I hope~gabby barret
ft. charlie puthGangnamdaki Coex Hall stadyumuna gitmek için öğleden sonra üçü beklemiştik heyecanla. Bu ödül töreni bizim için unutulmaz olacaktı, hissediyordum. Zira eksik de olsak YG ailesi olarak manyak iyi hazırlanmıştık.
Her ne kadar ev sahipliğini SM ailesi üstlense de ödül töreni kesinlikle YG ailesi kokacaktı. Zira 2ne1 dağıldığından beri derbeder olan fanları ve YG ailesi bu ödül töreninde CL'in katılımı ile taçlanacaktı.
Chaerin Unnie bizim debutumuzdan sonra Lifted şarkısını çıkarmış ve Kore'nin içinden geçmişti. Sadece Kore değil dünya listelerinde de önemli başarılara imza atmıştı.
İşte bu törende de hem CL hem Teddy Park hem Bigbang hem de biz tam kadro olacaktık. İnsanlar kesinlikle çıldıracaktı. Zira Bigbang ve CL uzun süredir törenlere katılmıyordu.
Bu törenin sunbaelerimizle katılacağımız son tören olduğunu bilseydik eğer, anı daha da yaşamak için çabalardık...
Başkan Yang ile beraber geçen ayın sonunda fanlarımızın ismini bulmuştuk. Yeni yılın Ocak ayında medyaya sunacaktık. Fanlarımıza artık BLİNK diye seslenecektik.
"Tamam, her şeyi aldık dimi kızlar?"
"Jennie Unnie, küpemi aldın dimi?"
"Aldıım!"
"Tamamsak çıkalım Jongmae Sunbaeler bizi bekliyormuş aşağıda."
"Unnie!! Şu Kuma'ya bir şey söyler misin çorabımı delik teşik ediyoğğr!"Tören'in yapılacağı stadyuma trafikten dolayı dört gibi ulaşabildiğimizde arka girişten girdik. Menajerlerimiz ve görevlilerin bizi yönlendirmesiyle koridorlara ilerlemiştik.
Yan tarafımızdan geçen Jonghyun Sunbae'ye eğilip selam verdiğimizde o da gülümseyerek karşılık vermişti. Vay canına! Gerçekten de çok yakışıklıydı. G Dragon gibi Jonghyun Sunbae'nin de bambaşka bir aurası vardı.
Çıkış yapmadan önce annemleri özlediğimde hep Diphileilla Grayi şarkısını açar, kulaklarıma takar, ağlayarak dinlerdim. Benim için özel bir yeri vardı şarkının. Vedalarımı, özlemimi, hırsımı ve umutlarımı içine hapsettiğim özel bir şarkıydı. Keza Jonghyun Sunbae de çok özel bir insandı. Şimdi şaheser niteliğindeki gülen yüzünü canlı canlı görünce kendimi bir anda dünyanın en şanslı insanı gibi hissetmiştim.
Kulise girdiğimizde içerideki arı gibi çalışan ekibimizle karşılaşıp afallamıştık. Dansçı kızlarımızın saçları ve makyajları yapılıyordu daha. Hepsi birbirinden güzel olmuşlardı gerçekten.
Buraya erken gelmemizin sebebi bizim iş birliği performanslarımızdı. Bu yüzden peşimizden unnielineı da sürükleyip gereksiz onları da erken getirmiş olmuştuk. Neyse ki buna pek takılmıyor gibiydiler. Zira ikisi de koltuğa yayılmış, ellerindeki telefonu yan çevirmiş hararetle oyun oynuyorlardı.
Lisa ile beraber koridora çıkıp bir süre ilerledikten sonra ayrılmıştık. Sora sora akustik ekibinin odasını bulduğumda oda kapısını çalıp kapıyı açtım. İçeride kimseyi göremeyince öylece kalakaldım. Çok mu erken gelmiştik?
Karnımın aniden guruldaması ile kıkırdadım. En son... sabah sekiz gibi kahvaltı yapmıştım. Sonra da sahneye çıkacağım diye bir şey yememiştim. Ama saat yediye kadar dayanamayacaktım sanırım.
Kapıyı açıp kafamı koridordan uzattım. Kenarda bekleyen erkek bir görevliyle göz göze geldiğimde gülümsedim. Üzerindeki kıyafetten Inkigayo'nun katering şirketinden olduğunu anlamıştım. Şanslı günümde olmalıydım. O da gülümseyip yanıma geldiğinde konuştum.
"Ben, sanırım yemek yemeği unuttum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reputation || Rosékook
FanfictionŞimdiye kadar karşılaşmış olduğunuz en romantik idol kurgusunu okumaya hazır mısınız? "Yağmur yağıyor. Bu seni öpmem için bir işaret olmalı." Büyük şöhretler büyük sorumlulukları; büyük sorumluluklar büyük kararları beraberinde getirir. fc°6th İlk y...