Hinata kapıyı iterek açtığında Kageyama'nın düşünceleri doğrulandı. Hinata bir sürü farklı kafeslere koşup parmaklarını parmaklıklardan içeri sokarak her şeyi okşamaya çalışıyordu. Bu bayağı kötü bir fikir gibi görünmüştü, çünkü bütün hayvanlar sevilmek istememişti. Hinata birkaç çizikle ısırık izi almıştı ellerine, ancak umurunda gibi görünmüyordu.
Kageyama aynı noktada kalmışken bir papağana büyülendi. Birkaç kelime öğrenebilirdi, böylece Kageyama sonraki birkaç dakikasını ona bir şeyler söyletmek için eğiterek geçirdi. Bitirdiği zaman da Hinata'yı çağırdı yanına.
"Buradaki favorim bu şey," dedi Kageyama ona, "Bak neler yapabiliyor, salak." Bir saniye için bekledi papağanın ciyaklamasını. "Salak! Salak!" Kageyama sırıttı. "Gördün mü, mükemmel."
Hinata biraz endişelenmiş gibiydi. "Belki de değil, günün her saniyesi birden fazla insanın bana 'salak' demesine ihtiyacım yok."
Kageyama'nın gözleri sahte bir şaşkınlıkla büyüdü. "Ama nasıl hatırlayacaksın öyle olduğunu?" Hinata cevap vermedi, sadece başını salladı ve köpeklere doğru yürüdü. Kageyama onu takip etmek için terk etti hâlâ "salak" kelimesini tekrar tekrar söyleyen papağını. Görevlilerin ondan bunun için nefret etmemesini umdu.
Hinata bütün köpekleri edinip edinemeyeceklerini sordu Kageyama'ya, her "hayır" cevabıyla da sonraki köpeğe yöneldi, döngü böyle devam etti. Sonunda köpek kalmadı ve Hinata kedilere geçti. Kageyama çabucak Hinata'nın dudaklarına bastırdı işaret parmağını, onu susturmak için.
"Bak, bütün hayvanları alıp alamayacağımızı soracağını biliyorum ama çoktan cevabımı biliyorsun, bu yüzden gidebiliriz," dedi Kageyama ona. Onu dışarı çıkarmak için kolunu omuzlarına sardı Hinata'nın.
Hinata hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu. "Neden hayvanlara bu kadar karşısın Kageyama?"
Kageyama ayaklarına doğru baktı. "Şey, hayvanlar genelde benden hoşlanmazlar. Benden korkuyor olmalılar. Zamanla seninle bir hayvan edinmeyi isterdim, ama eğer benden nefret ederse ona bakmakta iyi olacağımı sanmıyorum, zaten muhtemelen eder." Kageyama cebine uzanıp peluş köpeği çkardı. "Sana bunu aldım gerçi, aynı olmayabilir ama en azından sahte bir hayvan benden korkmayacak."
Hinata onu ellerine aldı ve inceledi. Kageyama korkunç hissetti; tüyleri derme çatma, gözleri oransızdı ve kulakları eksikti. Kageyama konuşmaya devam etti. "Muhtemelen aptalca görünüyor, ama bunu aldım diğerlerinin yerine çünkü darmadağınık görünmesi iyi olmadığı anlamına gelmez. Tıpkı bizim gibi." Hinata'nın gözleri sulanmıştı, Kageyama tam da o anda orada ölmeyi diledi. "Ah, ondan nefret ettin- tamamen normal, bu kadar çirkinini almanın aptalca olduğunu biliyordum- gelmiş geçmiş en kötü erkek arkadaşım."
Kageyama'yı şaşırtacak bir şekilde Hinata hızla atılıp Kageyama'ya sarıldı, suratını Kageyama'nın omzuna gömerek. "Çok sevdim," diye fısıldadı. "ve seni de seviyorum. Mükemmel bir erkek arkadaşsın, ve eğer bir hayvan edinirsek onun da seni seveceğine eminim."
"Bunun için bu kadar duygusal olmaya gerek yok," dedi Kageyama, Hinata'yı daha yakına çekti ve gülümsedi. Neşelenmişti, Hinata gerçekten de tanıdığı en iyi insandı. Kageyama gücünün yettiği her şeyi yapardı onunla mümkün olduğunca uzun süre kalabilmek için. Bir eve çıkabilmek ve bir hayvan edinebilmek için gereken süre boyunca Hinata'nın ondan hoşlanmasını umdu. Hayvan ondan nefret etseydi bile, Hinata etmezdi; sonsuza kadar birikte kalabilmeleri ne kadar iyi olurdu.
Bir süre o şekilde sarılarak kaldılar, Kageyama Hinata'yı kendisinden uzaklaştırıp öpebilmek için eğilene kadar. Çekildiklerinde Kageyama yüzünü Hinata'nınkinin önünde tuttu ve sesssizce "Ben de seni seviyorum," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KageHina | He Smelled Like Oranges 🍊 ✔çeviri
FanfictionKageyama ve Hinata birkaç aydır çıkmaktadır ve ilişkileri oldukça iyi gitmektedir. O kadar ki, Kageyama bir şeyin ortaya çıkıp bunu mahvedeceğini hissetmektedir. Maalesef ki haklıdır da. by: currentlydissociating on AO3 "He Smelled Like Oranges" hay...