Çeneni kapalı tutmaya devam edecek misin?" Derin bir nefes aldım, bağıramazdım çünkü içerde güzeller güzeli Rosé'm uyuyordu.

"Söyleseydim sizden belki de kurtulmuş olurdum. Söylemediğim için pişmanım."

"Parayı aldın mı?"

"Senden nefret ediyorum. Ben bir orospu değilim, her ay bana para yollamak için beni arayıp rahatsız etmene artık katlanamıyorum."

"O günleri ne çabuk unuttun? Bana muhtaçtın Lisa. Hala öylesin. Annen de öyle." Sinirden saçlarımı yolmak istiyordum ancak güzelim saçlarım böylesine sikik bir sebepten yolunmayı hak etmiyordu.

"Bak Mark, annemle düzenli sevişip babamı aldatmanız inan umurumda değil. Sizin aile işleriniz beni ilgilendirmiyor." Onun iğrenç sesine daha fazla katlanmak istemediğim için telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.

"Hadi ama Lalisa, seni özledim. Annen senin yerini tutamıyor, o artık yaşlandı. Ne kadar istiyorsun? Hemen hesabına atabilirim. Sadece bir gece." Bu bardağı taşıran son damlaydı. Onunla hiçbir zaman yatmamıştım, kendisi akıl hastanesinden baba parasıyla tedavi olmadan çıkan bir hastaydı ve kafayı da bir kaç yıl önce karşılaştığımız kafede bana takmış durumdaydı. Benimle yattığına kendisini o kadar çok inandırmıştı ki, sırf bana yakın olmak için annemi ayartmıştı.

"Biliyor musun sen bir zavallısın. Takıntılı bir ruh hastasısın ve ben sena daha fazla katlanmak zorunda değilim, çok bile katlandım. Biz hiçbir zaman yatmadık ve sen bunu kabul edemeyecek kadar hastasın. Çok sevgili anneme söyle, kocası birazdan her şeyi öğrenecek. Ve sana gelince, bu sefer tıkılacağın o akıl hastanesinden babanın parasıyla kurtulamayacaksın çünkü baban o sırada akladığı kara paraların hesabını vermek için karakolda olacak." 

Telefonu suratına kapatıp onu her yerden engelledim ve uzun zamandır biriktirdiğim kanıtları babama yolladım. Onu ve annemi de engelledikten sonra polisi arayıp Mark ve babası hakkında suç duyurusunda bulunup Mark'ın bir ruh hastası olduğunu da ekledim.

Bunu çok daha önce yapmam gerekiyordu, üzerimden yük kalkmış gibi hissediyordum. Huzurla odaya, odamıza koşturdum. Benim güzel meleğim hala uyuyordu, yanına uzanıp bal dudaklarına yaklaştım, "Güzel Rosé'm, seni çok seviyorum." ve ufak bir buse kondurup yatakta uzanır pozisyona geçtim. Şimdi o huzurlu uykuma kaldığım yerden devam edebilirdim.

***

sövmeyin lan bana. düzelicek HALLEDICEKLER ALOOOOO

akşam bir bölüm daha gelebilir beeelllkiiiiii :)




mademosielle noir / chaelisa gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin