İnci babasıyla görüştükten sonra bilgisayarının başına geçip iş insanlarını tek tek incelemeye başladı. İllaki kendilerine göre bir kişi bulunurdu. En azından İnci öyle olduğunu düşünüyordu. Ertesi gün saat akşam altıyı bulduğunda İnci hala aradıkları özellikte birini bulamamıştı.Saat altı olduğu için hazırlanmaya başlaması gerekiyordu. Ancak yenilgiyi kabul edemiyordu. Bu adamla çalışmak bir yana onu görmek bile istemiyordu İnci.
İnci
Lanet akşam yemeyi yenmişti ve imzalar atılmıştı. Okan gayet halinden memnun gözüküyordu ve bu da bana çok çektirecek demek oluyordu. Bana söylediği saçma şeyden sonra onunla çalışacak olmak bile inanılmaz korkunç geliyordu.
Masadan kalkarken benim dışımda herkes durumdan memnun gözüküyordu. Babam ben ve Okan önde olmak üzere bizimle beraber muhasebecilerimiz ve avukatlarımız da çıkışa ilerliyordu.
Dış kapıya yaklaşırken Okan ceketinin iç cebinden güneş gözlüğünü çıkarıp taktı. Gece gece cidden ne bu güneş gözlüğü? Güneş gözlüğünün olayını gerçekten çok merak ediyorum.
Dışa kapı açıldığı an yüzümüzde flaşlar patladı. Fazla ışıktan dolayı gözlerimi kısmak zorunda kalmıştım. Büyük bir kargaşanın ortasında bulmuştuk kendimizi. Sorular sorup fotoğraflarımızı çekiyorlardı. Flaşlardan dolayı etrafı görmekte zorlanıyordum.
Neye uğradığımı şaşırmışken bir el belimden kavrayıp beni bir yöne doğru ilerletti. Hiç sorgulamayıp ilerledim bir müddet sonra valeler arabalarımızı getirdi ve ben de babamla geldiğim arabaya bindim. Aslında bindirildim.
Okan beni arabaya bindirip konuştu.
"İyi misin?"
Bu sırada flaşlar patlamaya devam ediyordu. Kargaşa hala devam ederken böyle şeyler yapmasına ne gerek vardı? Kameralara oynuyordu resmen.
"İyiyim. Gitsen iyi olucak."
Ardından Okan kendi geldiği arabasına ilerledi. Bu sırada bizim olduğumuz araba haraket etti.
"Kızım o kadar şey dedin adamla ilgili bak nasıl ilgili hoş biri."
Ne demezsin babacım. Sessiz kalıp cevap vermedim. Gayet yorucu ve stresli bir gündü. Üstüne bacağımdaki yarayı da oldukça zorlamıştım. Eve gidince dinlenecektim.
***
Sabah uyanır uyanmaz kahvaltımı yapıp şirkete geçtim. Aksayan tonla iş vardı. Kapının tıklatılmasıyla önümdeki çizimlerden başımı kaldırdım.
"Gel."
İçeriye Okan girince ne olduğunu anlamaya çalıştım.
"Bugün görüşmemiz mi vardı?"
Bu sırada bilgisayarın ekranından saati ve günü kontrol ettim. Emin olamamıştım bir an.
"Hoşbuldum İnci hanım."
Ardından karşımdaki koltuklardan birine oturdu.
"Ne işin var burda?"
"Aradım seni açmadın. Projelerin ilerleyiş aşamalarını netleştirmek adına geldim. Hatta seni yemeye götürmeyi teklif edicektim."
Akşam yemeğimi genelde bu saatlerde yaptığım için baya acıkmıştım. Bu teklife hayır diyemezdim. Ayrıca Okana ekstra zaman ayırmak yerine bu şekilde yemek yerken onu da aradan çıkarırdım. Zaman benim için oldukça önemliydi ve bu durumu en iyi şekilde değerlendirmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İtimatsız +18
Teen FictionGenç kadın bir oyunun içinde olduğunu fark edince hayatı başına yıkıldı. Severek evlendiği adam onunla oynamıştı ve bunu yüzüne hiç utanmadan rahat bir tavırla anlatmıştı. Kadın hayatının en kötü zamanını yaşadığını düşünürken aslında bu yaşadığ...