-4-

42.3K 677 480
                                        

Hellööö 😜

Oy ve vote sayıları çok düşük okunmayla orantılı bile değil yıldıza basmak ve satır arası yorum yapmak bu kadar zor değil, hayalet okuyucu olmayalım! 

Unutmayın ne kadar çok vote ve yorum o kadar çabuk yeni bölüm ✌

Bölüm sonu size bir sürpriz bırakacağım 😜😂😂


❤❤❤

Bir süre kimseden çıt dahi çıkmadı. Savaş bana bakıp söylediğim şeyin gerçekliğini tartar gibi bir süre durdu. Sonra yüzüne daha önce farketmediğim müthiş bir gülümseme kondururken bir kaç adımla yanıma gelip kolunu belime atıp beni yönlendirmek ister gibi hafifçe tuttu.

Gitmeden hemen önce Ateş ve Arzu'ya bir kez daha bakıp dudaklarını araladı ve beni bile şoka uğratacak o kelimeler döküldü dudaklarından.

"Dicle benimle... Siz devam edebilirsiniz."

İkisi de anlamaz gözlerle ona bakarken Savaş büyük bir rahatlıkla devam etti.

"İşinize diyorum... Yarım kalmış işinize devam edebilirsiniz"

Neyi ima ettiğini anlamıştım ama karşımda duran Arzu ve Ateş için aynı şeyi söylemem mümkün değildi. Çünkü o kadar boş bakıyorlardı ki neredeyse bu hallerine gülecektim. Savaş gözlerini benimle buluşturup göz kırpıp tekrar bakışlarını onlara çevirip devam etti.

"Hey!... Bakmayın öyle aval aval... Giyinme odasındaydınız üstünüzü değiştirmenizden bahsediyorum. Şuan pek iyi durduğunuz söylenemez. Sanırım yarım kaldı işiniz."

İkisinin de derince yutkunduğuna şahit oldum. Savaş şuan ne yapıyordu niye yapıyordu bilmiyorum ama onları tedirgin etmişti. Ve bu garip bir şekilde benim hoşuma gitti.

"Yoksa siz seviştiniz mi?"

Gözlerimi olabildiğince açıp Savaş'a bakarken onun dikkatle Arzu ve Ateş'i izlediğini gördüm. Bakışlarımı onlara çevirdiğimde ikisinin de tedirgin olduğu her hallerinden belliydi. Savaş birden koca bir kahkaha patlatınca irkildim. Ona baktığımda bir eli hala belimde diğer eliyle karnını tutarak gülüyordu.

"Hadi ama... İkiniz de kıpkırmızı oldunuz... Sadece şaka yapmıştım... Kendinizi görmeniz lazımdı..."

Hala kahkaha atarak gülüyordu. Bense hem şok olmuş biçimde ona bakıyordum hem de içimde bastırmakta zorlandığım kahkahamı dudaklarımı birbirine bastırarak tutmaya çalışıyordum.

Oysa az önce neredeyse ağlayacaktım değil mi?...

Savaş belimde tuttuğu eliyle bana yön verirken yürümeye başladık. Durup bir daha arkaya baktı ve alayla karışık bir ses tonuyla konuştu.

"Hadi sizde yarım kalmış işinize devam edin."

Kaşlarını havaya kaldırıp dudağına yaramaz bir çocuğun gülüşünü yerleştirdi eliyle ikisinin üstünü işaret ederken alaylı ses tonuyla devam etti.

"Kıyafetlerinizden bahsediyorum... O zaman size... Immm... Kolay gelsin..."

Belimdeki koluyla beni yürütüp kampüsün dışına çıkardı. Arabaya doğru ilerlerken yumuşak sesi kulaklarıma ulaştı.

"Biraz sabredebilir misin?... Sonra omzum emrine amade..."

Bu söylediği öyle kalbime dokunmuştu ki. Biliyordu... Onlar için ağlayacağımı biliyordu... Ama ne onların ne de başkasının yanında güçsüz görünmemi istemiyordu.

PASSİONE +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin