20

2.1K 223 122
                                    

Telefonumun zil sesi gece üçte çalarken yapmak istediğim şey kesinlikle arayan kişiye küfür etmek oluyor ancak yatağın içinde gezdirdiğim elime değen aleti kavrayıp gözlerimi kamaştıran ışığına karşı, kıstıpım gözlerimle ekranda seçtiğim isimle küfür etme isteğim yok oluyor. Yine de aramayı kabul ettikten sonra uyanmış olmaktan çok memnun olmadığımı gizleyemeyen ses tonumla konuşuyorum.

"Efendim? Kötü bir şey yok değil mi?"

Boğuk çıkmış sesimin ardından esnediğimde gözlerimi ovuşturarak dikkatimi ona vermeye çalışıyorum.

"Hyung... Uyuyor muydun?"

Benim aksime oldukça ayık sesi kulağımı doldurduğunda uykum yavaşça uzaklaşıyor.

"Rüya bile görüyordum."

Kıkırdadığında bakışlarını yere indirip sevimlice gülen bir Hyunjin'i gözümde canlandırabiliyorum.

"Uyandırdığım için üzgünüm. Gece yürüyüşüne çıkacaktım yine ve tek çıkmak istemedim. Belki gelmek istersin diye düşündüm."

Artık uykum kaçmış olmasına rağmen hala esnemeye devam ederken güldüm.

"Seni görmek istedim demiyor da..."

"Tamam gelme."

"Ben de seni görmek istiyorum ama."

Bir süre sessizlik olduktan sonra tekrar mayışmamak için mental olarak oldukça zorlanarak yorganımı üzerimden itip oturur pozisyona geçiyorum.

"Aşağıdayım, hazırlanıp inersin."

Çoktan aşağıda olmasına şaşıramadan hızlı hızlı konuşup aramayı sonlandırması ile bir süre yastığımla bakışıyorum. Uyuşuk hareketlerle kalkıp üzerime bir eşofman geçirip yüzümü yıkadıktan sonra anahtar ve cüzdan gibi eşyaları alıp sessiz olmaya özen göstererek kapıya ilerliyorum. Üzerime kalın bir mont aldıktan sonra geç bir saat olmasına rağmen kimliğimi saklamak adına maske ve şapka da takıyorum. 

Herkes uyuduğundan kapıyı ses çıkarmadan kapatmaya çalışmak sanki binlerce kilo ağırlıktaki bir yükü çekmeye benziyor. Kaslarımın kontrolünü kaybetmeden bunu başardığımda acele ederek aşağıya iniyorum. Apartman da çıktığımda beyaz şişme montunun içinde kaybolmuş beden bana doğru küçük bir iki adım atıyor. Şirin olduğunu düşündüğümden kendime engel olamayarak ona kısa bir sarılma verip geri çekiliyorum. 

''Selam.''

Kısılan gözleri bana gülümsediğinin ipucunu verirken aynı şekilde gözlerimin kısılmasına sebep olacak bir gülümseme benim de yüzümde beliriyor. 

''Selam. Ne yapıyoruz?''

''Gece yürüyüşleri yapıyorum ya normalde. Seni de çağırmak istedim. Sahile gidiyoruz.''

Yürürken ara sıra kollarımız birbirine çarpıyor. Koluna girmek istesem de dışarda risk almayı pek istemiyorum. Sahile giderken caddeye çıkıp atıştırmalık olarak bir şeyler alma fikrini aklımın bir köşesine yazıyorum şimdilik.

''Gece randevusu yani.''

''Hayır! Yani... yani evet. Tamam öyle diyebiliriz.''

''Niye telaş yaptın bu kadar?''

Ona imalı bakışlarla bakarken kesinlikle eğleniyorum. 

''Sadece bunu planlamamıştım. Yürüyüşe çıktım her zamanki gibi. Sonra seni göresim geldi bu kadar. Seni randevuya çıkarmamı çok istiyordun herhalde.''

Beni utandıracağını düşünerek yaptığı atağı rahatlıkla karşılıyorum. 

''Evet istedim. Ne kadar da kötü bir erkek arkadaşsın Hyunnie, beni randevuya bile çıkartmıyorsun.''

Kelimeler çoktan ağzımdan çıktıktan sonra ne söylediğim kafama dank ederken bozuntuya vermeden caddeye çıkabileceğimiz sokak ayrımına geldiğimizi fark ederek ona bir cevap şansı tanımadan konuyu kapatıyorum.

''Caddeye çıkıp atıştırmalık alalım hadi. Canım tatlı bir şeyler istiyor.''

Ona bakmadan konuşup şişme montunun kol kısmından çekerek ilerlettiğimde bakışlarını üzerimde hissetmeme rağmen fark etmemiş gibi davranmaya özen gösteriyorum. Saçma bir lise dizisinin içerisinde değiliz. Bir ilişki kurmamız ancak bizi daha çok yıpratır. Kendine gel Minho.

İçimden kendime uyarılar yaparken sanki iç sesimi duyuyormuş da onu daha çok bastırmaya karar vermiş gibi, ara yoldan caddeye yaklaştıkça artan aydınlatmalardan nasibini fazla almamış bir köşede duran fotoğraf kulübesini işaret ediyor. İlgisini çeken bir şey olmasıyla az önce sarf ettiğim kelimelerin üzerinde durmamasına seviniyorum ancak onu biraz olsun tanıyorsam kendi içinde bunu didik didik edecek kadar düşüneceğini ve beni de bu konuda gözlemleyeceğini biliyorum. 

Belime koyduğu eliyle beni önünden ilerleterek fotoğraf kulübesine sokarken kulağıma eğilerek söylediği kelimeler üstelemeyeceği konusunda nasıl da yanıldığımı hızlanan kalp atışlarımla birlikte bana kanıtlıyor.

''İyi bir erkek arkadaş olmak için bu geceyi bir randevuya benzeteyim o zaman hyung.''















Yavaş yavaş finale yaklaştırma düşüncesi kapıyı çalıyor artık

Yavaş yavaş finale yaklaştırma düşüncesi kapıyı çalıyor artık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






Secret Secret | HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin