6.DEĞER Mİ?

208 15 9
                                    

İyi okumalar 🤍






6.BÖLÜM



DEĞER Mİ?






Renkli tuvalin içinde değildi benim yerim. Hemen fırçanın ucunda kalmış o karışmış rengin içinde kalan, ince ince, özene özene hazırlanmış o muazzam resmin fazlalık rengiydim ben. Öylece atıverdiler beni o her duygumla bakarak iç çektiğim yere doğru. Şimdi her bir yanım karmaşa, her bir yanım kaos.

Kolaçan ediyorum, ellerim suyun içinde delirmiş bir balığın ölü sakinliği ile yüzüyordu. Ellerimi görüyordum, nefes benden gidiyordu. Suyun içinde, kendimden düşen sular içinde boğuluyordum.

Sonrasında kalp atışımı hissettim. Gümbür gümbürdü. Suyu dalgalandıranın o olduğunu düşündüm. Değildi. Biri düştüğüm, kayarak felç geçirmiş şu aciz bedenimi kurtarmak istedi belli ki.

Ama onu gördü gözlerim. Ama onun gözleri beni görürken böylesine felaketle açılıp kapanmaz, ellerim düştüğü şu boşluğundan içinde böylesine sahiplenici tutamazdı ki. Halbuki, tamamen bitmeme çokta az kalmıştı.

Şimdi niye suyun yüzeyinde, su ciğerlerimi hoyratça eziyor ve şu muhtaçı olduğum hava hızla girip çıkıyordu ağzımdan. Öksürüyordum. Canım yanıyordu. Canım yanıyordu benim.

Aytaç delirmiş gibi bana bakıyordu. Ya da delirmiş olan bana baktığından böyle görünüyordu. "Senin sorunun ne Ahin?" Diye bağırıyordu bana. Oysa o bana hiç bağırmazdı ki. Belimden tutarken bile, "Neden çabalamıyordun, sen çok iyi bir yüzücüsün Ahin." bunları dedi.

İkimizde suyun içindeydik. Yaşlı gözlerimizin aktığı o kovanın içinde. "Nedir senin derdin ha?" Diye üsteledi beni. "Görmüyor muyum sanıyorsun?"

Yutkundum. Ama o nefsi müdafaası ökse otunu yutmuş kalbime gidiyordu. Sızım sızım. Şimdi o nefes alışım hıçkırığımdan, haykırarak ağlamamdan ötürüydü.

"Kimi seviyorsun da böyle kendinden geçiyorsun sen Ahin," aldı beni, biraz öfkeliydi. Çıkarmaya çalıştı. İlmek halen boynumda kaldı diyemedim.

Taşın üzerine oturttu. Ancak canımda bir derman kalmamış idi. Hantal bedenim sanki su tüm aptallığımı, tüm çiğnediğin kendi gururum için dövmüştü beni. Her ikimizden parsel parsel sular dökülüyordu.

"Bu sefer kaçmak yok," dedi. "Senin bir daha böyle görmeye tahammülüm yok benim."

Ellerimi yüzüme yaslamaya çalıştım ancak ellerim öylesine kendi içinde göçük vermişti ki, tutunamadı, havayı kesercesine suda kalmaya devam eden ayaklarımın üzerine düştü.

"Bebeğim," dedi, gülümsedim. Sanki gerçekten de onun bir evladı, koruması gereken en önemli bir miniğiymişim gibi. "Kaçma artık benden, bizden. Eğer bu ağırlık yüreğine fazla geliyorsa, bırak ben taşıyayım. Yardım edeyim sana. Ama yapma bunu, bir daha ölürcesine bırakma kendini."

Daha çok gülümsedim. Onun acı kokmuş sesi, beni anlarcasına eğilip bükülürken ben o iki yüzlü son gülüşümü yapıyordum.

Onun Adı DudaklarındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin