0.5

633 63 46
                                    

I need u~bts

"Fall,"
"Everything."

"Fall,"
"Everythink."
"Fall,"
"Evetything. Rosiee!"
"Saçılıp savruluyor. Fall"

"Everything."
"Fall,"
"Everything."
"Fall,"
"Everything."
"Dağılıyor. Go Jennieyaa!"

"Senin yüzünden, harap oluyorum.
Durmak istiyorum, artık istemiyorum seni. Yapamam bunu, bu berbat. Lütfen bahaneler üretme artık bana! Lisaah!"

"Bana bunu yapamazsın. Söylediğin her şey bir maske gibi. Gerçeği gizliyor ve beni parçalara ayırıyor. Beni delip geçiyor, çıldırıyorum, bundan nefret ediyorum. Goğğ Jisoo Unnie!"

"But ou're my everthing."
"You're my"
"Everything."
"You're my"
"Everything."

"Ama sen benim her şeyimsin. Lütfen defol huh."

"Özür dilerim."
"I hate you."
"Seni seviyorum."
"I hate you. Rooséh!"

"I need you girl, neden sadece seven ve acı çeken benim?
I need you girl, neden acı çekeceğimi bildiğim halde sana ihtiyaç duyuyorum?
I need you girl!"

"O kadar güzelsin ki!
"I need you girl."
"Çok soğuksun."

"I need you girl."
"I need you girl."
"I need you girl."
"I need you girl."

"Huuuuh! Uçuyoruuum!"
"İçme dedim o kadar Rosé yaa!"
"Şunların haline bak, alışkın da değiller ki!"
"Ha biz çok alışkınız sanki Jisoo Unnie?"
"Hadi hadi Yujong'u ara da gelsin bizi alsın artık."

Elimdeki zorla içtiğim sebzeli smothie eşliğinde dünki hâlimizi Jisoo'nun telefonundan izliyordum.
"Twerk bile atmışız! Manyağız biz. Şuraya yazıyorum bir daha da içmem ben!"

Jennie biraz önce son ses açtığı Call Me Baby şarksını kısıp zıplayarak salona girdiğinde şaşkınlıkla onu izliyordum. Son zamanlarda Exo grubunu fazla dinler olmuştu. Bir de hepimiz kamyon çarpmış gibiyken onun bu enerjik hâli beni epey şaşırtmıştı.

"Sen onu benim..."
Ettiğim yemini parmaklarımla yazdığım sehpaya oturup poposunu sürttüğünde güldüm.
"Kıçıma anlat Chae."
"Off kafam çok ağrıyor."
"Hadi hadi toparlanın bugün Başkan Yang bize yemek ısmarlayacak. Hazırlanmalıyız."

Yıllar beklediğimizden de hızlı geçmiş 2015 Haziran'ına gelmiştik bile. Lalisa ile birkaç ay önce 18 yaşımıza bastığımızdan beri grupça karaoke bara gidiyorduk. Başkan Yang gece hayatımız adına sadece bunu yapmamıza izin veriyordu çünkü. Pink Punk tarihe karışmış, debutumuz ertelendikçe ertelenmişti.

Miyeon'un gruptan ayrılmasıyla şirketin Pink Punk hakkındaki bütün düzenlemeleri yerle yeksan olmuştu. En son Teddy Park'ın da 'Zaten Pink Punk diye isim mi olur, başka bir tarz belirlemeliyiz kızlara.' çıkışıyla grup ismi de, çıkış vaktimiz de, grubumuzun tarzı da tarihe karışmıştı.

Pink Punk seksi, şeker ve saftrik kızların içinde olduğu, dünyayı toz pembe gören insanların hoşuna giden bir grup olacaktı Başkan Yang'a göre. Hatta Bayan Yesung'a göre eğer fikir iptal olmasaydı başkan saçlarımı sapsarı boyatacak, tenimi bembeyaz yapacak ve benden tüm şöhret zamanım boyunca tam bir aptal sarışın rolü yapmamı isteyecekti. Tıpkı bir Marilyn Monroe gibi...

Reputation || RosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin