15

809 71 38
                                    

selam!! 🥺💞🦋

bölüm şarkısı
the walters - i love you so

***

fiyasko.

bugün akşamım tam da öyle ifade edebileceğim türdendi.

özellikle jeongin için de öyle olduğunu düşünüyordum.

"ah tatlı bebeğim, ağlama artık."

"ama hyung," burnunu çekip incilerini akıtmaya devam etti. "onları öyle görünce canım acıdı işte."

jeongin başını kucağımdan kaldırıp ağlamasını durdurmaya çalıştı. chan elindeki çikolata paketiyle bize bakıyordu.

"jeongin, onun için üzülmene değmediğini düşünüyorum. hem, açık ilişkileri varmış işte. yani sizin aranızda da bir şey olabilme ihtimali demek bu-"

"hyung saçmalama lütfen. sence öyle bir şey olabilir mi? aynı anda kaç sevgilisi olacak çocuğun? ben dış kapının mandalı olurum ancak zaten. o beni sevmez, ona göre basit bir çocuğum ben."

ağlaması hız kesmeden sürerken üzülmeden edememiştim.

***

birkaç saat önce, jeongin.

"güzelim?" minho'nun sesini duymamla hıçkırmam bir olmuştu.

"e-efendim hyung?" gözyaşlarımı hızlıca silerken yanıma geldi.

"neden buradasın, bir sorun yok değil mi?" yaklaşık yarım saattir tuvalette olmamı kast ediyordu sanırım.

"midem bulandı içkiden, iyiyim yani. sorun yok."

yalandı. changbin hyungu ve onu deli gibi öpüşürken görmüştüm.

kalbimin üzüntüden hâlâ nasıl durmadığına şaşırırken daha da sokuldu bana.

bu anlık ve saçma temasına karşı irkilmiştim.

"üzgünüm, ben-"

"dur ben söyleyeyim. seni sevdiğimi öğrendin ve şimdi de bana acıyorsun."

minho şokla yüzüme baktı. "hayır jeongin, acımıyorum sana. ama bir şey teklif edecektim."

"bizim changbin'le ilişkimiz yalnızca duygusal. yani aramızdaki ilişki açık. istersen aramıza katılab-"

dudaklarım titrerken minho'nun yüzüne sağlam bir tokat geçirdim. "sen.. ne diyorsun aptal."

tekrar ağlamaya başlarken hızla tuvaleti terk ettim.

***

şimdiki zaman, hyunjin

bebeğim dedim jeongin'e sessizce. ağlamaktan harap olmuştu. telefonundan minho'nun fotoğrafını açmış, ağlayarak onunla konuşuyordu. "ya ben seni anneme anlattım, seviyorum dedim, aşığım dedim, senin dediklerine bak. yazıklar olsun sana be."

üzüntüden ölecek gibiydim. chan bize çikolatalı dondurma almaya gitmişti çünkü önceki gece evdeki tüm dondurma stoklarını tüketmiştik.

ben usulca jeongin'in saçlarını okşarken uyuyakalmıştı. bayan yang'ı arayıp bu gece bizde kalacağını söylediğimde memnuniyet ile onayladı fikrimi. iyi geceler dileyip kapattım telefonu. birkaç dakika gökyüzünü izledim, sonra chan geldi eve. anahtar sesini duymuştum.

içeri girdiğinde işaret parmağımı dudaklarıma götürüp "shhht." dedim.

"bebek uyumuş.." dedi fısıldayarak. gülümsedim.

jeongin'i yavaşça kucaklayıp balkondan çıktı. odasına doğru yürüdü. ben de önlerindeydim, kapıyı açtım onlara.

onu rahatsız etmeden üzerini örttük ve balkona geçtik tekrar.

chan önüme bir kutu çikolatalı dondurma koymuştu.

"ye güzelim, en sevdiğin şey bu, biliyorum."

"jeongin bu hâldeyken yemek yiyesim gelmiyor chan'ım."

"o iyi olacak, endişelenme.. ben minho ile konuşup özür dilemesini sağlayacağım."

"umarım araları düzelir. jeongin'i mutsuz görmeye dayanamıyorum."

"ben de bebeğim.." ağzıma dondurma dolu kaşığı uzattığında kırmamak için ağzımı kocaman açtım ve yedim dondurmayı.

gülümseyerek uzamış saçlarımı karıştırdı.

duraksadım ve çillerle bezenmiş yüzüne baktım.

chris bang benim zaafımdı.

"seni seviyorum." dedim aniden, gözlerine bakarken.

şakaklarımdan öptü chan, "hiç acele etmeden seviyorum seni." dedi fısıldayarak.

yeniden aşık oldum, her engele rağmen.

***

strawberries & cigarettes ★ hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin