"Gelen her fırtına, ayak sesini duyurmak zorundadır."
~•~
6 Ay Sonra, Gres Adası.
Bazen zamanın bir karadelik olduğunu düşünürüm. Karadelikler bilinmezdir. Girişi olan ama çıkışı olmayandır. Dışı bilinen ama içi bilinmeyendir. Başlı başına bir bilinmeyen... Kendi koyduğumuz ve düşündüğümüz nitelikler dışında karadelikler meçhul bir hikayenin meçhul kahramanı gibidir. İşte sırf bu yüzden karadelikler acımasızdır. Bilinmeyen her şey biraz böyledir.
Zamanın sonunu bilemezdiniz, kendi koyduğumuz manalar dışında onu anlamak zordur. Bilinmezdir. Acımasızdır. Çok acımasız.
Soğuk suyu yüzüme tekrar vurdum. Kurulanmak için havluya uzandım ve aynaya göz attım. Yeni uyandığım için dağılmış saçlarımı bir elimle düzeltirken diğer elimle gözlerimin altındaki halkaları sanki elimle sildiğimde gidecekmiş gibi ovaladım. Son iki gündür antrenman yapmaktan pek fazla uyuyamamıştım.
Elimdeki sargıyı yenilediğim sırada yukarıdan gelen ayak seslerini başka bir ses daha takip etti. Tori Lovely'nin neşeli ayak seslerini tanımamak imkansız olduğundan gülümsedim. O kadar tatlı, o kadar sevecen biriydi ki enerjisi beni gülümsetiyordu. Üstelik bu ay Tori için önemli bir aydı. Heyecanının sıcak tesiri hepimizi sarmıştı.
"Bayan Çelik! Size bir mektup var!"
Tori'nin alay eder gibi çıkan sesine karşı tebessüm ettim ve hızla üzerime kalın askılı siyah bir tişört geçirip yukarıya açılan kapağı kaldırdım. Merdivenleri hızla çıkıp hole döndüm.
Bir mektup.
Tori'nin koyu kahverengi saçları görüş açıma girdiğinde ona doğru, mutfağa ilerledim. Yüzümde yadsınamaz bir heyecan, vücudumun yansıttığı tuhaf bir tedirginlik vardı. Hep böyle oluyordu. Ondan bir mektup geldiğinde yani...
"Mektubumu alabilir miyim?" diye sorduğumda Tori elindeki elmayı yemeyi bırakıp bana döndü ve sinsi bir şekilde gülümsedi. Annesine nazaran daha ince dudakları, daha küçük bir burnu ve ince kaşları vardı. Onun babasına benzediğini her fark ettiğimde gözüm evin her tarafına asılı olan babasının fotoğrafına gidiyordu. Theodor Lovely, Gres katliamında kaybedilenlerdendi.
Elindeki parlak beyaz kağıdın altın rengi kenarlarında ve özel Kraliyet mühründe gezdirdi. Ardından zarfı sanki lezzetli bir yemeği kokluyormuş gibi burnuna götürüp nefesini içine çekti, tekrar gülümseyerek onu iki eliyle tuttu ve kendinden biraz uzaklaştırarak sağ alt köşesindeki altın yaldızlı yazıyı okudu.
"Sevgili Regina'ya..." Bana baktı ve çapkın bir ifadeyle gülümsedi. "Anlaşılan sana bir isim takmış, ilginç."
Göz devirdim ve zarfı onun elinden çekip aldım.
"İlginç olan ne? Şüphe çekmemesi için farklı bir yöntem bulmuş olamaz mı mesela?" diye sorduğumda bu onu tatmin etmemiş gibi dudak büzdü ama sonra tekrar gülümsedi.
"Dikkat çekmemesi için 'Bayan Özel'e' ya da 'Eski Dostumun Kızına' veya 'Ülkemin geleceğine' diye ithaflarda bulunurdu. Neden şimdi bir isim takma gereği duymuş sence?"
"Bu kadar heyecanlandığınıza göre sizin bir fikriniz var Bayan Lovely." diye takıldım ona.
"Elbette var!" dedi aynı çapkın gülüşle. "Kral sana aşık ve hayran!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNA
FantasyWattpadFantasyTR Soluksuz diyarlardan kopup gelen listesinde... 6 Ocak 2023 "Uyan, güllerin en dikenlisi..." ~•~ Ve hiçbir savaş, kendine değer verme yolunda acı çekmek kadar zor olamazdı. Hayat, teselli cümlelerinde olduğu gibi kolay, üstesinden r...