HYA • 2022 Serisi
💜
~Reputation~
stay alive & without you ~ rsk
mixed by hya"Durun, durun!! Bekleyin lütfen!"
İnce bir sesin bağırması sonucu kapanan kapıyı aniden düğmeye basarak geri açtım. Koşarak asansörün açılan kapısından içeri süzülüverdi koyu kahve saçlı kız.
Nefes nefese kalmıştı. Önüne düşen saçlarını ve tepesinde yaptığı örgüyü geriye atıp tedirgin bakışlarını yüzümde gezdirdi. Benden sadece birkaç santim kısaydı. Saçları benimkinden biraz uzun ve bir ton daha açıktı.
Yuvarlak ve büyük gözleri bana kendisinin Uzak Doğu'nun orta kesimlerinden geldiğini düşündürtüyorken bir anda sanki yeni aklına düşmüş gibi eğildi. O eğilmese benim de eğileceğim yoktu gerçi, alışkın değildim bu selam verme kültürüne.
"Teşekkür ederim."Tek bir teşekkür edişinden bile Korece'ye pek hakim olmadığını anlayabilmiştim. Sanki ben çok hakimdim ya! Doğrulup yüzünü incelerken gülümsedim.
"Rica ederim."Asansör beşinci kata ulaştığında adımlarımı kapıya yönelttim. Kapı açıldığında hafifçe eğilip selam verdim ve kata geçtim. Ardımdan o da kata geçiş yapmıştı. Karşı tarafta asılı duvardaki tabelaların karşısında durup alışkın olmadığım alfabedeki yazıları okudum. 'Toplantı Odası' yazısını ve beraberindeki oku bulduğumda tuttuğum nefesimi bıraktım. Farklı ortamlarda hep gerilirdim.
Yanımdaki karaltıyla bakışlarımı sağıma çevirdiğimde asansördeki kızı tekrar görmüş bulundum. Elindeki telefonla tabelaların fotoğrafını çekip 'Translate' uygulamasından çevirisine baktığını gördüğümde kıkırdadım. Benden gelen gülme sesini duyduğunda ürkek bakışlarını bana çevirdi. Gerçi benimkiler de pek cesur bakmıyordu o da ayrı bir konu.
Kafamda kurduğum Korece cümleyi usulca dile getirdim.
"İlk kez mi geliyorsunuz?"
Beni anlamaya çalıştı bir süre gözlerini kısarak. Kaşları bükülüydü, elini salladı. Sonra telefonunu bana çevirip 'translate' e yazmamı istedi. Gözlerim telefona iliştiğinde ve Korece - Tayca çeviri komutunu gördüğümde gülümsedim. İngilizce biliyor muydu acaba? Sormakta fayda vardı.
"İngilizce biliyor musunuz?"Ürkek harelerinde gördüğüm anî parıltı ve beraberinde omuzlarını dikleştirmesi ile bildiğini anlamıştım. Gülümseyerek kafasını hızla aşağı yukarı salladı.
"Biliyorum.""İlk defa mı geliyorsunuz buraya?"
"Binaya ilk gelişim değil. Ama bu kata ilk defa çıkıyorum. Siz, stajyerlik için mi buradasınız?"
"Evet."
"İkimiz de toplantı odasına gideceğiz o zaman."
Elindeki telefondan az önce çevirdiği resme bakmaya yeltenirken konuştum."Toplantı odası sağ taraftaymış."
Gülümseyerek telefonunu kapattı. Kafasını sallayarak benimle beraber sağa ilerledi. Toplantı odasının kapısını tıklatmak için ellerimi tam yumruk yapmıştım ki kapı aniden açıldı.İçeriden saçlarını dikleştirmiş, tek kulağında gümüş küpesi olan, çekik gözlü, boynunda gri üçgen bir bandana bağlı, rapçi gibi giyinmiş bir adam çıkıverdi karşıma. Aniden çıktığı için birkaç adım gerilemek zorunda kaldım.
Adam gülerek işaret parmağını Tay kız ile benim aramda salladı. Bakışları benim üzerimde gezindi. Bir şey çıkaramadı. Sonra Tay kıza baktı. Ardından gülümsemesi genişledi. İşaret parmağı kıza dönüktü. Neşeli bir ses tonuyla Korece konuştu.
"Stajyersin sen, hatırladım seni."
İşaret parmağını bana döndürdü.
"Sen de mi stajyersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reputation || Rosékook
FanfictionŞimdiye kadar karşılaşmış olduğunuz en romantik idol kurgusunu okumaya hazır mısınız? "Yağmur yağıyor. Bu seni öpmem için bir işaret olmalı." Büyük şöhretler büyük sorumlulukları; büyük sorumluluklar büyük kararları beraberinde getirir. fc°6th İlk y...