-10-

81 12 6
                                    

Aslında iki bölüm paylaşmak istiyordum ama yetişmedi . Bir daha ki sefere :)

" Mert , o kazadan babamı da kurtardığını biliyorum ."

Masal' ın söylediklerinden sonra bir kaç saniye nefes alamadım ... Tekrar nefesim düzene girmeye başladığında kapı çaldı. Masalın yanından ayrılıp kapıya bakmaya giderken çoktan düşünmeye başlamıştım bile."Nasıl olur , nasıl ? Masal ,Vedat abiyi nasıl öğrenir ... Hayır , hayır imkansız .. Olmaz öyle şey , öğrenemez ... Bir kere Vedat abinin yerini bir ben birde Demir biliyor, Demir beni satmaz .. DE-MİR-BE-Nİ-SAT-MAZ !!!
Kapıya geldiğimde düşüncelerimden sıyrılıp kapıyı açtım ..Kafamı yerden kaldırıp gelen kişinin yüzüne baktığımda , Vedat abiyi görünce bir kez daha şok oldum ..
...
Bir anda gözlerimi açtığımda rüya gördüğümü anladım. 'İyide ben ne ara uyudum ki en son televizyon izliyordum. Of ya boynum da tutulmuş , hay.... Burda uyunur mu be oğlum !! Saatte neredeyse 6 olmuş.' iç sesimle kendimi tartışmayı bırakıp kalktım ve elimi yüzümü yıkadım . Odama çıktıp üstümü değiştirdim ve her zaman yaptığım gibi yürüyüş için sahile indim.

