4

1.6K 180 80
                                    

selam!! 🍼

birkaç saçma bölümde neredeyse 1k olmuşuz oha

bu şartlar altında ben sizi cidden öperim.

iyi okumalar muA ✨

***

"merhaba ben felix." ikimiz de şaşkınca masamıza oturan küçük yapılı çocuğa bakıyorduk.

"ben de hyunjin. ama.. tanışıyor muyuz?"

"ah, hayır." küçük parmaklarını süsleyen ojeli tırnaklarıyla oynadığını gördüm, sanırım gergindi.

gerilmesini istemediğim için, yüzüme zoraki bir gülümseme kondurup ona döndüm. o da ışıltılı bir gülümsemeyle bana karşılık verdi ve konuşmaya başladı.

sanırım gerginliği biraz da olsa azalmıştı.

"ben sizi uzaktan izlerken çok iyi anlaştığınızı gördüm. bana göre, yani bence arkadaş olabiliriz. çok eğlenceli bir arkadaş grubumuz var, dahil olmak ister misiniz diye soracaktım. ama istemezseniz de sorun değil, eğer sizi rahatsız ettiysem gerçekten üzg-"

chan, tek nefeste konuşan felix'i sakince bölmüştü.

"hey, öncelikle yavaş konuş. ne dediğini anlamıyorum bile.. korecen fazla bozuk."

"uh, üzgünüm. ben aslen avusturalyalıyım. korece pek konuşamıyorum."

"ben de avustralyalıyım." dedi chan gülümseyerek. "ingilizce de konuşabilirsin, sıkıntı değil."

felix gülümseyerek avusturalyalı aksanıyla bir şeyler söylerken ben de chan'ın az önce güldüğü için belirginleşen gamzesini inceliyordum. felix'in ne dediğini duymamıştım bile.

ikisinin de susup bana baktığını sessizlik oluşunca anlamıştım.

irkilerek bakışlarımı chan hyung'dan kaçırıp yere bakmaya başladım.

utanmıştım.

"pekii, bu akşam nasıl olur hyung?" ne konuştukları ve konunun ne üzerine olduğu hakkında cidden hiçbir fikrim yoktu.

"tamam, numaramı al. akşam geleceğimiz yer için bize konum atarsın."

felix chan'ın telefonunu aldı ve tıkır tıkır sesler çıkararak numarasını yazdı. ardından ayağı kalktı ve son derece özgüvenle parmaklarını saçına geçirdi, sarı tutamlarını geriye atarken bana göz kırptı.

"akşama görüşürüz güzellik..." bana dediğine karşı, arkasından yalnızca el sallamakla yetinmiştim.

"akşam nereye gidiyoruz hyung?" felix masamızdan uzaklaşıp kafeden çıkınca sakince sormuştum.

"sanırım barda biraz arkadaş ortamı falan yapacağız. gitmek istersin değil mi?"

"olur sanırım.. ama jeongin de gelse olur mu? onsuz huzursuz oluyorum ya.."

"tamam birazdan onu da arar, çağırırız bebeğim."

"peki." dedim sakince. neredeyse, hayatımın en saçma günü olmuştu.

***

strawberries & cigarettes ★ hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin