twenty-eight // pişmanlık

288 22 17
                                    

Alarm sesi ile gözlerimi yavaşça araladım. Çok yorgundum, hiç kalkasım yoktu. Mikasa ile Sasha dün beni ekip gitmişlerdi. Gitmesem de devamsız yazılırdım.

Yavaşça kalkıp battaniyeye sarıldım, hava çok soğuktu ve evin içinde bile hissedebiliyordum. Hala Eren ile ayrılığımızı kabullenemiyordum, kendi içimden çok mu abarttım diye düşünüyordum. Belki de ara vermek istemiştir diye düşünüyorum sadece.

Ama öyle olmadığı da apaçık ortada. Kendimi tatmin etmeyecektim, düşünmek beynimi yoruyordu. Her ilişki gibi bitti işte, ama sürmesini de istemiştim. Çünkü ona bağlanan hislerim hoşlantıdan fazlasıydı.

Sabah sabah tadımın kaçması ile beraber lavabodaki işlerimi hallettim ve üstümü giyindim. Üstüme bir ceket alarak, dün hazırlamaya zamanım olmayan çantamı hazırladım. Telefonum ile beraber aşağıya inip bir şeyler atıştırdıktan sonra evden çıktım.

Keşke üstüme daha kalın bir şeyler alsaydım diye düşünüp okula doğru yürümeye başladım. İsteksizdim, istemiyordum. Belki Eren başka bir yere oturmuştur diye düşündüm. Adımlarımı hızlandırarak okula girdim, sınıfıma çıktım ve bir şey olmamış gibi sırama yürüdüm.

Eren hala yerinde oturuyordu, herkes gelmemişti ve gelenler sohbet ediyordu. Yerime oturarak telefonumu çıkarttım ve acilen bir şeylere bakma gereği duydum. Babam yazmış, tamamdır, oyalanma vakti.

babam : Ben.sana. Bişeler yede.çık demiyormuyum?

ai : yedim zaten baba

babam : Okdr.yemekle. it doymaz

ai : baba düzgün yaz

babam : Sen kimsin de bana emir veriyorsun lan

ai : artık düzgün yazıyon

babam : *yazıyorsun

ai : baba Ğ

babam : Kızım Ğ

ai : cu

babam : Sensin

ai : bruh

babam : Gavur

ai : Ğ

babam : Dersin başlamadı mı senin

ai : birazdan başlicak
yatsana be adam bu saatte napıyon

babam : Sen uyanıkken gözüme uyku girmiyor
Şaka birazdan işe gidiyom

ai : neden evlatlıkmışım gibi davranıyon bana

babam : Evlatlıksın

ai : neyse dersim başlicak şimdi bye

babam : Kızım Ğ Bay

ai : baba Ğ

Telefonu gülümseyerek kapadım ve gözlerim Eren'e kaydı. Telefonu görebilecek bir pozisyondaydı ve alıngan bir şekilde telefonuna bakıyordu. Onu üzmüş müydü? Aptal mıyım neyim, okuyabileceğini düşünmeliydim.

Her saniye onu istiyordum, sözlerini duymak istiyordum. Ama konuşamıyordum, en kötüsü ona destek çıkmak istememe rağmen çıkamıyordum. Hoca sınıfa girdiği gibi önüme bir kağıt koydu.

Klasik selamlaşma başlarken bana olduğunu anladığım kağıdı aldım ve ortam dağılınca açtım. Ve okuduğum cümlelerin her birinde ağlayabilirdim.

highschool // eren jaegerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin