merhaba!!💗iyi okumalar 🥺🤍
***
chan
sabah gözümü, 5 yıldır alışık olduğum kokuyla açtım. kaşlarımı çatıp birkaç saniye gözlerimi kırpıştırdım ve hayırlamaya çalıştım, evet. gece beraber uyumuştuk.
kafasını göğsüme yaslamıştı, kollarını da omzuma sarmıştı. huzurla gözlerimi geri kapatıp ona daha sıkı sarıldım. ama keyfim kısa sürmüştü.
zil çalmıştı. yorgandan yavaşça sıyrıldım, hyunjin'in uykusu ağır olduğundan, fazla hareket etmediğim sürece sese uyanmazdı.
eşofmanımın belini yukarı çekerek kapıya gittim. kapıyı açtığımda, dev bir kutu kargo vardı. içeri alıp, kapıyı arkamdan kapadım. içine göz attığımda hyunjin'in yine boya ve tuvaller sipariş ettiğini görmüştüm. kendi kendime güldüm, odasının önünden geçerken eşyalarını içeri bıraktım.
sessizce yatağa geri dönecektim ki; benden önce odamın kapısı açıldı. hyunjin gözlerini ovuşturarak bana bakıyordu.
üzerinde benim tişörtüm vardı, ona oldukça geniş gelmişti, dizlerininin bir barış üstümde bitiyordu. gece değiştirmiş olmalıydı.
gülerek ona baktım, durdu, tek gözünü açarak bana baktı. sonra kafasını tekrar önüne eğerek yanımdan geçti ve tuvalete girdi. "dikkat et, kafanı çarpma!" dediğimde homurdanma sesleri gelmişti ama ne dediğini tam anlayamamıştım.
boş vererek balkona çıktım, temiz havayı ciğerlerime doldurup biraz oturdum. masanın üstünde duran paketin içerisinden bir dal sigara çıkarıp dudaklarımın arasına koydum. koltukta yayılıp keyfime bakarken, hyunjin, dağınık saçları ve çıplak bacaklarıyla yanıma geldi, ağzımdan sigaramı aldı. zehri yavaşça içine çekti, dumanını bana üfledi.
soğuk bakıyordu. bugün ailesinin ölüm yıldönümüydü. kahvaltıdan sonra muhtemelen evden çıkacaktı, ve gece yarısına dek anca gelecekti.
benden bile kaçtığı gündü bugün.
hâlâ yarısı duran sigarayı bana geri uzattığında, elinden alıp içmeye devam ettim. bu sırada o da balkondan çıktı.
sigaramı hızlıca bitirip ardından bir sigara daha içtim. ciğerlerimin acısını hissedince, balkonun kapısını örtüp içeri geçtim. hyunjin'e seslendiğimde, cevap vermemişti.
odasına baktığımda, yatağının üzerinde katlı olan tişörtümü gördüm. çoktan gitmişti. içim sıkılmıştı. kendi kendime ofladım. telefonum titrediğinde hyunjin'in aradığını gördüm.
"alo?"
"anahtarım var, geç gelirim, beni bekleme. yemek yemeyi sakın ihmal etme, erken uyu, kendini yorma. beni merak etme, iyiyim. seni seviyorum. öptüm."
telefon çoktan yüzüme kapandığında ağzımı açıp tek kelime bile söyleyememiştim.
"seni seviyorum." demişti bana. kalbim hareketlenmeye başladığında, umutsuzca kafamı salladım. "ben de seni seviyorum.." diye mırıldanmakla kaldım kendi kendime.
✿✿✿
"anne?" dedi küçük çocuk kırılmış sesiyle, ben geldim. mezar taşına sarıldı sıkıca. "sana sarılmayı çok özledim anneciğim."
burnunu çekti hyunjin. "siz gidince ben çok ağlayan biri oldum, dağınığım biraz. aptalım, gülüyorum, makyaj yapıyorum, içiyorum. hayatı ciddiye bile almıyorum. ama sonra aklıma siz geliyorsunuz. yani ölüm geliyor, sevdiklerim de gider diye korkuyorum. zaten bir tek chan'ım var. bir de jeongin ve babam var. hiç kimsem yok biliyor musunuz? siz benden gidince ben de büyümek zorunda kaldım."
"anne." dedi fısıldayarak, çocukken annesine sır verecekken hep böyle yapardı. "size bir şey söylemem gerekiyor."
"biliyor musunuz? bu duyguları ilk defa tadıyorum ama, ben galiba aşık oldum."
"bir erkeğe aşık oldum ben. bundan dolayı bana kızar mısınız, ya da küser misiniz yoksa? çok mu yanlış bir şey yapıyorum?" gözyaşları yavaşça aşağı akarken konuşmaya devam etti.
"bana küsmeyin lütfen." dedi hıçkırarak ağlarken. "sizi kızdırmak istemezdim ben. ama o benim her şeyim. kalbim tamamen ona ait benim. ona bugün söyleyeceğim biliyor musunuz? o beni kardeşi olarak görüyor. ama bilmiyor ki, o benim evim. onu üzmemek içim söyleyemiyorum ama işte burası onun." dedi elini kalbine koyarak.
"ama sizi de çok seviyorum, hepinizi aynı seviyorum ben."
mezarlığa geldiğinden beridir arkasında tuttuğu çiçekleri annesiyle babasının mezarını üzerine koydu.
"size çiçekçideki tüm çiçeklerden aldım, hangisini seviyorsunuz bilmiyorum çünkü. hiç iyi bir evlat olamadım biliyorum. kendimden öyle nefret ediyorum ki. keşke o arabadan sağ çıkan tek ben olmasaydım. keşke beraber ölseydik."
"özür dilerim anneciğim, babacığım.." dedi. hyunjin'in ağlamaktan ciğerleri ağrıyordu. "ölmek istediğim için özür dilerim." bir avuç toprağı elinde sıkarken kalbinin atmadığını hissetti. ölüyordu sanki. canı çok acıyordu.
"birbirinizi orada yalnız bırakmıyorsunuz değil mi? siz birbirinize çok aşıktınız hep. birbirinize iyi bakın, benim için hiç endişe etmeyin. chan bana çok güzel bakıyor. hiçbir şeyim eksik değil."
"sizi çok seviyorum.." dedi, avucunda sıktığı toprağı geri bırakırken. "geceleri yıldızlar üzerinizde parlasın, karanlıkta kalmayın hiç."
kırık göz bebekleriyle çiçeklerle dolu iki mezara baktı uzunca, mezarlığın çıkışına yürüdü.
☆☆☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
strawberries & cigarettes ★ hyunchan
Fiksi Penggemarannesiz ve babasız olan hwang hyunjin, ona karşı sevgi dolu üvey abisi chris bang, çilekler ve sigaralar.