Geçen bölümde attığınız yorumlar beni çok berhudar etti efenim. Bu bölümde de bekliyorum.
Nasılsınız gencolar? Haftanız nasıl geçti?
Medyadaki şarkı tam bu bölümdeki Cihangir'i anlatmıyor mu?
🖤🖤🖤
1 yıl önce
"Bakın, sizin dosyalarınızı inceledim. Hepiniz Polis Özel Harekat bünyesinde yetişen değerli özel harekatçılarımızsınız. Çıktığınız operasyonlarla bunu zaten belli ettiniz. Ama son operasyanda yaptığınız hata kabul edilemez! Adamı sağ istedik biz, şu an pipetle besliyoruz! Bu nasıl sorumsuzluk? Savunmalarınızı okudum. Ama yeterli değil dua edin cezanız fazla olmasın! " dedi Savcı Ömer Ali.
Çıktığımız son operasyonda teröristi sağ getirmemiz istenmişti. Ama şu an gerçek anlamda puşt pipetle besleniyordu. Ama iyileşirdi ya.
Cihangir ile konuşmamızın üzerinden de 6 ay geçmişti. Gerek kalmadıkça konuşmuyor. Konuştuğum zamanda araya 'abi' kelimesini eklemeyi unutmuyor hatta dikkat ediyordum. Ki son 2 aydır onda bir değişim vardı. Her 'abi' dediğimde kendi kendine öfkeleniyor. Etrafta 'öfkeli civciv' havalarında geziyordu. Onun niyetini anlıyordum hatta ve hatta o geceden pişman olduğunu da anlıyordum. Ama banane herkes dediğinin acısını çekecekti!
"Çıkabilirsin Kartal, sen kal Dila" dedi Sayın Savcı'mız. Ömer Ali' yi liseden tanıyordum. Ben 9 iken o 12 idi. Okulda 12 ler küçük dönemlere ders anlatırken tanışıp, kaynaşmıştık. Abim gibi olmuştu o zaman içinde. Daha 15 yaşında öğrendiğim gerçeklerle yüzleşmemi ve atlatmamı sağlayan kişi oydu.
"Yalnız onun adı Dilara Sayın Savcım." dedi Cihangir sert bir sesle. Kudur köpek.
"Neyin ne olduğunuz çok iyi biliyorum Komiserim. Şimdi izin verirseniz Dila ile eskileri yâd etmek istiyorum." Cihangir zorla da olsa dışarı çıkmıştı. Ama gidene kadar boğazı sinirden kızarmış damar çıkmaya başlamıştı.
Odanın kapısı kapanınca, sandalyemi sağa çevirdiğim gibi kalkıp Ömer Ali'nin boynuna atladım. Özlemiştim sıpayı. Onun üniversiteden mezun olana kadar gene konulabilmiştik ama ben PMYO 'yu kazanıp gidince üstüne üstlük PÖH' e giriş hakkı kazandıktan sonra hayatım çok yoğun olmaya başlamıştı. Müsait oldukça arayıp konuşmaya çalışıyordum ama nihayetinde şu an bir savcıydı. Çok meşgul oluyordu.
"Çok özlemişim." diyip belimi daha sıkı kavradı. "Bende seni çok özledim abim." diyip bende kollarımı sıkılaştırdım.
"Dila'm." diyip kulağıma fısıldadı. "Söyle gülüm." diyip ortamı yumuşatmaya çalıştım. Çünkü birazdan ne soracağını biliyordum. Hatta ve hatta kelimesi kelimesine aynen şöyle diyecekti. 'Kimdi o lavuk' diye soracaktı.
"Kimdi o lavuk?" diye sordu. Tahmin etmiştim ben.
"Hangi lavuk abicim." diye yağcılık yapmaya başlamıştım.
"Hadi hazırlan, yemeğe gidiyoruz. Orada ne olduğunu bu lavukla aranda ne geçtiğini alnatıcaksın. Alıyım bir senin ifadeni."
"Hesaplar senden mi?" diye sordum. Cimri bir insandım. Yapacak bir şey yok.
"Bende gülüm benden. Hadi hazırlan. Kapıda seni bekliyorum."
Toplantı odasından çıkıp, soyunma odasına doğru yol alırken bana usul usul yaklaşan Cihangir 'i farketmiştim. En son yanıma ulaştığımda "Sen savcıyı nereden tanıyorsun?" diye sordu.