Okunmaya başlanmış sanırım. Bunun bilincindeyim ancak müsait olamıyorum . Kursum ve okulum derken sınavlar başladı . Pek evde de olamadığımdan dolayı yazamıyorum. Belirli günler seçerseniz haftada iki gün yazabilirim.
-Salı / çarşamba
-Çarşamba / cumartesi
-Salı / cumartesi
------
Her neyse , başlayalım.
Utanç , tamda şuan içinde bulunduğum bir karmaşaydı. Güney ve Aslanın yengesinin odaya baskın yapar gibi girmesi üzerine hemen çıkmıştım. Arkamdan gelen ve benim işittiğim kahkahaların arasında odadan uzaklaştım. Bu gerçekten berbat bir durumdu.
Zamanla Aslanın odasından doktorların çıkması üzerine ben girmiştim. Son anda yemek vermem gerektiği aklıma gelince dışarı çıkmak için terse doğru yürüdüm.
"Gel buraya , bakalım." Aslanın pürüzlü sesi ile ona doğru döndüm ve yürüdüm.
"Ne oldu , Aslan?" Yüzüme baktı bir süre sonra dudaklarını büzdü.
"Kızarıkta değilsin ki." Utanacağımı sandı 'salak'. Bir git işine Aslan!
"Evet. Bunda ne problem var."
"Bir problem yok, hem senin sesin niye bu kadar pürüzlü?" Baktı dikkatlice yüzüme sonra güldü.
"Ya , sen benim sesime mi dikkat ediyorsun?" Pot kırmıştım ama umurumda değildi. Her şey ciddi ilerlerken bu kadar yapmacık davranmayacaktım.
"Evet. Edemez miyim?" Dudaklarını dişlerinin arasına aldı ve eliyle saçını düzleştirdi. O kadar mükemmeldi ki, anlatamam.
"Edersin prenses. Bana bir bardak su verir misin? Ben malum alamıyorum." İsteği üzerine adımlarımı odanın cam tarafında bulunan erzak dolabına götürdüm. Su ve kıyafet yer alıyordu bu dolapta . Bir su alıp içirmeye çalıştım.
Beceremeyip bir iki damla üstüne dökmüştüm ama o bu kadar problem yapmamıştı. Sorunsuz biriydi. her halinde yardımcı oluyordu bana.
Kapının çalması ile açılması bir oldu. Aslanın abisi gelmişti.
"Merhaba , Fidan hanım." 'hanım' demesi kötü hissettirmişti . Fazla resmiydi.
"Fidan demen yeterli abi, o yabancı değil." Ya. Öpebilir miyim?
"Tamam , Aslanım." dedi ve yan koltuğa oturup konuşmaya devam etti.
...............
Aslanın çocukluğu ile geçen konuşma sonucu abisi eve doğru yol aldı.
Aslan da uyumuştu , bende telefonda sosyal medya da geziniyordum. Bir anda koridordan kadın bağırtısı gelince hemen kapıya yöneldim. Kapıya çıktığımda bir kadın elini karnına götürmüş nefes almaya çalışıyordu. Zorlandığı belliydi. Bir yandan saçlarının gözükmemesi için çabalayan kadın bir yandan çocuğu için endişeleniyordu. Hemen adımlarımı kadına doğru götürdüm. Nöbetçi sanırım yoktu. Kadının kollarının altına girip kaldırdım ve bağırarak yardım istedim. Yan taraftan kapının açıldığını gördüm Aslan gelmişti.
"Senin yatman lazım. Geç ve uzan , ben halledebilirim." Bana baktı ve telefonu ile birini aradı.
"Tabi ki halledebilirsin ,güzelim. Ben yardım ediyorum sadece." Sonra telefonda biriyle konuştu.
"Acil işim var. Yukarı uç , asker." Bir süre telefonu dinledi bende o sıra kadını kapıya doğru yürütüyordum.
"Sorgulama , beni. Bekliyorum." Aslanın konuşmasını bitirmesi ile yukarıya birinin çıkması bir oldu. Sedyelerle kadını alıp götürdüler. Ben de Aslanı alıp içeri girdim.
Yaklaşık iki saat sonra kapı çaldı. İçeri Aslanın yaşında bir adam girdi.
"Kapıyı açtım sormadan ama?" Sıkıntı yok anlamında ayağa kalktım. Aslanında dikkatini çekmişti bu adam.
"Bir sorun mu var?"
"Yok , sadece . teşekkürler." Önemli değil anlamında başımı salladım.
"Rica ederiz."
"İsminiz nedir?" Adamın sorusu ile başımı kaldırdım.
"Niçin sordunuz?
"Çocuğuma isminizi vereceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHESTE
ChickLitHava fazlasıyla soğuktu zaten... ben daha da soğuktum herkese karşı , özelliklede ona karşı. Neden mi? çünkü; oydu , bana hayatın bu kadar acımasız olduğunu öğreten. oydu , iyi dediklerimin aslında hiç de iyi olmadıklarını gösteren . oydu, ben bili...