- Masal -
Arabaya bindiğimden beri bir kere bile konuşmadı. Sanki ben zorla bindim arabasına ya , tavırlara bak . Yerim zaten arabanı .. Tam gıcık ya , sırf kendini bir şey sanmasın diye ona sinirimi belli etmemek için yol boyunca dışarıyı izledim . Nihayet geldiğimizde hızlıca arabadan inip barın kapısına doğru ilerledim . Müziğin sesi burdan bile duyuluyordu . Kapının iki yanında da içi yanan iki varil vardı. Tıpkı kitaplardaki ve Amerikan filmlerindeki dizaynla donatılmıştı. Genç ve yakışıklı erkeğimiz masum kızı buraya getirir . Sarhoşun teki kıza asılır , taciz eder . Genç erkek kılını bile kıpırdatmaz . Birasından yudumlamaya ve sigarasını içmeye devam eder en sonunda kalkar bir tane geçirir ve adam pert .Buranın sahibi burayı nasıl bir kafayla yapmış anlamadım , burası Türkiye abicim . İnsan biraz tarihimizi sergiler. Taş devri insanından çıkıp kapıyı açtım , içeri girdiğimde yoğun sigara dumanından nefes alamadım .. Bir kaç öksürükten sonra etrafı inceleyebildim . Barda ağırlıklı olarak siyah ve bordo hakimdi . Her masanın altından neon ışıklar saçılıyordu. İçkilerin bulunduğu bölüm ise bordoydu ve bir tek orda siyah ışıklar vardı . Etrafı incelerken kızları gördüm oraya doğru ilerlerken bir el bir anda belime değdiğinde kuşkulanarak döndüm . Mert' i görünce her ne kadar rahatlasamda yinede " ne yapıyorsun "gibi bir tepki verdim. Onun cevabı 'düşmeni engelliyorum' olunca daha da sinirlendim tam büyük bir adım atarken ayağım takıldı . Bir anda beni sıkıca tutup gerçekten düşmemi engelledi...
Masada mal mal otururken Doruk bir anda dj'in yanına gitti. Elektro müzik yerini bir anda slow bir parçaya bırakınca çiftler yavaş yavaş piste kalkmaya başladı , tabi bizimkilerde.. Doruk bir anda beni ve Mert'ide ayağa kaldırınca Mert hemen elini çekti. Yok arkadaş yok bundan centilmenlik falan beklenmez .Doruk , Mert' e bir şeyler söyledikten sonra Mert beni piste doğru çekeledi .. Yaptığı nazikçe davranış (!) karşında tatlı tatlı Mert'e bakarken açıklama yaptı ve gerçekten o muhteşem egosuyla beni güldürmeyi başardı . Dansımız her ne kadar kısa sürse de bence gayet şekerdik...
Bardan çıktığımızda bizimkiler motorlara binince Mert'in küfür ettiğini duydum. Beni eve bıraktıktan sonra ben daha bir adım atmadan önümden basıp gitti.
Eve girdiğimde doğruca odama gidip makyajımı sildim ve pijamalarımı giydim . Halamdan ses olmadığına göre hala gelmemişti. Kitabımı alıp okumaya başladım .
Mert'in sesiyle kitabımı bıraktım.
- Nerdesin yeni ,
- Mert ! Ne işin var burda ?
- Hadi gel benimle
- Nereye ?
- Yürü , işimiz var .
- Ya bırak kolumu , nereye dedim .
- ...
- Sana diyorum , heyy Dünyadan Mert'e . Bıraksana beni ..
Nereye gittiğimizi bilmeden yürümeye başladım . Gece gece bu çocuğun benimle ne gibi bir işi olabilir ki. Arabaya bindiğimizde hemen sürmeye başladı. Ama ben bu sefer susamazdım , susmak gibi bir tuşum yok ne yazık ki . "Nereye gidiyoruz ?" diye tekrar sorduğumda "huzura" diye bir cevap aldım . Söylediği şeyi anlamadığım için refleks olarak "Ne?" gibi bir cevap-soru tarzında bir şey söyledim . En sonunda " Eğer beş dakika susmayı becerebilirsen ,öğreneceksin ama bu imkansız olduğuna göre gideceğimiz yere kadar bekle " dediğinde kollarımı bağlayıp , karanlıkta her ne kadar göremesemde yolu izledim.Yaklaşık 15-20 dakikalık yolculuktan sonra arabayi durdurdu. Bir anda bana " in " dedi . Bu sefer çenemi kapalı tutup , lafını ikiletmeden dediğini yaptım. Arabadan inerken sesimi çıkarmadığım için "ben kazandım" dercesine gülümsüyordu. Etrafa baktığımda ormanda olduğumuzu fark ettim. Elimi tutup yürümeye başladı.
Birkaç dakika sonra gördüğüm manzara karşısında kalakaldım. O sırada elime soğuk bir esinti çarptığında ürperdim , elimi bıraktığını da farkkettim ama bozuntuya vermeden bu muhteşem manzaraya bakmaya devam ettim. Yemyeşil ağaçların arasından masmavi bir şelale akıyordu. Yerlerdeki papatyalar gece olmasına rağmen hala kapanmamıştı ve her taraf rengarenk ışıklarla aydınlatılmıştı. " Burası çok güzel dedikten sonra arkamı döndüm. Mert'i göremeyince korktum . "Mert" diye seslendim , cevap gelmeyince tekrar " Mert ! Nerdesin ? Eğer şaka yapıyorsan hiç komik değil !" diye söylendim . "Burdayım yeni , sakin ol hemen ağlama " diye bir ses duyunca sesin geldiği yöne döndüm . Gecenin karanlığına rağmen bana bakan ve ışıldayan bir çift göz görünce manzaranın büyüsünden sıyrılıp , ona odaklandım.
" Beni izlemeyi ne zamana kadar sürdüreceksin ? " dediğinde kendime geldim ."Ve ayrıca ben şaka yapsam bu kadar basit olmaz " diye ekleiğinde biz kızların çoğu zaman kullandığı tavrı takındım . " Seni ne izleyeceğim be ! Haha yesinler basit şakanı " dedikten sonra iç sesim tarafından biraz azarlandım. ' Aferin Masal , tebrik ederim , Nobellik tribini de attığına göre sıradaki parça sana gelsin ..'
Mert'in elinde ise siyah bir poşet vardı. Boş olan eliyle tekrar elimi tuttuktan sonra yukarı doğru tırmanmaya başladık. Tırmanma dediğim , küçük bir yokuş çıkmaktı tabi ben hemen nefes nefese kaldığım için bu terim bana daha uygun geldi. Kendi kendime gülümsediğimde Mert'in bana mal mal baktığını gördüm . İç sesim tekrar harekete geçerek 'Ah yine bir rezillik ama alıştım artık Masal. ' dedi .
Sonunda yukarı ulaştık . Kafamı kaldırdığımda bu sefer masmavi denizin üstünde boğaz köprüsü ve harika bir İstanbul manzarasıyla karşılaştım . Şehrin ışıkları ve Ay , denize yansıyordu. Etrafıma baktığımda biri beyaz , biri siyah iki tane -en sevdiğim türden- armut minder gördüm etrafıda patlamış mısır, cips, çerez, kola gibi ıvır zıvırlarla kaplıydı . Hatta beyaz minderin yanında mini bar bile vardı. Birden beni kenara doğru çekelemeye başladı . Elimi bırakıp poşetten bir şey çıkarttı. Dikkatli baktığımda çıkarttığı şeyin dilek balonu olduğunu gördüm. Balonu benim elime verdi , cebinden çakmağını çıkarttı ve mumu yaktı.

