Kayıp Aranıyor

3.3K 297 20
                                    

"O gece dolunay vardı ve gökyüzü ışıl ışıldı. Ara sıra ince bulutlar dolunayı gölgeliyor, okşayıp geçiyordu. Durgun bir bahar havası vardı dışarıda. Ama ben üşüyor, titriyordum. Soğuktan ziyade yalnızlıktan idi bu."

- Toprak Ana, Cengiz Aymatov.

Gözyaşının tuzlu tadı ve montuna silinmekten tahriş olmuş burnuyla hıçkırdı oğlan başka bir caddede saatlerdir dolanırken. Acıyla inliyor ve ancak bacaklarına değdiği insanların yoğun kalabalığında eziliyordu sürüklenirken.

Çok uzaklaşmıştı pastaneden,çöplükten ve annesinin kucağından.

Bulamamıştı gece siyahı saçları olan ,uzun kahverengi palto giyinen ak tenli kadını ve şimdilerde suileti silinen yüz hatlarını. Caddelerde zikzaklar çizerken daha da karmaşık hale gelmişti. Peyniri arayan ve labirentten çıkmaya çabalayan her fare gibi neredeyse aklını çıkaracaktı Dolunay.

Beş yaşındaydı. Belki de dört.

O gün annesinin sözünden çıkmanın bedenini tam olarak on dört sene daha çekeceğini bilseydi hiç çöpteki balık kokusundan rahatsız olan küçük bacaklarıyla voltalar atar mıydı sokaklarda?

Yolda çevirdiği yaşlı bir kadının adımlarını izledi çaresizce. "Annemi kaybettim."dedi kadına doğru Dolunay cılız bir sesle. "Annemi bulur musunuz?"

"Para yok. Git hadi."diye savuşturmuştu yaşlı kadın onu bir dilenci zannedip.

İşten çıkmış takım elbiseli bir adamın peşinden koşturmuştu Dolunay elindeki tuşlu telefona bakınıp. Annesinin de pembe kapaklı bir Motorolası vardı! Belki...Bulurdu annesini. Çünkü telefonla herkes herkese ulaşabilirdi ve uslu durursa annesi akşam yemeğinden sonra Snake oyunu oynamasına bile izin verirdi.

"Abi.."dedi Dolunay heyecanla. "Annemi.."

Adam cebinden bozuklukları Dolunay'ın avucuna bırakırken aceleyle telefonda konuşup direksiyonu kavrayarak dumana boğmuştu oğlanı.

"Eğer kaybolursak ne olur çocuklar?"diyordu öğretmenleri Tuba Hanım güleç yüzüyle.

"YERİMİZDEN AYRILMIYORUZ."diye bağırmışlardı sınıfça.

"Peki bir hata yapıp ayrılırsak ?"demişti öğretmenleri.

"Polis Amcaları buluyoruz."diye yinelemişti sınıf.

"Eğer çevrede hiç polis yoksa?"diye sormuştu çocuklardan biri korkuyla.

"O halde kaybolduğunuz yere en yakın banka,market,fırın gibi kalabalık bir yerde bekleyip yardım beklememiz gerekir."diye yanıtlamıştı Nazlı denen bilgeç kız.

"Haklısın canım."demişti öğretmenleri. "Asla yalnız ve tenhada kalmamanız gerekir. Kalabalıkta durun ve biri sizi bulana dek..."

Gerisini küçük zihni tutamamıştı aklında. O gece Dolunay kalabalık etraftan yok olana dek kendini ara sokaklara savurup bir gezgin gibi arşınlamıştı sokakları. O bir korsandı. Şimdi seferindeydi ve topraklara ulaşmayı hedefliyordu.

Kahverengi paltolu bir kadın!

Koşarak onu takip etmişti lakin kadını gözden kaybetmişti. Zaten annesi uzun ve inceydi bu gibi tombul bir kadında değildi. Ama belki paltosu benzeyen kadın tanıyordu annesini. Hem aynı giyiniyorlardı belki de arkadaşıydı.

Bilmiyordu. Küçük zihni okyanustaki bir balık gibiydi ama fanusta  oradan oraya gezinen Japon Balığı Portakal gibi olduğu yerde dönüyordu duruyordu her dem.

"Asla yerinden ayrılma tatlım."diyordu annesi.

"Tamam anne."

"Kadehi düzgün tut."diye azarladı Zerrin sinirle ojeli parmaklarını savururken. "Yamuk tutuyorsun."

"Özür dilerim."dedi kara gözleri dalan oğlan.

"Sana bunun için para ödüyorum."dedi Zerrin. "Her saniyene."

"Özür dilerim."dedi Dolunay burnunu çekip kadehi ince yerinden tutarak gülümserken.

"Sakın bir daha misafirlerin yanında o telefona bakayım deme yoksa söylerim seni patronuna."diye homurdandı kadın. "BECERİKSİZ!"

Karanfil kokusu,kahverengi palto..

Güzel gece karası saçlar ve beyaz ten.

Harika pastanenin harika ay çörekleri.

Balık kokulu çöpler,fareler.

Kaybolunan ışıklı caddelerden dolana dolana uzanan karanlık arka sokaklar.

Burnunu çekip üzerindeki yüz binlerce liralık ceketle sırıttı misafirlere Dolunay. En azından Zerrin çalıştığı insanların en kibarıydı. Bu gece bittikten sonra stres bitecekti ve yeniden eski tatlı arkadaşlıkları nazik sözleri ve minneti devam edecekti.

"Ben bir lavaboya gidiyorum müsadenizle."dedi Dolunay misafirlere baş selamı verip zarifçe gülümserken.

"dedi Dolunay misafirlere baş selamı verip zarifçe gülümserken

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Telefona bakıp tebessüm etti Dolunay.  Sonra alayla homurdandı. 

 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
DolunayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin