Atsumu kayalıklara durmuş, kayalara çarpan dalgaları izliyordu. Kayalıkların en yüksek kısmına çıkmıştı. Aklındakileri yapmak için mükemmel bir yerdi. Son kez bu güzel yerin manzarasını izledi. 'Ölmek için ne güzel bir yer.' diye düşündü. Ölümü düşünmek normal olmuştu artık onun için.
Önceden burası onun için güneşin denize kavuştuğu yerdi. Şimdi ise kendisi de güneşe ve denize kavuşacaktı.Tamamen yalnız olduğunu düşünüyordu. Kayalıkların daha arka tarafından onu izleyen Sakusadan habersizdi. Şöyle ki Sakusa Suna'nın ağzından aldığı lafla koşarak çocuğa yetişmiş ve kendini belli etmeden onu takip etmişti. Bir işler çeviriyordu ama anlamamıştı. 'Öylece kayalığın tepesinde napıyor?' diye düşündü.
Beş dakika falan sessizce onu izledi.
Atsumu kollarını açıp bir adım daha ileri gitti. Sakusa endişelenmeye başlamıştı. 'Atlamayı düşünmüyor herhalde?' diye geçirdi içinden ama korkuyordu. Yanına gitmeye karar verdi.Atsumu yanağından süzülen bir damla yaşla 'son' diye düşündü. Birazdan her şey bitecekti.
Ayağının tekini boşluğa uzattı. Diğerini de atacakken kazağından tutan bir el onu hızla geri çekince şaşkınlıkla geri sendeledi. Dengesini kaybedip arkasındaki bedenin üzerine düştü."Sen ne yapıyorsun burada!? Salak mısın!?"
Tanıdık sesi duyunca hızlıca toparlanıp arkasına döndü. "O-Omi-kun...."
Bunun olacağını beklememişti.
Sakusa sinirle yakasına yapıştı. "Aptal! Cidden kendini mi atacaktın ne yapıyorsun sen?!"Atsumu başını önüne eğdi. Buna bir şey diyemezdi. Ne diyecekti ki?
"Atsumu..." Sakusa ellerini çocuğun yanaklarına koyup yaşlı gözlerini kendi gözleriyle buluşturdu. "Hadi söyle artık. Neden bunu yapmak istedin?" dedi.
Atsumu elleriyle yüzünü kapadı. "Bunu sana söyleyemem." dedi.
"Hayır söyleyeceksin!" dedi Sakusa çocuğun ellerini yüzünden çekmeye çalışırken. "Ben gelmeseydim belki de sen.... Atsumu neden?!"
Sakusa anlamıyordu. Onda bir şeyler olduğunun farkındaydı. Endişeleniyordu içi içini yiyordu ama üzerine gitmek istemedeği için desteğini hissettirmeye çalışmıştı sadece. Bunu başaramadığını görüyordu.
Her şeyi düşünebilirdi ama çocuğun kendisine bir şey yapacağını aklının ucuna getirmemişti bile."B-ben...söyleyemem..."
Sakusa sinirlendiğini hissediyordu. Ellerini yüzünden çekti sinirle. "Bana bak, yüzüme bak! Söyleyemem diyemezsin!"
Ellerini çocuğun yanaklarına götürdü tekrar. "Ne kadar endişelendim biliyor musun? Söyle sorun ne? Söyle beraber çözelim?"Atsumu'nun yanağından yaşlar süzüldü yavaş yavaş. "Bunu çözemeyiz Omi-kun... Çözümü yok."
Sakusa çocuğun gözlerinden akan yaşları sildi baş parmaklarıyla. "Her şeyin bir çözümü vardır. Sen benim için çok değerlisin her şeyi yaparım Tsumu.."
Atsumu göğsüne saplanan acıyla panikle Sakusa'dan uzaklaştı. Krizi geliyordu. Hissetmişti. Yalvarıyordu ciğerlerine. Şu an olmazdı.
Ama ciğerleri ona ihanet ederek iki büklüm olmasına sebep olmuştu. Deli gibi öksürerek ellerinin üzerine çöktü.
" A-Atsumu! Ne oldu iyi misin?!" Sakusa panikle yanına çöküp elini sırtına koydu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu ama aşırı korkmuştu.
Daha sonra Atsumu öksürükleriyle birlikte yine birsürü kan ve çiçek kusmuştu. Bu görüntü artık Atsumu için tanıdık olsa da Sakusa dehşetle bakmıştı gördüklerine.
Bu manzaranın anlamını biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Çiçekler - sakuatsu
Fanfiction| hanahaki disease au | "Aşk için ölmek aptallıktır." diye düşünürken aşkı için ölümü kabul eden Atsumu, hayatta asla büyük konuşmamak gerektiğinin en büyük kanıtıydı.