Beğenin lütfen 🔪
Yorum da atın
Kadere inanır mısınız?
"Bu benim kaderimmiş, yapacak bir şey yok."
Bu cümle size normal mi gelir? Belki de hayatınızda bu cümleyi defalarca kez kullanmışsınızdır.
Ben kadere inanmam.
Kötü bir ailede doğup kötü bir hayat sürdük diyelim. Büyüyünce değişme ihtimalimiz olsa bile değişmeyip iğrenç biri olduk diyelim.
Bu kader midir?
Değildir. Kaderimiz başkası, ya da başka bir varlık tarafından yazılmaz.
Kaderimizi biz yazarız.
Ölmek kader değildir. Zaten her canlı ölür. Sadece ölüm zamanı değişebilir.
Biri sokakta kalp krizi geçiriyor diyelim, ve bir doktor olarak ben de oradayım. Ama ona yardım etmedim ve ambulans da yetişmediği için o kişi öldü.
Muhtemelen bazıları "Kaderi buymuş." derdi.
Kaderi o değildi. Ona gereken ilk yardımı yapsaydım orada ölmeme ihtimali vardı.
Bazı dış etkenler kaderinizi değiştirebilir. Aynı az önceki örnekte kalp krizi geçiren kişiye yardım etmediğim için ölmesi gibi.
Ama bu dış etkenler haricinde hayatınız sizin ellerinizdedir.
"Ange? İyi misin?"
Daldığım yerden gözlerimi kırpıştırarak Severus'a baktım. "İyiyim, sen nasılsın?"
Gözleri bir anda kocaman oldu, "Tanrım! Sen kesinlikle iyi değilsin!"
Kaşlarımı çatarak üstüme baktım. "Ne oluyor? Atak falan mı geçiriyorum?"
"Bana 'Sen nasılsın' dedin!"
"Yani?"
"Çift vardiyan olduğu günler sen karşındakini asla umursamazsın! Hatta öldürebilirsin!"
Hafifçe gülerek ayağa kalktım ve tezgâha ilerleyerek kendime kahve doldurmaya başladım. "Bazen çok komik oluyorsun."
"Ah, teşekkürler efendim!'
"Severus?"
"Efendim demiyorum! Tamam, tamam..."
2. bardağı da doldurup ona uzattım ve kapıya yöneldim. "Bugün sakin gibi."
"Şansımıza... Belki biraz uyurum."
Acilin ortasına gelip etrafa göz gezdirmeye başladım, "Seni uyutmayacağım. Asla."
"Çok korkutucusun."
Gülümseyerek kahvemden bir yudum aldım, "Ben meleğin ta kendisiyim."
Dakikalar boyu kimsenin gelmediği acili terk ederek yukarı kata, kendi odama çıkmak için asansöre bindim.
Hastane 5 katlıydı ve odam 4. kattaydı.
Asansör 4'e çıkmadan 2. katta durduğunda kapıya hiç bakmadım. Bir elimde kahve, diğer elimde telefon vardı ve doktorların olduğu gruptaki konuşmalara bakıyordum.
Kapı açıldı, biri girdi ve kapandı. Asansör tekrar hareket etmeye başladı.
Birkaç saniye sonra bir ses duydum, "Merhaba, doktor. Gününüz nasıl geçiyor?"
Elimdeki kahve bardağı elimden kayıp düştüğü an cam parçalanarak her tarafa dağıldı.
Kafamı kaldırıp karşımdaki kişiye baktım.
Haç kafa tam karşımda bana bakıyordu.
"Sen..."
"Neden öcü görmüş gibi bakıyorsun? Daha dün gece eğlenerek konuşmuştuk oysa ki."
Telaşla asansörün kat kısmına baktım. Tam 4. kata geldiği an durdurma düğmesine basarak asansörü durdurdum.
"Sen neden buradasın!"
"Seni görmeye gelmiştim. Belki kalbime falan bakman gerekir?"
"Lan sen... Sen aptal mısın!"
Sinirle elimi kaldırıp kapıyı işaret ettim, "Daha dün buradan kaçtın ve polisler seni arıyordu. Şimdi de kendi ayaklarınla geri buraya mı geliyorsun!"
"Ellerimle mi gelmem lazımdı?"
Resmen beni ciddiye almıyor ve benimle eğleniyordu.
Öfkeden yumruk yaptığım elimi tam kaldırırken bir anda elimi tuttu. "Bu sefer de diğer elini mi parçalayacaksın? Bir doktor olarak iş yapamaz hâle gelmek istiyor gibisin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chrollo x Reader (HxH x Reader)
FanfictionPrestijli bir hastanenin en iyi doktorlarından olan Ange Sirius'un neredeyse herkesten gizli olan bir hobisi vardır. Motor yarışı. Bir gün yarış bittikten sonra insanların arasında, yerde yığılmış bir adam görür ve ona yardım etmek isterken olaylar...