Onun gök mavi renkli North Face montu gri güne inat ışıldıyordu gününde!
Utku kollarını bir ahbap gibi dolamıştı Dolunay'ın narin beyaz boynuna. Kimse yadırgamıyordu zira iki arkadaş gibi omuzlarını birbirine dolayarak yalpalayarak adımlıyorlardı sokaklarda.
Daha öncesinde ayaklarına yağmur suyu dolmasına ve çamura bulanmasına izin verilmemesine rağmen Dolunay bu tatlı ve kirli hissi sevmişti ve özlemle sarılıyordu. Pahalı botlarının ıslanmaması için oradan oraya kısa mesafede bile yağmurda yürümeye izin yoktu. Ya da özenle fönlenmiş saçlarının bozulmasına Sait'in veya eşlik ettiği insanların da tahammülü yoktu.
Ama Utku umursamıyordu Dolunay'ın gece karasında saçları alnına yapışıp kuş yuvası gibi yağmur neminden kabarırken. Ya da kendi dalgalı sarıya çalan kumralları yağmur suyuyla ıslanıp koyulaşırken epey umursamazdı. Yalnızca buğulu nefesiyle sırıtıp hafifçe ittiriyordu Dolunay'ı su dolu çamurlu hendeklere.
"Atayım mı seni!"dedi Utku sırıtıp. "Shrek'in bataklığındaki çamur banyosu gibi."
"İğrenç."dedi Dolunay botunun ucuyla suya vurup Utku'yu çamura bularken. "Siktir git Tutkal!"
"Gel gel."dedi Utku Dolunay'ın ince belini çekiştirip daha büyük bir su birikintisine ittirirken.
"Saçın mı bozulur yoksa?"dedi Utku abartılı bir hüzünle.
"Hiç de bile."dedi Dolunay saçlarını düzeltip. "Benim saçlarım her zaman güzel."
"Dedi porsukgillerden Dolun."diye tamamladı Utku alayla.
"Sen kendine baksana."dedi Dolunay sırıtıp. "Akvaryum balığı gibi sırılsıklam."
"Balıklar ıslak olur salak."diye sırıttı Utku.
"Su ıslaktır."dedi Dolunay sırıtıp.
"Zeka seviyesi yerlerde geziniyor."diye homurdandı Utku burnunu çekip. "Hasta olmadan seni evine bırakmam gerek."
"Sen yalnız döneceksin."diye fısıldadı Dolunay yutkunup. "Kesin hasta olacaksın."
"Olsun yağmurda ıslanmadık demeyiz,değil mi!"dedi Utku alaylı bir sırıtışla. "Sucuğa döndük ama değdi bence."
"Hı.."
"Bana makyaj yapmayı sevdiğini söylememiştin?"diye mırıldandı Utku alayla bakınıp.
"Ne?"
"Rimelin akıyor."diye yanıtladı ıslık çalan oğlan. "Yüzünden turuncumsu bir şerit akıyor. Ve bir de..Beyaz topak topak bir şeyler var burnunun üzerinde...Pudra şekeri gibi?"
"Ya.."dedi Dolunay elinin tersiyle yüzünü silip. "Bir şey yok ki?"
"Nası yani ?"
"BB krem."dedi Dolunay sinirle. "Pudra,biraz da rimel var."
"İyi ki bir şey yokmuş ya."dedi Utku yüz ekşitip.
"Baz,fondöten,bronzer,highlighter, transparan pudra,far bazı,far,kaş sabunu ve kaş boyası,allık,glitter,dudak kalemi,ruj,lipbalm,volume maskara ya da eyeliner yok. Makyaj sayılmaz."
"Dinimiz,amin."diye tamamladı zümrüt yeşili gözler bayıkça bakınırken. "Nefes alsaydın Dolun?"
"Bunu birine söylersen canını okurum."diye tısladı Dolunay evine bir sokak kala Utku'nun omzuna omuz atarken.
"Doğal güzel olmadığını mı?"dedi Utku şımarık bir gülüşle. "Yoo,bir öpücük verirsen niye söyleyim ki ?"
"Doğalım ben!"dedi Dolunay sinirle yumruk sıkıp. "Mercan gibi jawline dolgum yok. Burun inceltme de yaptırmadım. Elmacık dolgusu da yok. Alnım da gerik değil. Dudaklarımda dolgu yok. Somon yaptırıyor ya da hücre yenileme kesin o kaltak!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay
RomanceDolunay,herkesten köşe bucak kaçan biriydi. Kendine ait duvarları ve asla geçilmeyen surları vardı. Öyle ki kendisine "Tutkal" gibi yapışan oğlanın varlığı bu durumu kökünden değiştirmişti. Artık duvarların arkasındaki karanlığına zorla dahil olmaya...