cold in california~ashe
Zilin ısrarla, sanki her seferinde daha da yüksek desibelde çalmasına söylenerek yataktan kalktım. Eklem yerlerim dahil bütün vücudum ağrıyordu. Üyelerin bensiz nereye gittiklerinden gram fikrim yokken sabahlığımı üzerime geçirdim.
Pofuduk terliklerimi sürüte sürüte koridordan geçerken umursamazca saç diplerimi kaşıyordum. Yeni uyanmışlığın verdiği mahmurlukla kapıyı 'Kim o?' bile demeden açtığımda karşımdaki bedene bakakalmıştım.
Onun ne işi vardı burada?
Bir elini kapı pervazına dayarken diğer eli cebindeydi. Öylece bana bakıyordu. Saçlarını açık kahve rengine boyatmış ve gözlerine de gri lens takmıştı. Bembeyaz ince tişörtü teninin rengini belli ediyordu. Tenindeki hafif esmerlik güneş ışınlarının yansıması eşliğinde parıl parıl parlarken kahveme koyduğum esmer şekeri andırıyordu. Yutkunduğumda konuşmam gerektiğini fark ettim.
"Jungk-"Aniden üzerime gelen bedenle senkronik olarak geriye çekildim. Ben gittikçe üzerime geliyordu. Bu harmonik hareket birkaç adım daha devam etmişti ki sonunda onun büyük adımları galip gelmiş ve büyük bir ihtirasla derin bir nefes alarak dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı.
İlk öpücüğüm, bu şekilde mi olacaktı?
Kapı pervazındaki eli kapının koluna gitti ve arkamızdan kapattı. Diğer elini boynumla ensem arasına sabitlediğinde sırtım duvara yapışmıştı. Yumuşacık dudakları benimkilerin üzerine sürtünüyor, sıcacık nefesi tenimi yakıyordu.
Dudaklarını küçük hamlelerle hareket ettiriyor, öpmüyor sadece benimkilerle oynuyordu.
Nefessiz kaldığında hızla geri çekildi. Derin bir nefes daha alıp tekrar dudaklarımı yakaladığında başım dönüyordu. Hayır, dünya dönüyordu.Bu seferki daha bir tutku doluydu. İki dudağı arasına üst ya da alt dudağımı hapsediyor ve durmadan öpüyordu. Kolunu belime dolayıp bedenimi kendine çektiğinde ciğerlerimin suyla dolduğunu hissediyordum.
Nefes alamıyordum.
Bedenini iyice bana yaslayıp istemsizce hareket etmemi sağladı. O ileri bense geri geri gidiyordum. Dudakları frekansını artırmış daha sık ve daha güçlü öpücüklerini benimkilere bahşediyordu.
Ellerim zar zor duvarlara sürtünüp yolunu bulmaya çalışırken pofuduk terliklerimin tabanlarının çıplak parkede sürtünüş sesi ortama hakim olan tek sesti. Sürtünerek geri geri gittiğimden bir anda takılıp dizimi büktüğümde belimdeki elini sıkılaştırdı ve düşmemi engelledi. İlerlememiz durmuştu, dudak uçları tenimde sürtünerek yukarı kıvrıldığında güldüğünü fark etmiştim. Çok güzel kokuyordu.
Dudaklarını oynatmaya devam ettiğinde belimdeki parmakları iyice sıkılaştı ve bedenimi yukarı kaldırıp bacaklarımı açmamı sağladı. Kucağındaydım. Ellerim istemsiz omuzlarına dokunduğunda kesikli nefesim dışarıya kaçtı. İlerlemeye devam ederken öpücükleri derinleşmişti. Dudaklarımın arasına sıkıştırdığı dudakları sımsıkı tutuyordu kızıllarımı.
Çoktan odama gelmeyi başarmıştık. 'Odamın doğru oda olduğunu nereden biliyor?' sorusu beynimi umarsızca meşgul ediyordu. Parmaklarını gerdanım ve köprücük kemiklerimde gezdiriyor içimdeki kelebekleri şaha kaldırıyordu.
Öpüşmek böyle bir duygu muydu? Vücudundaki bütün hücrelerinin senkronik çalışışını, damarlarındaki akışı, kalplerinizin atışını dibine kadar hissetmek... Nefesi tenimi yakıyordu. Parmak uçlarım karıncalanıyor, gözlerim istemsiz kapanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reputation || Rosékook
FanfictionŞimdiye kadar karşılaşmış olduğunuz en romantik idol kurgusunu okumaya hazır mısınız? "Yağmur yağıyor. Bu seni öpmem için bir işaret olmalı." Büyük şöhretler büyük sorumlulukları; büyük sorumluluklar büyük kararları beraberinde getirir. fc°6th İlk y...