Satır arası yorum bırakmayı ve oy vermeyi lütfen unutmayın.
Keyifli okumalar dilerim...
💦
****
Kâbuslarla geçen günlerim gecelerim oldu benim. Peki ne için yaşamıştım ben bütün bunları? Bir labirentte çıkış yolu bulmadan bulamadan neden kara çalınmıştı bana? Ve neden bütün renklerimi kaybedip sadece siyaha batmıştı ruhum o çıkmazda? Laf anlamayanlara neden dil dökmüştüm ben varımı yoğumu ortaya koyup? Neden çabalamıştım gereksiz yere? Ne sebeple uğraşmıştım ben bu kadar? Kim için pusulamı kaybetmenin eşiğine gelmiştim?
Derme çatma bir çatı altında kalan cevapsız sorularımın konakladığı evimde, kimsesizliğimde ne çok soru işareti barınıyordu. Hemde kan kusan cinsinden...
"Neden geldin?" Zerre kadar duygu barınmayan sesim anneme hitaben dile gelse de, güç alma ihtiyacı hissederek Demir'in beni tuttan kolları arasında ona sığındığımda ayrı bir gerçekti. Güç kaynağım kesinlikle bana güven veren, yanımda olan tek insandan geliyordu.
"Kızım iyi misin?" Annemin bakışları bir bende bir Demir'in üzerinde dolandı. Lakin en nihayetinde tekrardan bana doğru geri döndü. "Nereye gidiyorsun? Çıkışını mı verdi doktor?" Annemin yanında güç alabileceği biri yoktu. Temkinli konuşmasıda bence tamamen bu yüzdendi. Çünkü benim tepkilerimi kestiremiyordu. Ya da kestiriyordu. "Yavrum sana bir şey olacak diye çok korktuk."
Annem bir gaflete düşerek bana sarılmaya kalkıştığında, "Dokunma bana," dedim. Sesimin soğukluğu, aramızda ne denli bir mesafenin açıldığını ortaya koyuyordu fakat, kendimi geri çekmeye çalışırken zararı yine kendime vermiştim. Canım inanılmaz derecede acımıştı. Ruhen değil ona artık alışmıştım. Fiziksel acım çok daha fazlaydı. "Ne zamandan beri benim için endişelenir oldun?" Sitem değildi sesimde barınan ton. Tamamı ile saf bir kızgınlık saklıydı. Ya da saklı falan değil apaçık ortadaydı.
Annemin yüzü ne demesi gerektiğini bilemiyormuş gibi bir ifadeyde sahipti. Fakat buna rağmen cesaret örneği göstererek, "Anneciğim biliyorum, öfkelisin," dedi. "Ama baban da bende çok korktuk sana bir şey olacak diye kızım. Günlerdir ne yediğimizi içeriğimizi ikimizde bilmiyoruz-"
Kinayeli bir ifadeyle, "Endişeleneme şekline hayranım," dedim lafinı bölerek. "Ya telefonu insanın suratına kapatıyorsun, ya da ezeli düşmanınmış gibi kapından def ediyorsun." Annem karşımda kıvranır gibi olunca daha fazla dayanamdım. Yüzüne bakmadan, "Demir gidelim mi?" dedim. Bakışlarımı annemin koyu yeşil gözlerinden çekerek yere çevirdim.
Fakat adım atmaya yeltenmemle, "Zeynep kızım..." diyen annem yüzünden olduğum yerde kaldım. "İki dakika konuşalım anneciğim yapma böyle." Annem bocalıyor, kendisiyle çelişiyor, bilmediğim bir şeyin sıkıntısını yaşıyordu. "Kırma beni. Olan biteni sana anlatmama izin ver-"
"Annem olduğun yeni mi geldi aklına?" Demir'e tutunan parmaklarımın altında, ne denli kasıldığını hissediyordum. "Yanlış hatırlamıyorsam, geçen hafta benim gibi bir kızın olmadığını söyleyen sendin." Lakin umursayacak halim yoktu. "Şimdi ne değişti? Şimdi ne söyleyeceksen umurumda bile değil. Dinlemek istemiyorum seni."
"Zeynep kızım..." Annemin gözleri yalvarır gibiydi. "Ne desen haklısın ama önce sakince bir konuşalım. Sen beni dinle bende seni-"
Dudaklarım alayla kıvrıldı. "Kusura bakma Asuman hanım," dedim yine lafını bölerek. "Şu saaten sonra ne seni, ne de bir başkasını dinlemeye niyetim yok benim." Öfke damarlarımda kol geziyordu fakat, yinede kendimi dizginlemeye çalışıyordum. "Ben sana son sözümü söyledim, sende bana. Aramızda ki konu kapandı. Daha fazla konuşulacak bir şey de yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA GİBİ BİR MASAL
ChickLit"Huzurum..." Efsunu olduğum kara gözleri gözlerimde gelip giderken saniyeler boyunca sessiz kaldı. "Gittiğin yerlerde çiçekler görürsen seni bekleyen baharı sakın unutma..." dedi. Lakin sert bir zemheri de kalacağımı, şiddetli bir kara kışın bizi b...