Her zamanki gibi okuldan çıkarken sadece iki gün kaldığını fark etmiştim, iki gün sonra Eren ile bu saçma oyunumuz bitecekti. Anlamadığım çok şey vardı, çok şey. Ama sorgulamak yerine hayatıma devam etmeye çalışıyordum. Çünkü beynimi bununla bozarsam Eren'den bağımsız bir hayat yaşayamazdım.
Çitlerin önüne oturan Eren'e çarptı gözlerim, dalmış görünüyordu. 2 gün olsa bile sevgilim olduğu için, sanırım yanına gidebilirdim.
Yavaş adımlarla yanına oturdum ve gözlerimi kapadım.
"Ne düşünüyorsun aşkım?"
"Bazen tek düşündüğümsün."
Heyecanlanıyordum, gerçekten. Aptal değildim tabii, Eren'den hoşlandığımı biliyordum ama aniden demesi garip gelmişti.
"Anladım."
Diyecek bir şey yoktu, ben ondan hoşlanıyorken o beni manipüle ediyorsa ne olurdu? Eren Jaeger gibi biri ile mantıklı bir ilişki kurulamazdı. Kurulsa bile 1 aydan fazla sürmezdi. İkimiz içinde kötü olurdu.
"Söylesene Ai-chan, benden hoşlanıyor musun?"
Kalbim sıkışmaya başlamıştı, her an ölecek gibi hissediyordum. Ellerim karıncalanıyor, nefeslerim düzenini kaybediyordu. Nasıl olduğunu bilmesem bile hiç birini dışarıya fazla bir şekilde yansıtmadığıma emindim. Senden hoşlanmıyorum deseydim her şey daha kolay mı olurdu kendim için?
İçimden böyle bir şey yapmak gelmiyordu. Evet, senden hoşlanıyorum Eren.
"Senden hoşlanmıyorum."
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10...
Hiç bir şey yapmıyordu. Ayağa kalkıp gidecekken düştüğüm yer Eren'in kucağından başka bir yer değildi. Ve dudaklarımın değdiği yer, Eren Jaeger'ın dudaklarıydı.