1

1.7K 86 74
                                    

Kageyama mutluydu.

Kulağa çok büyük bir olay gibi gelmiyordu, ancak hayatının çoğununda mutlu olmaya değil en iyisi olmaya odaklanmıştı. Sonucunda da olabileceği kadar mutlu olmamıştı. Bunun değişmesini ne sağlamıştı?

Shoyo Hinata.

Hinata ile ortoakulda birbirlerine karşı oynadıkları voleybol maçında tanışmıştı. Bundan sonra da aynı liseye gitmişlerdi. Başta düşmanlardı, ancak çabucak partner ve arkadaş haline gelmişlerdi. Sonra, Kageyama ona aşık olmaya başlamıştı. Birkaç ay almıştı ona çıkma teklifi edecek cesareti bulması. Hinata oldukça neşeli bir şekilde "evet" demişti; sonradan anlaşıldığı üzere o da Kageyama'ya çıkma teklifi etmeyi istiyordu.

İlk randevuları muhteşem geçmişti, tabi ki Kageyama bunu çok net hatırlıyordu.

Sahilde pikniğe gitmişlerdi, Hinata Kageyama'ya suya tamamen kıyafetli bir şekilde girmeyeceğini düşündüğünü söylemişti. Kageyama ikinci kez düşünmeden yapmıştı, Hinata'yı da beraberinde götürerek. Okyanusta birbirlerine su sıçratarak, birbirlerini suya gömerek ve gülüşerek saatlerini geçirmişlerdi. Karanlık olduğunda durmuş, piknik sepetleriyle birlikte Kageyama'nın evine yürümüşlerdi; sıırlsıklam ve titrer bir şekilde. Sonra da geceyi kabarık pijamaların içinde, sıcak çikolata eşliğinde film izlerken birbirlerine sokularak bitirmişlerdi. Hinata Kageyama'nın omzunda uyuyakalmış ve Kageyama onun düzenli nefeslerini dinlerken parmaklarını saçlarından geçirmişti.

Bu iki ay önceydi, o günden beri de Hinata'yla geçirdiği her gün o günkü kadar mükemmeldi. Kageyama hayatına hiç olmadığı kadar minnettardı, Hinata ile geçirdiği her saniyeyi çok seviyordu.

Bugün de, antrenmandan sonra küçük bir kahve randevusuna çıkmaya ve şehri gezmeye karar vermişlerdi. İkisi de araba süremiyordu, bu yüzden okuldan birlikte yürümeye koyulmuşlardı. Hinata her zamanki gibi enerji doluydu ve zıplaya zıplaya yürüyordu, heyecanla konuşuyordu ve gördüğü bütün hayvanları işaret ediyordu.

"Köpeğe bak!" dedi Hinata, sokağın karşısındaki sahibi tarafından yürütülen, kabarık tüylerinden dolayı köpekten çok pamuk toplarına benzeyen küçük canlıyı gösterdi. Hinata köpeğe nereye gittiğini göremeyecek kadar dikkatini vermişti, kazayla bir bisikletlinin gittiği yola adım attı. Şansına Kageyama elini tutuyordu, onu geri çekebildi. Böylece Hinata'ya çarpmamıştı.

Hinata Kageyama'ya çarptı, az önce olandan bihaber görünüyordu çünkü köpek hakkında konuşmaya devam etmişti. "Gördün mü onu Kageyamaaa? Çok şirindi! Belki de birlikte bir köpek edinmeliyiz."

Kageyama güldü, "Bence çoğu zaman dinlemeyen, küçük ve enerjik bir canlıya ihtiyacımız yok. Ne de olsa sana sahibim."

Kageyama, Hinata'nın buna biraz üzülmesini ya da kızmasını beklemişti ama öyle olmadı. "Aah, Kageyama, zaten bu yüzden mükemmel olurdu! Gerçekten almalıyız. Eğer köpek olmayacaksa belki başka bir evcil hayvan..?"

Kageyama omuz silkti. "Düşüneceğim, ama aynı evde bile yaşaamdığımızdan bir hayvana sahip olmamız zor olur. Belki de mezun olana kadar beklemeliyiz."

Hinata buna somurttu. "Senin görüşlerinin mantıklı gelmesinden nefret ediyorum." Sonra da başını etrafa çevirdi ve sırıtışı geri geldi. "Bak Kageyamaa! Bir sincaaap-!" Kageyama başını eğip Hinata'ya baktı bunun yerine, biraz salak olabilirdi ama onun salağıydı ve Kageyama onu dünyalara değişmezdi.

Kahve dükkanına çok çabuk ulaşmışlardı. Çünkü yolun yarısında Hinata yarış yapmak istediğine karar vermişti. Gerçi Kageyama'nın elini bırakmamıştı, hızları da birbirine oldukça yakın olduğundan Kageyama'nın tek yapması gereken Hinata'nın temposuna ayak uydurmaktı. Bunu berabere saydılar, sonuçta tüm yarış boyunca da, içeriye resmen dalarken de yan yanalardı. Giriş şekilleri kesinlikle göze batmış, böylece neredeyse herkes dönüp onlara bakmıştı.

KageHina | He Smelled Like Oranges 🍊 ✔çeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin