Kageyama Kuroo'nun direkt eve süreceğini sanıyordu ama yapmadı, bunun yerine markette durdu. "Yemek yapacak bir şeyler alacağım, ikinizin de yediğinden emin olmam gerek. Az sonra dönerim." Kuroo açıklamasını bitirip arabadan dışarı çıktı, Kageyama ve Kenma'yı içeride yalnız bırakarak. Sessizlik çöktü, tek ses Kenma'nın telefon ekranına dokunan parmaklarının sesiydi.
Kageyama konuştu biraz sonra. "İyi yemek yapabiliyor mu bu?"
"Orta," dedi Kenma. "Fırında pişenlerde daha iyi." Yerinde Kageyama'ya doğru döndü, açıklamak üzereydi. "Onun bir şey yapmasındaki en kötü kısım da kimya laboratuvarında deney yapan şeytani bilim adamları gibi davranması." Kageyama onun şaka yapıp yapmadığını anlayamıyordu ama sesinde mizahın kırıntısı bile yoktu.
"Muhtemelen sen etraftayken yapmaz," diye durdu Kenma. "En azından öyle umuyorum. Ellerine gıda boyası geçtiğinde çok daha kötü oluyor, her şey yemyeşil bitiyor. Tadı genelde kötü olmaz ama iştah kapatıcı bir görüntüsü oluyor. Ben de boyaları saklıyorum ondan." Kenma burnunu iğrentiyle krııştırdı, ve Kageyama, Kuroo'nun yaptığı fazla tuhaf bir şeyi hatırladığını düşündü.
"Sen iyi misin yemek yapmakta?" diye sordu Kenma Kageyama'ya. "Ben? Sayılmaz. Hinata'nın alanıdır o. Normalde beklemezsin mutfakta iyi olmasını, çok kolay dikkati dağılan biridir. Ama... şuana kadar hazırladığı yer şey çok güzeldi."
Kenma meraklanmış gibiydi. "Belki uyanırsa ve eve dönerse Kuroo ve ben geliriz, Kuroo ve Hinata da bize bir şeyler pişirirler. Ama denetlememiz gerekirdi tabi, Kuroo Shoyo'nun üzerinde o kötü bilim adamı etkisini bırakır." Kageyama başını salladı, bunun olduğu gözlerinde canlanmıştı.
O sırada Kuroo arabaya dönmüştü. Kapıyı açtı ve poşetleri bıraktı. "Tamam, gereken her şeyi aldım. Biraz gıda boyası da aldım; ne kadar alsam da bir şekilde sürekli bitiyor."
"Muhtemelen neyi nereye koyduğunu hatırlamakta korkunç olduğun içindir," dedi Kenma düz bir sesle. Kageyama ile aralarında küçük bir bakış geçti ama durgun, dümdüz ifadelerini koruyabilmişlerdi.
Daha sonra Kuroo ve Kenma'nın dairesine döndüler. Kuroo yemek pişirmeye koyuldu, Kenma ve Kageyama ise yan yana oturdular koltukta. Kenma oyun oynuyordu ve Kageyama onu rahatsız etmemeye karar vermişti. Onun yerine Kuroo'nun yanına, mutfağa gitti, şükürler olsun ki normal bir insan gibi yemek yapıyordu.
Kuroo Kageyama'nın içeri geldiğini fark etti. "N'aber?" Kageyama ona biraz daha yaklaştı, "Çok bir şey yok. Kenma pek konuşkan değil şuanda." Kuroo onun omzunu patpatladı. "Kişisel alma. Bence senden hoşlandı, sadece, bazen oyunları daha çok seviyor." Kageyama oyun oynadığını söylememişti ama tahmin etmek de zor değildi. Açıkça, Kenma onu duyabiliyordu çünkü sesi oturma odasından yükseldi. "Öyle düşünüyorsan sandığımdan daha aptalmışsın."
"Ben de seni seviyorum!" diye seslendi Kuroo.
Çok yakında, Kuroo işini tamamlamıştı ve yemek için oturmuşlardı masaya. Kageyama Kuroo ve Kenma arasındaki konuşmaya ilgi göstermeye çalışsa da Hinata bir türlü aklından çıkmamıştı. Tabi ki önceki günden çok daha iyi hissediyordu ama tadını çıkardığı da söylenemezdi; sadece biraz daha kabullenebilmişti. Hinata'ya uyanınca görebileceği güzel bir ortam sağladıktan sonra kabullenmek kolaylaşmıştı.
Ayrıca Kuroo ve Kenma'yı daha iyi tanımaya başlamak da hoşuna gitmişti Kageyama'nın. Başka bir nedenden olmasını dilerdi ancak pozitif olanlara odaklanmaya çalışıyordu, eğer odaklanmazsa dağılıp giderdi.
Yemeyi bitirdiklerinde Kuroo Kageyama'yı eve bırakıp dinlenmesini öğütledi.
Kageyama denedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KageHina | He Smelled Like Oranges 🍊 ✔çeviri
FanficKageyama ve Hinata birkaç aydır çıkmaktadır ve ilişkileri oldukça iyi gitmektedir. O kadar ki, Kageyama bir şeyin ortaya çıkıp bunu mahvedeceğini hissetmektedir. Maalesef ki haklıdır da. by: currentlydissociating on AO3 "He Smelled Like Oranges" hay...