Beğenin lütfen 🔪
Yorum da atın
"Eline ne yaptın?"
Pembe saçlı bir kız sadece birkaç saniye içinde elimi dikmişti. Bunun için gerçekten mutluydum çünkü ciddi anlamda elimin kopacağından şüphelenmeye başlamıştım.
Şimdi ise bulunduğumuz binanın en üst katında haç kafayla oturuyorduk.
"Senin yüzünden öfke kontrolümü kaybettim ve bar aynasına yumruk attım."
"Sadece benim yüzümden mi kaybettin? Açıkçası benim yaptığım pek bir şey yoktu."
"Polisler seni sorgulamak isterken bir anda ortadan kayboldun. Senin odana son giren ve çıkan ben olduğum için herkes benden şüphelendi. Acilin ortasında polisler beni sorgulamaya çalışırken stajyer öğrencim beni savundu. Sonra bir telefon aldım ve bu sefer de motorumun çalındığını öğrendim. Daha sonra bayıldım, uyandım, bara gittim, Hisoka denen palyaço tipli ile karşılaştım ve Bum! Kendimi burada buldum."
Hiç nefes almadan konuştuğum için cümlem bittiği an derin bir nefes aldım. Haç kafanın bana baktığını hissediyordum.
"Haklıydım."
"Neyde-"
"Kesinlikle çok konuşuyorsun. Ayrıca Hisoka palyaço değil sihirbaz."
Gözlerimi öfkeyle kısarak ona baktım, "Bana cevap vermem gereken bir şey söyledin ve ben de cevap verdim. Çok konuşmuyorum!"
"Bu çok konuştuğun gerçeğini değiştirmez."
Bir süre ona baktım. İnatçı biri olduğu kesindi ve şu an onun gibi biriyle uğraşmak istemiyordum.
Bir şey demeden önüme döndüm. "Hastaneden nasıl kaçtın?"
"Bu bir sır."
"Sen ve şu garip arkadaşların tam olarak nesiniz?"
"Bu bir sır."
"Şu an seni öldürebilme ihtimalim var mı?"
"Ne kadar güçlü olduğunu bilmiyorum ama beni öldüremezsin."
"Ölümsüz müsün?"
"Hayır."
"O zaman seni öldürebilirim."
"Hayır."
"Normal bir insansın. Seni öldürebilirim."
"Burada insan dışı varlık yok. Herkesi insan olarak görerek konuşuyoruz zaten."
Elimi kaldırarak ona baktım. Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu.
Elimi ona doğru uzattım. Az önceki konuşmamızdan sonra ona dokunmama izin vermeyeceğini sanmıştım ama hiçbir tepki vermiyordu.
Boynuna dokundum ve enerjisini yavaş yavaş çekmeye başladım.
Yaklaşık 20 saniye sonra yorgunluğu belli olmaya başlamıştı.
Dudağım yana kıvrıldı, elimi kendime çektim. "Seni öldürebilirdim."
"Daha dün kalbimin yeniden atmasını sağlayan birinin bugün beni öldüreceğini düşünmüyorum."
Kahkaha atarak başımı iki yana salladım, "Manyaksın!"
"Hastaneden kaçan suçlu hastası yüzünden polisler tarafından suçlanan ve daha 24 saat geçmeden kaçan hastasının yanında kahkaha atarak onunla sohbet eden doktor kadar manyak değilim."
Kaşlarım tanrı katına kadar çıkmış, ağızım şok içinde açılmış ona bakıyordum.
"Bir de bana çok konuşuyorsun diyordun!"
Bir şey demedi, ben de geri önüme döndüm ve karanlık gökyüzüne bakmaya başladım.
"Saat kaç?"
"Telefonun yok mu?"
"Şarjı bitti."
Cebinden telefonunu çıkardığını hissettim, "Gece yarısını geçmiş."
Gözlerimi kapatarak rahat bir nefes aldım. "İyi ki bugün izin günümdü."
"Korkmuyor musun?"
Gözümü açarak ona baktım, "Neyden?"
"Suçlu olduğumuzu biliyorsun ama ne suçu olduğunu bile bilmiyorsun. Belki seri katiliz?"
Başımı yere eğerek dizlerimi kendime çektim. "2 türlü insan vardır."
Kafamı duvara yaslayarak gökyüzüne baktım. "Bazıları öldürür, bazıları ise hayat verir."
"Sen hayat verenlerdensin."
Sesi bir fısıltıdan farksız çıkmıştı.
Başımı hafifçe sola çevirerek gözlerimizi birleştirdim. "Ve sen de..."
Öldürensin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chrollo x Reader (HxH x Reader)
FanfictionPrestijli bir hastanenin en iyi doktorlarından olan Ange Sirius'un neredeyse herkesten gizli olan bir hobisi vardır. Motor yarışı. Bir gün yarış bittikten sonra insanların arasında, yerde yığılmış bir adam görür ve ona yardım etmek isterken olaylar...