1998, Seoul
Görüş alanına giren kişiyle adımlarını hızlandırmaya çalıştı fakat tam önüne geçen adam ilerlemesini engellemişti.
"Günaydın Felix bey, biz üçüncü derse gireceğiz ama sen hiç zahmet etme. Çay kahve ısmarlayayım öğle arasından sonra girersin derslere, hm?"
Üç yıllık lise hayatı boyunca ezberlediği cümleleri tekrar duyduğunda karşısındaki adama sahte bir gülümseme atıp hızlıca arkasındaki binaya girdi. Zaten zor uyanmıştı, okulda da tek niyeti uyumaktı. Sınava üç ay kalmışken ders dinlemeye başlasa ne olurdu ki? Sınıfa girdiğinde arka sıraya ilerleyip çantasını yastık niyetine masanın üzerine koydu. Fakat içerideki gürültü uyumasına şimdilik müsaade etmeyecek gibiydi.
"Nasıl da tutturdum ama. Bak diyorum sana oğlum bu devirde kârlı iş yapan kazanıyor."
"İyi çıkışta oynayalım ama eğer kaybedersem verdiğim parayı bana geri ödeyeceksin."
"Kaybetmeyeceğiz diyorum ya rahat ol."
Okuldakilerin aptallığına cidden dayanamıyordu. Kimsenin ondan bir beklentisi yokken buraya neden geldiğini de bilmiyordu. Geçen hafta, devamsızlıktan dolayı müdürden yediği okuldan atılma tehditi yüzünden bu hafta tam gelmişti.
Çantasındaki tek kitap olan romanını çıkardıktan sonra kaldığı sayfaya kısaca göz atıp okumaya başladı. Kitap yapmak onun tek hobisiydi. Bunun dışında işe yarar tek bir özelliği yoktu zaten. Öbür sayfayı çevirecekti ki, önüne konan bisküvi paketi durmasına sebep olmuştu.
"İstemiyorum."
''Yah, Yongbok! Tüm gün hiçbir şey yemiyorsun zaten."
Jisung'la sıra arkadaşı olmalarının ikinci yılıydı ve Felix karşısındaki çocuğun susmayacağını biliyordu. Samimi görünmeye çalışarak bir gülümseme attıktan sonra ağzına da bir tane bisküvi attı. Dikkatini çeken gittikçe boşalan sınıf olduğunda dersin niye boş olduğunu anlamamıştı fakat işine geldiği için sorgulamayıp kafasını sıraya yasladı. Bu gürültülü okulda boş bir sınıf her zaman bulamıyordu sonuçta.
"Yongbok kalk! Basketbol turnuvası yapılacak unuttun mu?"
Felix kalkmaya yeltenmeden omuz silktiğinde Jisung ısrarla onu sarsmaya devam etti. "Hayatını bu sırada uyuyarak geçiremezsin. Kalkta bir insan yüzü gör hadi ya."
Gerçekten, bu manyak çocuğun ondan ne istediğini de anlamış değildi. İki yıldır herhangi bir samimiyet kurmamasına rağmen Jisung hiç bozuntuya vermeyip ona bir numaralı kankasıymış gibi davranıyordu. Koca okulda başkasını bulamıyor muydu?
Başını sıradan kaldırıp ona sırıtarak bakan çocuğa sert bakışlarını gönderdi. "İstemiyorum Jisung. Beni rahat mı bıraksan artık?''
Jisung'un gülümsemesi yavaşça solarken daha fazla istenmediğini anlayıp karşısındaki agresif çocuğa başını sallamakla yetinmişti. Yavaş adımlarla kapıya doğru ilerlerken son kez Felix'e dönüp gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
scars
Fanfictionjeongin, felix ve hyunjin okuldan atılmakla yüz yüze geldiklerinde; jisung ve minho'nun da yardımıyla başmüdürün okula yeni gelen oğlu chan'ı yanlarına çekme planı yaparlar