Kapı tıklatıldığında nefes nefese geri çekilirken bakışlarımı yüzünden ayıramadan cevap vermeye hazırlanıyorum. Benden önce kapının ardındaki beden konuştuğunda kolay ikna olacak birinin olması beni rahatlatıyor.
''İyi misiniz? Halledebildiniz mi konuyu?''
Tahmin ettiğim gibi Chris'in yumuşak sesi gelirken gülme isteğimi bastırıyorum. Altımdaki bedenin dudaklarına birkaç tane daha öpücük bıraktıktan sonra kapıdaki bedeni bekletmemek için ''Sorun yok, konuşuyoruz hyung.'' diye yanıtlıyorum. ''Kalbinizi kırmayın.'' dedikten sonra uzaklaştığını belli eden adım sesleri geldiğinde aramızdaki bir anlaşmazlığı çözmeye çalıştığımız için diğerleri de bizi rahatsız etmesin diye onları uyaracağını biliyorum ve bir türlü doyamadığım dudaklardan ayrı kalmayacağım için seviniyorum.
''Hallettik mi konuyu?''
Hyunjin'in boğuk sesi kulaklarıma dolarken kolumdan destek almaktan yorularak yanına kayıyorum hafifçe ve başımı yastıkta onun dibine yerleştiriyorum.
''Hallediyoruz henüz.''
Bir kolu aramızda kalmışken bana uyum sağlayarak yan dönüyor. Küçük öpücüklerimizi henüz ileriye taşımak istemiyorum. Beklenmedik şekilde geldiğimiz noktada, küçük sırrımıza bir yenisi daha eklenmişken daha dikkatli adımlar atmam gerektiğini düşünüyorum. Hem onu incitmemek hem de batırmamak adına.
''Artık içeriye dönelim mi?''
Çıplak kalan belini okşayarak konuştuğumda durumun ciddiyetini dank etmiş olmalı ki kasılan bedeni telaşa kapıldığını belli ediyor. Bunun doğru olup olmadığını, nasıl davranması gerektiğini, çocukların yanında nasıl davranması gerektiği gibi soruların beynine üşüştüğünü tahmin edebiliyorum çünkü aynı sorular beni de rahatsız ediyor ve tam da bu sebeple yavaş ilerlemeyi istiyorum.
''Biraz daha böyle kalalım.''
''Gerilmen gereken bir şey yok sadece akışına bırakalım, olur mu?''
Kararsızlık gözlerine yerleşmişken bu sefer istediği gibi uzun bir öpücüğe çekiyorum onu. Önce üst dudağını kavrayıp emdikten sonra alt dudağına geçtiğimde dolgun dudaklarının göründüğü kadar güzel hissettirdiğine bir kere daha emin oluyorum. Dilini kalkık üst dudağıma sürttüğünde ise ağzımı aralayarak kendi dilimi onun sıcaklığı ile buluşturuyorum. Farklı bir yere taşımak istemediğim için hareketlerim hızlanmazken sadece daha yoğun bir hava kazanıyor.
Başını yastıktan kaldırarak yana eğdiğinde birbirimizi keşfetmemizi kolaylaştırıyor. Dirseğini destek almak için yanıma yasladığında onu üzerime çekmemek için bir savaş veriyorum. Bacağını karnımdan uzatmış olduğu için zaten yarı yarıya kucağımda olması işimi kolaylaştırmıyor. Elim yanağına yerleşirken kontrolsüzce yönettiği öpüşmedeki rolünü devralıyorum. Ben gittikçe yavaşlarken hala dudaklarımı emmek için mücadele veren beden hoşnutsuzca ayrılıyor benden.
Hızlı solukları saçlarıma değerken birkaç tutamım uçuşuyor ve sakinleşsin diye yanağını okşamaya devam ediyorum. Kabullenerek yataktan kalktığında her şeyin geri dönüşü olmayacak şekilde başladığı anda üzerini değiştirirken yere düşmesine izin verdiği kıyafetleri bıkkınca eline alıyor. Elinde topak halindeki kıyafetlere umutsuzca bakarken ne kadar onunla böylesi gizli bir sırrı paylaşıyor olmaktan haz duysam da mutlu olmasını istiyorum. Tam da bu yüzden ayağa kalkarken önüne geçip kısa saçlarını karıştırdığımda destekleyici kelimelerimi duymasına izin veriyorum.
''Bence artık bunu saklamamalısın. Seni nasıl olursan ol, her şekilde kabul edip sevmeye devam edeceğiz. Giydiğin kıyafetler bunu değiştiremez. Toplumumuzda büyük bir tabu olduğunu biliyorum ancak sekizimiz birbirimizin eviyiz, evinde güvendesin. Sana kalmış ne yapacağın da.''
Karıştırdığım saçlarını düzelterek kapıya ilerliyorum. Bir belki bir buçuk saat önce kilitlediğim kapıyı açıp ardımdan kapatırken gidip gelip kapıyı kontrol eden Chris'i fark ediyorum. Endişeli bakışları yüzünden, kavgalı olduğumuzu düşündüğünü ele verirken içeride yaptıklarımızı düşününce kahkaha atasım geliyor.
O yanıma gelmeden önce sırıtan bir yüzle yanına gittiğimde biraz olsun rahatlıyor ve beni dirseğimden nazikçe tutup mutfağa çekiyor.
''Ne oldu? Hyun bir şeye mi bozulmuş? Siz tartıştınız mı?''
''Hayır tartışmadık sadece biraz kafası doluymuş.''
Emin olmak için sorgulayıcı bakışlarını gözlerime dikmeye devam ediyor. O sırada bütün dikkatini dağılıyor ve bakışları arkamdaki bir noktaya dönerken göz kapaklarının açılıp gözlerinin hayretle büyümesine şahitlik ediyorum.
Turuncu olmuş bebişim. Artık bütün kalpler turuncu 🧡
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.