Resimde ki kız Duru değildir. Sadece kol dövmesini ve boyun bölgesinde ki dövmesi nasıl birşey bilin istedim.
İnsanlar konuşurdu , insanlar seni anlamadan yargılar sonrada eleştiri yapardı. Yaralarımı bilmeden onları nasıl dindirdiğimi bilmeden neler yaşadığımı bilmeden beni yargılayıp ipimi çekmişlerdi. Tabi bende o ipi daha da sıkmış ve kendimi mahvetmiştim. Annemin isminin yazdığı bileğime bakarken aklımdan geçen bunlardı. Onu özlemiştim ama ziyaretine bile gidemiyordum bu beni o kadar aciz bir hale getiriyordu ki kendimden nefret ediyordum.
Anıl beni yarım saat bekletmiş ve sonunda da "Şirkette imza yetkin var bu toplantı da olmak zorundasın" diyerek konuyu kestirip atmıştı. Saatlerdir oturma odamda ki koltukta oturup bileğime bakıyordum. Artık kalkıp hazırlanmam gerekiyordu. Resmi yerlerden nefret ediyordum resmi kiyafetlerden ettiğim gibi.
Dayım beni o kadar iyi tanıyordu ki şirketten çıkmadan önce elime birde giymem gereken kıyafetleri tutuşturmuştu. Koyu bordo dizlerimin altında sıfır kollu bir elbise ve de siyah topuklular bu kesinlikle ben değildim. Saçımı da at kuyruğu yapıp koştur koştur evden çıkmıştım.
Otobüsten inip hızlı adımlarla toplantı odasına girdiğim de karşı taraf gelmemişti. Dayım beni görünce yüzünde ki o Piç gülümseme daha da yayıldı.
"Bak fıstık gibi olmuşsun işte itiraz edip durdun"
"Bak ne yapalım biliyor musun ? Şirketteki tüm imza yetkilerimi sana devredeyim. Sence de güzel fikir değil mi ?"
"Bunu düşünme bile Duru ! Böyle birşey olmayacak" dediğinde hayallerimi yıkmıştı bu işleri sevmiyordum ama bu işten de kurtulamıyordum.
Sekreter Şeyma misafirlerin geldiğini haber verince dayımla yanyana gelip beklemeye başladık. Bu iş ne kadar erken biterse o kadar iyi olacaktı. Kapıdan ilk önce kır saçlı karizmatik denebilecek hayatı büyük ihtimalle takım elbiselerle bütünleşen bir adam girdi ardından gireni gördüğümdeyse cidden şaşırdım bu mümkün olabilir miydi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİGARA
ChickLitAcıları en büyük noktaları olan iki insan. Kadın çok yaralı.... Çok öfkeli... Çok acımasız... Adam bir o kadar kırgın... Bir o kadar darbe almış... Bir o kadar öfkeli... Bu iki kırık yüreğin hayatları nasıl kesişecek?