7

95 14 3
                                    


Bir süre daha olduğum yerde dikilip durdum ve Ateş'in söylediklerini düşündüm. Ateş'le bir gün aramızda böyle bir konuşma geçeceğini rüyamda görsem inanmazdım herhalde ama olmuştu işte ve içimden şu anda yatağıma çıkıp tepinerek zıplamak geliyordu.

"İnanamıyorum" diye fısıldadım kendi kendime. Sonra yüzümde silemediğim aptal sırıtmayla camın önündeki mindere oturdum.

Ateş, hep fazla ilgi çekiciydi. Kusursuz vücudu, sert hatlara sahip göz alıcı yüzü ve hepsinden öte ondan başka kimsede göremediğim zekası ve kibarlığıyla gören herkesin muhakkak dikkatini çekerdi. Defalarca kez büyüsüne kapılıp hülyalı gözlerle onu seyrettiğimi hatırlıyordum ama en büyük hayalimde dahi bir gün bana istediği tek kadın olduğumu ima edeceğini düşünmezdim.

Elim istemsizce göğsüme doğru kalktı ve yerini yadırgamış gibi çırpınıp duran kalbimin üzerinde bir süre beklettim. Peki, şimdi ne olacak diye düşündüm. Çünkü çok açık bir şekilde benden uzak durması gerektiğini ve bunun için elinden gelen her şeyi yaptığını söylemişti. Söyledikleri yeniden kulağımda çınlayınca içim burkuldu ama yine de ben kendim bile daha ne istediğime tam olarak karar verememişken Ateş'in düşüncelerine kafa yormamaya karar verip ayaklandım. En kısa sürede kendi hislerimi ve düşüncelerimi netleştirmeli ondan sonra Ateş'le ilgilenmeliydim.

Kapıyı açıp aşağı indiğimde Yankı ve Ateş'i ellerindeki oyun konsollarını parçalamak istercesine hırsla oyun oynarken buldum ve Ateş'in gözleri bana kaydığı anda yediği golle Yankı bağırmaya başladı.

"Gol! Gol be işte bu! Öğren de gel." Kendisiyle gurur duyan suratıyla sırıtarak Ateş'i izliyordu. Onun ise bir anlık dikkat dağınıklığı yüzünden keyfi kaçmıştı.

"Daha yeni başladık Yankı. Çok konuşma, bir maç daha yapacağız."

"Tabi kardeşim ne demek, zevkle" diyerek imalı sırıtmasıyla Yankı'da elinden attığı konsolu yeniden kaptı ve bağırarak, kahkahalar atarak yaptıkları maça geri döndüler.

Yaklaşık iki saat süren oyunları boyunca yanlarında uzanıp kitap okudum ve ara ara Ateş'le göz göze gelmekten başka hiçbir iletişimde bulunmadık.

O günden sonra Ateş'i ailelerimiz gelene kadar sadece iki defa daha gördüm. Birisinde bizim yanımıza yemek yemeye geldi ve sonrasında hemen evine döndü, diğerinde de kapının önünde Yankı'yı bekledi, ardından birlikte ayrıldılar. Bense artık bu attığı bir ileri iki geri adımlarından ciddi şekilde sıkılmaya başlamıştım ve bundan sonra onun durup dururken kafamı karıştırmasına engel olmaya kararlıydım.

---

Ela ile odamda yere yaydığımız ders notlarını karıştırıp birlikte yaklaşan finaller için çalışıyorduk ve bu akşam Ateş'le ailesi evimize yemeğe davetliydi. Yüzümde oluşan şu aptal sırıtmadan nefret ediyordum ama onu gerçekten özlemiştim ve göreceğim için fazla heyecanlıydım. Hissettiğim özlemin son zamanlarda yaşadığımız tuhaf gelgitle hiçbir alakası yoktu. Ben sadece onu her gün görmeye ya da canım ne zaman isterse aramaya, mesaj atmaya alışıktım ve şu an aramızdaki bu soğukluk beni rahatsız ediyordu.

Ela'nın telefonu çalınca yerdeki kağıtları dağıtarak bulmaya çalıştı ve en sonunda kapanmadan yetişebildi. Arayanın Akın olduğunu görünce yeniden notlarıma döndüm ve o kadar dalmıştım ki Ela'nın bana seslendiğini çok geç fark ettim.

"Hey!"

Başımı kaldırıp gözlerimi kırpıştırdım. "Bir şey mi dedin?"

KORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin