11.Bölüm

4.1K 147 43
                                    

Sıcak dudaklarının arasında ezildi dudaklarım. Nerede olduğum, neden bunu yaptığım, ağır basan vicdanımın yok oluşu... Şuanlık umrumda dahi değildi.

"Yalnız kendi için yaşayan ve sadece kendini korumaya çalışan insan, mükemmel bir hayata erişmiş sayılmaz."

Auerbach

Aklıma gelenlerle kalbimin titreşimini hissettim. Birkaç saniye sonra ise geçti. Mükemmel bir hayata erişmek gibi bir amacım yoktu. Bencil olabilirdim.

Sıcak dudakları, dudaklarımı araladı ve usulca öptü. Sanki kanatlanıp uçmuş gibi hissediyordum. İlk defa öpülmüyordum, fakat ilk defa öpüyordum ve ilk defa örselenmiyordu dudaklarım, seviliyordu.

Sen daha önce hiç öpülmedin Nazlı. Hayatında ilk defa şuan gerçekten öpülüyorsun.

Kalın kolları belimi sardı ve beni kendine yapıştırdı. Dudaklarını yanaklarıma çıkardı ve yumuşak öpücüklerini bıraktı. Gözlerimi kapattım. Mümkünse bu dünyadan soyutlanmayı ve sadece ikimizin olduğu bir dünyaya ışınlanmayı diledim. Dokunuşları yumuşaktı, bir kolu belimdeyken diğer elini kaldırarak yüzümü kavrayarak tekrar dudaklarıma yapıştı. Yavaş, yumuşak ama kendini zor tutuyor gibiydi ve bunu hissediyordum. Kendini çekti benden ve gözlerime baktı. Yoğun bakışları gözlerime gidip geldi. Gözlerim dudaklarına kaydı, öpüşmemizden dolayı parlıyordu. Yüzümü göğsüne gömdüm. Göğsünün hareket etmesinden anladım güldüğünü.

"Gidelim hadi."

Kaşlarımı çatarak başımı yüzüne kaldırdım. Bir şey demeyecekmiydi? Beklenti dolu bakışlarımla kesişti gözleri. Bir şey demeden bakarak içimde büyüyen öfkeyi kamçılıyordu sanki. Bi' kelime etmesini bekledim. Neden bekledim bilmiyorum ama... bekledim işte. Bu konu hakkında öpüşmemiz hakkında bir şey demeyecek gibi duruyordu. Anlamsız öfkemi bastırdım ve gün yüzüne çıkmakta olan utanç duygusunun öfkemi bastırdığını hissettim. Biraz geri çekildim ve ne yapacağımı bilemez şekilde etrafıma baktım. Ellerimi tuttu ve kapıya yöneldi. Kulpu kavrayıp kapıyı açmadan bana döndü. Yüzümde göz gezdirdi önce, arkama baktı. Üstüme gelerek arkamdaki duvara dayadı beni. Gömleğinin açık olan düğmelerinden gözüken, esmer teninde güzel duran dövmesiyle kesişti gözlerim. Başımı kaldırdı ve dudaklarımı öptü. Bedenimi saran ufak ateşle, ellerimi göğsüne koydum. Dudaklarımı örselemeden öpüyordu. Alt dudağıma ufak bir öpücük kondurup geri çekildi. Boynumu öptü, gözlerim kapandı. Hissettiğim bu şeyler çok farklıydı. Midemden yukarı doğru yükselen bir düğüm vardı sanki... Dudaklarının boynumda gezintisi durdu ve kendini geri çekerek elimi avuçlarına aldı. Aniden çekilmesiyle boşluğa düştüm sanki. Kapıdan çıktık ve aşağıya indik. Kendimi toparlamaya çalışıyordum. Pişman olacak gibi hissediyordum... hayatımda yaşadığım en güzel pişmanlık, Akgün'ün dudakları arasında yeşeren dudaklarımdı.

Salonun tarafına doğru yürüdük. Kulağımıza dolan seslerle birbirimize baktık.

"Sana zaten bir sikime güven olmaz! O yavşak herifin yanında durma dedim sana ve hâla ona rağmen, sanki ben hiç bir şey dememişim gibi, onun dibinde gezmesine izin verdin! Ben onu görmeseydim, hâla bana yalan söylemeye devam edecektin!"

Şafak'ın sesiyle ikimizde kalakalmıştık. Akgün yavaşça yaklaştı kapıya. Kaşlarım ilk önce havalandı ve sonrasında çatıldı. Kolunu dürttüm.

"Bu yaptığın doğru değil!" sinirli ama fısıltılı sesimle bana baktı fakat dinlemeye devam etti.

"Bana güven olmaz mı?! O benim arkadaşım Şafak! Hayatımdaki insanları sen varsın diye, çıkaramam. Çağatay bana her zaman destek oldu. Her konuda. Sana yalan söylemedim, sadece... Biraz zaman geçmesini istedim ve sana söyleyecektim. Arkadaşlığımı bitiremediğimi sana söyleyecektim..."

Güneşi GörmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin