19

2.2K 211 73
                                    

Sabahın ilk ışıkları, geceden aralık kalmış perde yüzünden direkt yüzüme düşerken yönümü değiştirmemi engelleyen bir ağırlık ile uykumdan sıyrılıyorum. Göğsüme doğru iyice yerleşmiş bedeni fark ettiğimde dağılmış saçları yüzünden yüzünü göremesem de hala uyuduğuna emin olarak kıpırdamamaya çalışıyorum.

Dümdüz yatarken kollarımı etrafına sarmak veya sarıya döndürdüğü saçları ile oynamak istesem de dokunmamaya karar veriyorum. Uyurken sese karşı tepki vermese de temas ile kolayca uyanabildiğinden huzurlu halini bozmak istemiyorum.

Beyaz tavanın pürüzlü yüzeyini izledikçe içkinin etkisiyle yarım yamalak hatırladığım anlar aklıma doluşurken bir tanesi beni telaşa sokuyor. Seni seviyorum. Bunu gerçekten söyledim mi yoksa alkolun etkisiyle yalan yanlış şekilde mi anımsıyorum geceyi?

Kapının ardından gelen tıkırtılar ile dikkatim dağılıyor. 'Hyunjin nerede kaldı?' ve 'Seungmin, hyungun kapısı açılmıyor sarhoşken yanlışlıkla kilitlemiş olabilir mi? Korkmasın.' gibi söylemler de kulağıma ulaştığında Felix'in benim için endişelenmesine içimde erisem de şu anın bozulmasına sinirim bozuluyor. En azından Hyunjin uyanmadan onları yollayıp sarışın bedenin sıcaklığını hissederek biraz daha uzanmak istiyorum.

İç çekerek yavaşça göğsüme yayılmış bedeni sarsmadan yatağa bıraktığımda çıplak teninin gözükmeyeceğinden emin olacak kadar üstünü örtüyorum. Bir anlığına uyurkenki görüntüsünün büyüsüne kapılsam da Felix'in fısıldadığını düşünmesine rağmen kalın çıkan sesiyle dalgınlığımdan kurtulup üzerime dolaptan rastgele bir şeyler geçiriyorum. Kırışık, gri ve baskılı bir tişört ile siyah bir eşofman. Ardından kapıyı açıp vücudumla içeriyi fazla göremeyecekleri şekilde durduğumda buruşturduğum yüzümü gören çilli çocuk şirince gülümsüyor.

"Günaydın hyung."

"Günaydın Lix."

Seungmin bir problem olmadığını görünce tekrar ortalıktan kaybolduğunda benim boylarımdaki çocuk sözlerine devam ediyor.

"Hyunjin seninle mi? Onu bulamayınca bir de kapı açılmayınca endişelendim. Sarhoştunuz düşersiniz, bir şey olur diye."

"Evet, yanımda uyumuş."

Bir problem olmadığını anladığından geri kalanıyla ilgilenmeyerek konuyu değiştiriyor.

"Kahvaltı yapalım demek için geldim bu arada. Biz acıktık."

Acıktıklarında gelip bu şekilde söylemesi onları küçük çocuklarımmış gibi hissetmeme sebep oluyor. Yüzümde bu düşünceyle bir gülümseme belirdiğinde saçlarımı karıştırıp Hyunjin'in yanına dönme planlarımı gözden geçiriyorum.

"Dışardan söyleyelim olur mu? Benim kartımdan ne istiyorsan söyleyin. Gelene kadar biraz daha yatmak istiyorum. Hyunjin de uyuyor daha."

Onaylayan mırıltılar çıkartıp gülümsedikten sonra uzaklaştığında Seungmin'in yanına döndüğünü tahmin ediyorum. Yatmak istiyorum dediğimden tekrar bizi rahatsız etmeyeceklerini bilerek kapıyı kilitleme ihtiyacı duymuyorum.

Kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde yatağın içindeki beden de kımıldanıyor. Yorganı kaldırıp yanına yerleştiğimde bana doğru dönüyor ve kolunu belimden geçiriyor. Yüklerimiz arasında oldukça az bir mesafe varken kusursuz yüzünü izliyorum. Seni seviyorum.

Şimdiye kadarki tüm yakınlaşmalarımızda çok normalmiş gibi sorgulamamam ve aniden bu durumun gittiği nokta beni, mesleğimiz gereği beni endişelendirici düşüncelere itse de şu anlık umursamamayı seçiyorum.

Yüzündeki benleri takip eden bakışlarımla bu düşüncelerin hepsi aklımdan uçuyor ve baş parmağımı o benlerin üzerinde gezdirirken buluyorum kendimi. Yine kıpırdanmaya başladığında ise saçlarını okşuyorum.

"Uyanma diye seni sevemiyordum, yeter artık uyan."

Dudaklarımı hızlı hızlı yanaklarına bastırdığımda uyanmamak için çabalamasına kıkırdayarak dirseğim üzerinde yükseliyorum. Nihayetinde çabaları başarısız kalıyor ve kaşları çatık bir Hyunjin'in çocuksu ifadesi ile kesinlikle pişman olmuyorum.

Gözleri hızlıca etrafı tarıyor. Hem dün geceyi anımsamak hem de ayılmak için yaptığı bir refleks gibi gözüküyor. En sonunda benim yüzümü de taradığında çatık kaşlarını düzelterek "Günaydın." diye mırıldanıyor uykudan boğuk sesiyle. Dudaklarımı kısaca alnına bastırdıktan sonra geri çekiliyorum.

"Nasıl hissediyorsun, ağrın var mı?"

"Dayanılmaz değil."

Aramızda garip bir sessizlik olduğu süre boyunca birbirimizi izliyoruz. Gece ağzımdan kaçırdığım itirafı duymadan uyuyakaldığını düşünüyorum. Bu beni biraz rahatlatıyor.

"Kahvaltıyı dışardan söylediler istersen duşa gir gelene kadar."

"Evet iyi olur."

Başını sallayarak kalktığında dolaptan onun için kıyafet çıkartıp yatağa bırakıyorum. Dün üzerinden çıkardıklarını giyerek banyoya gittiğinde ise kıyafetlerin yanına ağrı kesici bırakıp küçüklerin yanına gidiyorum.














Geçiş bölümü gibi oldu yazarken ben bile ewwww oldum ama umarım seversiniz <3










Secret Secret | HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin