10

140 13 7
                                    


Gece, kollarımın arasında kıpırdanıp yavaşça bana doğru döndü.

"Direnme o zaman" diye fısıldadı.

"Ne dediğini bilmiyorsun. Sen beni hep kardeş gibi görürken ben neler söylüyorum, neler yapıyorum. Böyle olmaması gerekiyordu." Hala vücudunu sarmakta olan kollarımı yavaşça gevşettim ama Gece ellerimi tutarak ondan uzaklaşmamı engelledi. Bu tuhaf ilişkide zayıf olan benken o gözü kara olandı.

"Eğer yine dönüp arkanı gideceksen ve bir şey olmamış gibi davranacaksan şimdi git Ateş ve bir daha bunun konusunu açma ama eğer gitmeyeceksen de bu dengesiz tavırlarına bir son ver artık. Büyüdük biz Ateş. Kendimizi bildik bileli hep beraberiz ama artık çocuk değiliz, duygularımız var. Bir şey için direnmek istiyorsan sadece Ebru için direnebilirsin ama kalan şeyler için bana uzak durmam gerek saçmalığını anlatmaktan vazgeç artık."

Şaşkınlıkla Gece'nin yüzüne baktım. Bu ne alakaydı şimdi? "Ebru mu?" diye sordum.

"Evet Ebru, Ateş. Daha dün kızla öpüşüyordun. Bugün bana sarılıyorsun. Yani seni tanımıyor olsam hovarda diyeceğim ama karakterine de aykırı. Ne yapmaya..." Daha fazla konuşmasına izin veremezdim, sözünü kestim.

"Bir dakika, bir dakika. Şu konuda anlaşalım Gece. Daha önce de söylediğim gibi Ebru benim sevgilim falan değil. Dün de ben gidip öpmedim onu, o geldi ve bir anlık boşluğumdan dolayı geri çekilemedim. İnan bana bizim onunla romantik bir ilişkimiz falan yok. Dün de sadece içkiyi fazla kaçırmış ve ondan öyle davrandı. Yankı sana ne dedi bilmiyorum ama at artık kafandan Ebru'yu. Dün için de ayrıca özür dilerim."

Bir süre sessizce bana baktı ve daha sonra hafifçe gülümseyerek "Yani gerçekten de o kız sevgilin değil, öyle mi?" diye sordu.

Gülümsemesi bulaşıcıydı ve bana da yansımıştı. "Değil Gece. İnan bana, senden başka..." Cümlemi tamamlayamadan Yankı aniden kapıyı açarak içeri girdi.

"İyi misin Gece? Bir türlü gelemediniz bir sorun mu var?" diye sordu. Konuşurken bir yandan da Gece'nin yanına yürüyüp elini alnına koydu. Ben de yavaşça yerimden doğrulup kapıya doğru yürüdüm.

Sadece Gece'yi çağırıp yeniden aşağı inmem gerekirken her zaman olduğu gibi onun büyüsüne kapılmış, kalan her şeyi unutmuştum.

"Daha iyi hissediyorum, merak etme. Saçlarım hala biraz ıslaktı kurutup öyle ineyim dedim. O sırada da sohbet ediyorduk." Gece, Yankı'ya cevap verirken gözlerini benden bir an olsun ayırmamıştı.

"İyi hadi inelim o zaman biz çok acıktık." Yankı, Gece'nin elini tutarak kalkmasına yardım etti ve hep birlikte aşağı indik.

"Yukarı çıkan da inmek bilmiyor. Ben başladım bile" Beren, konuşurken önündeki pizza kutularını göstererek oturmamızı işaret etti ve Gece, hepimizi şaşırtarak Beren'in yanındaki tabureyi çekip yerleşti. Beren bile ağzındaki lokmasını çiğnemeyi bırakıp bakışlarını Gece'ye dikmişti. Anlaşılan bizi Yankı'nın gazabından kurtarırken bunun Gece ile olan buzlarını eriteceğine hiç ihtimal vermemişti. Yankı da bu anı bozmaktan korkarcasına sessizce Beren'in karşısındaki tabureye oturdu.

"Nasıl oldun Gece?" Beren'in çekinerek konuşmasının aksine Gece yüzünde büyük bir gülümsemeyle ona dönerek "Gayet iyiyim. Siz çalışabildiniz mi bari?" diye sordu. Evet, Gece Beren'le sohbet etmeye çalışıyordu ve biz Yankı'yla önümüzdeki yemeği bırakmış sesimizi çıkartmaya korkarak onları izliyorduk. Sanki Gece her an Beren'i küçümseyecek bir şey söyleyecekmiş gibi tetikteydik.

"Evet ama daha çok çalışmamız gerekiyor."

"Hay Allah ya bir de benimle uğraşıyorsunuz." Gece'nin bakışları cümlesini bitirirken Yankı ve bana doğru kaydı. Tek kaşını kaldırarak "Ne bakıyorsunuz?" diye sordu. Yankı'yla cevap vermek yerine aynı anda silkinip hemen tabaklarımıza yöneldik. Eminim ki Yankı bu anı bozacak bir şey söyleyenin ya da yapanın kafasında tabak kırabilirdi.

KORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin