Gece
Sabah telefonumdan yükselen mesaj sesiyle gözlerimi araladım ama hemen sonra vazgeçip geri kapattım. Başımı yastığın altına sokup kaldığım yerden uykuma devam edecektim ki mesajın Ateş'ten gelmiş olabileceği düşüncesi ile hızla doğruldum. Telefonuma uzanıp ekranı açtığımda Ela'dan gelen mesajla hayal kırıklığına uğradım.
Hala hasta mısın? Okul sen olmayınca çok sıkıcı.
Önce yeniden mesajlarımı kontrol edip Ateş herhangi bir şey söylemiş mi diye baktım ve daha sonra iyice asılan suratımla Ela'ya cevap verdim.
İyiyim canım, geleceğim. Okulda görüşürüz.
Yolladığı öpücük emojilerine de cevap verdikten sonra ayaklarımı sürüyerek banyoya yöneldim. Kuş yuvasına dönen saçlarımı yıkamadan şekil veremeyeceğimden emin olunca hızlı bir duş alıp hazırlandım. Hiçbir zaman çok makyaj yapmayı sevememiştim, hep doğallıktan yanaydım o yüzden de hazırlanmam fazla uzun sürmezdi.
Mutfağa girdiğimde Yankı'nın kendisine mısır gevreği hazırladığını gördüm ve dolaptan bir kase alıp ona doğru uzattım.
"Bana da koysana."
Asla sabah insanı olmayan canım abim cevap verme gereği bile duymadan mısır gevreğini kaseme boşaltıp geri uzattı.
"Yine çok neşelisin gün ışığım" derken gözlerimi devirdim.
"Sütleri de sen koy."
Boş yere daha fazla konuşmaya gerek görmediğimden buzdolabına yönelip süt şişesini çıkardım ve kapağı kapattığım anda Ateş'le yüzyüze geldim. Yerimden sıçrarken elimdeki şişenin kaydığını hissettim ama belli ki Ateş, bu duruma hazırlıklıydı ki havada yakaladı. Sanki alnımda Ateş'le öpüştüğümüz yazıyormuş gibi panikle abime döndüm ama o, kaşlarını kaldırmış Ateş'in elindeki şişeye bakıyordu.
"Günaydın örümcek adam" dedikten sonra önünde duran su bardağını kafasına dikti.
Bakışlarım yeniden Ateş'e döndüğünde yüzündeki gamzelerini ortaya çıkaran sıcacık gülümsemesiyle bana bakıyordu.
"Gü-günaydın" derken aklımın dilime geç ulaştığı anlardan birini yaşıyordum.
Ateş, cevap vermek yerine kalp ritmimi bozacak şekilde bana göz kırptı ve elindeki şişeyle kaselerimizi doldurmaya başladı.
Çekmeceden kaşıkları çıkartırken annem mutfağa girdi. "Günaydın çocuklar. Ateş'ciğim sen kahvaltı ettin mi?"
"Günaydın, evden çıkmadan bir şeyler yedim ben Seren Teyze'ciğim. Gece'yi de okula götüreyim diye geldim" dediğinde boğazıma kaçan mısır gevreğiyle öksürmeye başladım.
"İyi misin Gece?" Annem hemen bir bardak su doldurmuş yanıma gelmişti bile.
"İyiyim, iyiyim bir şey yok" derken bardağımın üzerinden Ateş'e baktığımda sırıttığını gördüm.
"Hazırsan çıkalım mı Gece? Hava yine yağmurlu çok trafik olur o yüzden tek araba gidelim dedim. Yankı sen de gel istersen."
Ağzındakileri yutmadan konuşan abimle bütün masaya tükürükler saçıldı. "Siz gidin. Ben Beren'i alacağım."
"Yankı, şu masayı sil çıkmadan. Bir daha da ağzında bir şey varken konuşma. Kaç yaşına geldin hala seni uyarıyorum." Annem söylenirken bir yandan da babamla kendisi için kahvaltı hazırlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR
RomanceGece için her şey yolundaydı. Okulu, ailesi, arkadaşları kısacası tüm hayatı tam isteği gibiydi, sakindi, huzurluydu. Her şey bir gece Ateş'in ellerini uzatarak yumuşacık bir hareketle Gece'nin asi saçlarını toplayan tokayı çözüp gür saçlarını omuz...