Etrafımda ki öğrencilerin bakışlarına aldırmadan,eskiden kapısını aşındırdığım müdürün odasına doğru yürümeye başladım.
A kapisindan içeri girip sola, turuncu koltukların tarafina doğru yürümeye başladım.Bu iğrenç koltukları değiştirmeyi hiç düşünmemiş olmaları tuhafıma gitmişti.
Ahşap kapının oraya geldiğimde kapıyı hafifçe tıklatip içeriyi girdim.
Mehmet Bey kafasını gömüldüğü bilgisayardan kaldırıp bana baktığında yüzüne memnun olmuş bir ifade yerleşmiştı.
"Hoşgeldin Durucum."
"Hoşbulduk Mehmet Bey,ders programını almak için gelmiştim."dedim kibar olmaya çalışarak, oysa ki bunu başaramadığım o kadar açıktı ki.
Masasının üzerindeki mavi kapakli dosyayı bana uzatırken ağzı da boş durmamış ve öğüt vermeye başlamıştı bile.
"Durucum,artık küçük bir lise öğrencisi değilsin.Sorumluluklarin var,senden küçük öğrencilere ve diğer öğrencilerimize kötü bir etki bırakmanı istemem."konuşmasını bitirdiğinde gözlerini piercinglerim ve dövmem üzerinde dolaştırdı.
Tek kaşım alayla havaya kalkarken konuşmaya başladım.
"Size dürüst olacağım,dövmelerim ve piercinglerimden vazgeçmem ve bunları okulda da saklamak için çaba göstermem.Eminim ki dayım okul taksitini ödemek dışında okula yüklü birçok bağış yapıyordur,bunları görmezden gelebilirsiniz."
Mehmet Beyin yüzü renk değiştirirken,kabaca bir şekilde başımla selam verip odadan çıktım.
Elimdeki dosyada sınıfımın dördüncü katta olduğunu öğrenmiş,merdivenlerden çıkmaya başlamıştım.
Sınıfa girdiğimde öğrenciler muhabbetlerin yarı da kesip bana bakmaya başlamışlardı.
Cam kenarında ki boş olan sıraya oturmuş,sıkkınca dışarıyı izlemeye başlamıştım ta ki bayan hoca içeriye girene kadar.
Özel okul olmasına rağmen tüm öğrenciler ayağa kalkmış,ben ise sırada oturmaya devam etmiştim.
Bunu kimse yadırgamamalıydı.Karşımda ki öğretmen taş çatlasa 23 yaşındaydı aramızda ki üç yaştan dolayı ayağa kalkma olayına girmemiştım bile.
Bayan öğretmen sınıfla selamlamasını bitirince kaşlarını çatarak bana dönmüş ve beni incelemeye başlamıştı.
Bende tik haline gelmiş olan dudağımda ki piercingle oynarken,bakışlarına karşılık veriyordum.
"Aramızda yeni bir arkadaşınız var sanırım."gözleri hâlâ üzerimde dolaşırken konuşmaya devam etti.
"Seni tanıyalım"sol elini havaya kaldırıp ayağa kalmami istediğini belli edince ilk günden havayı germemek adına ayağa kalkmıştım.
"Duru Kızıltan"dedim kısaca fakat bayan öğretmen daha fazlasını ister gibi bakıyordu.
"Kaç yaşındasın,nerelisin bunlardan da bahsetmeni isterim."
"20,Çanakkale"diyerek soğukkanlılıkla cevapladığımda sınıftan beni tanımayan birkaç kişi ve öğretmenin ağzı açık kalmıştı.
"Memnun oldum, Yeşim Akaca edebiyat öğretmeniyim"cümlesini bitirdiğinde yüzünde bir gülümse oluşsa da gülümsemesi gözlerinde ki merak kırıntılarını örtmemişti.
Dersin devamın da dikkatimi sadece dışarıya vermiştim.Zil çaldığın da sınıftan öğretmenden önce çıkmış kendimi kantinde ki masalardan birine atmıştım.
Meraklı yüzler üzerimde toplanınca en iyi yaptığım şeyi yapıp hiçbirini umursamadım.Kafamı eğmiş telefonumla uğraşmaya başlamıştım bile.
"Oooo Afşin hoşgeldin birader."
Kantinde yankılanan sesle gözlerimi telefonumdan ayırmış sesin geldiği yöne çevirmiştim.
Karşıda ki çocuğu gördüğümde resmen afallamıştım.Şaşkınlığımın sebebi çocuğun çok yakışıklı olmasada sert hatları olan yüzü ya da kaslarla cevrelenmiş bedeni değildi.
Beni şaşırtan;tıpkı bende olduğu gibi,sol kolundan bileğine kadar uzanan dövmesi ve yüzünde ki piercingleriydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİGARA
ChickLitAcıları en büyük noktaları olan iki insan. Kadın çok yaralı.... Çok öfkeli... Çok acımasız... Adam bir o kadar kırgın... Bir o kadar darbe almış... Bir o kadar öfkeli... Bu iki kırık yüreğin hayatları nasıl kesişecek?