Ateş
Onu kollarımın arasına alıp saramadığım için titreyerek uyumasını beklemek tam anlamıyla bir işkenceye dönmüştü ama kısa süre sonra nefes sesleri düzene girmeye başladı. Çok hastaydı, halsiz düşmüştü ve bunu anlamak için sadece yüzüne bakmak bile yeterliydi. Buna rağmen yine de beni yanında istemiyor oluşu gerçekten kendimi berbat hissetmeme neden oluyordu ama dengesiz hareketlerimden sonra başka bir şey beklemek sadece aptallık olurdu.
Başımı sırtımı dayadığım komodine yasladım ve düzenli nefes seslerini dinledim. Canının acıyor olduğunu bilmek yüzümü buruşturmama sebep oluyordu. Elimde tuttuğum telefonumu döndürerek bir süre oyalandım. Daha sonra sessizce uzanıp ateş ölçeri aldım ve dizlerimin üzerinde doğrulup Gece'ye baktım. Islak saçları yastığın üzerine dağılmıştı ve değdiği yerleri hafifçe nemlendirmişti. Göz kapakları huzursuzca titreşip duruyordu ve acaba onu bu kadar rahatsız eden ben olabilir miyim diye düşündüm. Uzanıp yüzüne düşen bir tutam saçı, onu uyandırmaktan korkarak usulca çektim ve hafifçe soluna dönük yüzünü inceledim. Bu kadar hastayken bile dünya üzerinde böylesine kusursuz görünebilecek başka bir insan daha yoktu herhalde. Büyüleyici bir güzelliği vardı ve ben yine onun efsununa kapılmış dalıp gitmişken telefonumdan gelen titreşim sesiyle bakışlarımı Gece'den çektim. Yankı arıyordu.
Sessizce odadan çıkıp koridorda ilerledim ve Gece'yi rahatsız etmeden konuşabileceğim bir mesafeye geldim.
"Efendim kardeşim?"
"Ne haber Ateş? Gece iyi mi?"
"Sen çıktıktan sonra hemen uyudu. Şimdilik iyi, bir sorun yok. Geliyor musun?"
"Notları toplamaya çalışıyorum hala. Bir sorun yoksa tüm not işlerini halledip gelsem olur mu?"
"Sorduğun şeye bak Yankı olur tabi, işine bak sen."
"Tamam kardeşim bir sıkıntı olursa ara beni."
"Tamam merak etme. Hadi görüşürüz" dedim ve telefonu kapatıp Gece'nin odasına geri döndüm.
Elimde hala beklettiğim ateş ölçeri Gece'nin alnına tutup ekrana baktım ve ateşinin yeniden otuz dokuz olduğunu fark edince sıkıntıyla saçlarımı karıştırdım. İlacın etkisini göstermesini beklemek için biraz daha beklemeye karar verip yeniden yatağın yanına, yere oturdum.
Aradan kısa bir süre geçtikten sonra Gece'nin uykulu sesi odada yayıldı.
"Ateş..."
Hızla yerimden doğrulup "Efendim?" diye fısıldadım ama Gece hareketsiz bir şekilde uyumaya devam ediyordu. Gerçekten uykusunda beni mi sayıklıyordu yoksa ben yanlış mı duydum diye tereddüt ederken bir daha ismimi fısıldadı.
"Ateş..."
Yatakta yanına oturup usulca saçlarını okşayarak "Buradayım güzelim" diye fısıldadım ve o da hafifçe gülümsedi. Tam olarak rüyasında ne gördüğünü bilebilmek için ömrümden birkaç yılın eksilmesine bile razı olurdum.
Huzursuzca kıpırdandı ve kaşları çatıldı. Parmaklarım ben daha ne yaptığımı düşünme fırsatı bulamadan kaşlarının arasında oluşan çizgiye doğru uzandı ve parmak uçlarımla yavaşça dokunarak oluşan çizgiyi yok etmeye çalıştım. Ama elim Gece'nin alnına değer değmez başka bir şeyi fark ettim. Gece, tam anlamıyla yanıyordu. Hemen komodinin üzerinde duran ateş ölçeri kaptım ve Gece'nin alnına tuttum. Ateşi benim düşündüğümün aksine yükselmeye devam ediyordu ve kırka yaklaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR
RomanceGece için her şey yolundaydı. Okulu, ailesi, arkadaşları kısacası tüm hayatı tam isteği gibiydi, sakindi, huzurluydu. Her şey bir gece Ateş'in ellerini uzatarak yumuşacık bir hareketle Gece'nin asi saçlarını toplayan tokayı çözüp gür saçlarını omuz...