"Hadi dilek tut" dediğinde gözlerimi kapadım ve dilek tuttum . "Evet" dedikten sonra "ee atalım ozaman" dedi ve balonun iki ucundan tuttu. "1-2-3" dediğinde ikimizde balonu havaya doğru attık. Elimi tutup beni siyah mindere oturttuğunda kendisine beyaz mindere geçmişti. Şelalenin sesini çok net duyabiliyorduk . Bu muhteşem manzarayı izlerken Mert ağzına bir cips attıktan sonra kaseyi aramıza koydu ve elimi tuttu . " Al sana huzur , işte şimdi eşit olduk " dedi .

Ona gülümseyerek cevap verdikten sonra bu güzel manzaranın keyfini çıkarmaya başladım . Tam kendimi o mükemmelliğe kaptırmıştım ki birden hava kararmaya başladı. Şelaleden akan su birden buz olunca dilim tutuldu. O yıldızların aydınlattığı gece bir anda kapkaranlık bir hal aldı. Ve birden elimdeki sıcaklığı kaybettim. " Mert" diye seslendim ama cevap vermedi . Ayağa kalktım ve o önümü bile göremediğim , korkutucu yolda yürümeye başladım. İç sesimin kahkahasıyla durdum . "Masal sen hep yalnız olacaksın , kime güvenirsen güven hep bırakacaklar seni .. Babanda öyle yapmadı mı ? Peki ya Burak ? Hani şu seni canından bile çok seven çocuk , sevgilin ? " söylediklerine dayanamayarak "sus artık " diye bağırdım sesim yankı yapmıştı ama hala konuşmaya devam ediyordu. " Ne oldu bana bağırarak beni susturabileceğini mi sanıyorsun Masal ? Ben senim . Ben olmasam sen yüreğini kaybedersin . İşte tam bura var ya ..'' derken kalbimin sızladığını farkettim ama o hala konuşuyordu ." İşte burası senin vicdanın , burası sensin Masal .. Onu susturamassın .. "
Gözümden yaşlar akmaya başlayınca "yeter artık " diyebildim . " Yetmez , nerede kalmıştık ? Heh Burak diyoduk .. Ee noldu ona Masal anlatsana . Hani doğum gününde işi çıktığı için gelememişti . Sen ve arkadaşlarınsa evine gitmiştiniz ve ne görmüştün " diye devam ettiğinde artık gözyaşlarımı tutamaz olmuştum . O ise arada bir kahkaha atarak devam ediyordu."Çok güveniyorsun kızım insanlara , çok . Sen acizin tekisin . Belkide onlarda Mert'i arıyorsundur ? Ah , sakın okuldaki ultra yakışıklı , popüler , zengin Mert sanma ! Benim bahsettiğim şu KARDEŞİN olan Mert . Hani hayatında her şeyden , herkesten çok sevdiğin önemsediğin Mert.. Senin salaklığın yüzünden intihar eden Mert ... " Artık yürüyecek halim kalmamıştı ve dinleyecek te . " Sus artık , git başımdan yeter "diye bağırdım . Susmuştu. Ama son kez bir şey daha ekledi " kendinle yüzleş artık Masal Atakan"
..
Ağlamayı kesip ayağa kalktım . Birkaç adım attığımda dizime giren acıyla yere düştüm . Öyle sert bir darbe almıştım ki kanadığından emindim. Yine aynı kokuyu hissedince yüzümü buruşturdum. Hava bir anda kızıllaştı. Ve her yer 'KAN' kokuyordu . Yüzüme vuran esinti bu kokuyu daha da hissetmeme neden oluyordu. Dizimle ilgilenirken önümde duran üç çift ayak gördüm. Biri önde diğer ikisi ise öndekinin bir adım gerisinde ve her iki tarafındaydı. Kafamı dizimden kaldırıp , onlara baktığımda onu gördüm . Mert'i. Diğer ikisi onu kollarından tutmuştu ve her yeri kan içindeydi.Bana baktı , söyledikleri karşında donup kaldım .

" Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez prenses ve ölüm herşeyi EŞİT kılar... Ve şimdi şu oyuna bi galip seçelim ne dersin ..."

GECE..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin