Alan sert bir cevap için ağzını açtı, sonra tekrar ağzını kapattı ve kaşlarını çattı. Ondan uzak olmasının nedenini neredeyse ağzından kaçıracaktı. İlk günden sonra onu antrenman alanına kadar onu takip etti. Belki orada olmaktan hoşlanıyordu ya da sadece onun hatrı için eşlik ediyordu. Oradaki varlığını takdir etmiş, onu her zaman neşelendirmişti. Ama görünüşe göre bulduğu yeni arkadaşının görünüşü her şeyi değiştirmişti.
Ancak, bundan önce, Alan yalnızca Siana'yı arkadaş olarak görmüştü ve bunu pek düşünmemişti. Ama Siana'nın büyümesi boyundan ziyade göğsüne daha fazla ağırlık vermişti. O bunun bilincindeydi ve gevşek giysiler için tercih yapmaya çalışıyordu.Güvensizliğinden dolayı çoktan fazlaca acı çekmişti. Her antrenman alanına gelişinde, Alan ile antrenman yapan erkekler onun arkasından, onunla ilgili müstehcen sözler ediyorlardı.
Alan'ı aşağılayıcı konuşmalarına dahil etmeye çalıştılar, onunla yaşadığı konusunda alay ettiler, onu hissedip hissetmediğini sordular. O zaman bir patlak vermişti ve Siana'ya hakaret ettikleri için onları kanlı bir şekilde dövmüştü. O da bazı darbelere maruz kalmış olsa da, diğer çocuklar onun darbelerinin ağırlığını en çok hissetmişler ve mesele onların muhafızları tarafından ele alınmıştı.
Vikont Anetta memnundu ve etkilenmişti. O gerçeği ortaya çıkardıktan sonra, onu cezalandırmak yerine şükranını ifade etmişti. Ama Siana olaydan korkmuştu ve başkalarının onun hakkında yaptığı aşağılayıcı yorumlar yüzünden özgüveni bir kez daha düşmüştü.Alan, o zaman bile, toplumun kadınlara bakış açısını ve hakaret etme biçiminin ondan bir birkaç darbeyle değişmeyeceğini biliyordu ama Alan, Siana'yı aşağıladıkları için yüzden fazla kez onları dövmüştü. Bunun gibi herhangi bir acı verici deneyim için yedek olarak, ona sert bir şekilde antrenman alanına bir daha gelmemesini söylemişti.
Siana bunu acımasız bulmuştu. Belki o bunu daha iyi bir biçimde söyleyebilirdi. O andan itibaren arenaya girilmesine izin verilmemişti ve o da akrabasının yanına gitmiş, ona karşı kabalığından dolayı somurtmuştu. "Bana gelmememi söyledin," gözlerinde yaşlarla birlikte söyledi, "Ve gelmedim, ama lütfen nedenini söyle. Seni utandırıyor muyum?"Ondan sonra sessizleşti. "Senden nefret ediyorum," ağlayarak ifade etti. Onu kolundan yumrukladı. Hala acısını hatırlıyordu, yumruktan çok ona verdiği manevi acıdan.
"Söyleme o zaman," hüsranla ağladı, "Zaten umrumda değil. Eğer bana ihtiyacın yoksa benimde sana ihtiyacım yok. Zaten Yulia'ya sahibim."
Oturdu, gözyaşlarını silerken, hayran olduğu şu Yulia ile ilgili ona bahsetti. Genel olarak onu kıskandırmak için ona Yulia hakkında övünüyordu. Alan gerçekten bu yeni arkadaşını hiç önemsemiyordu ama kızgınlığını ve öfkesini dışarı attıktan sonra yatışacağını umarak, onu dinledi.Arkadaşından bahsederken gülümsedi. Alan sadece onun gözyaşlarına neden olurken, o yeni arkdaşı yüzünden gülümsediğinde Alan'ın kalbi sızladı. Ondan sonra her seferinde onu sefil hale getirmek için sabırla dinlemişti.
Ancak birkaç ay sonra Siana bir 'sevgili'den bahsettiğinde sabrı taşmıştı. Arkadaşı Yulia'ya kur yapılırken, aynı anda hem heyecanlandı hem de kıskandı.
"Ben de birisinin beni sevmesini istiyorum," iç çekerken ilan etti.
"Eğer hoşlanırsan, birisini bulabilirsin," Alan, umursamaz görünmeye çalışarak demişti. Ama onun kalbi Siana'yı başka birisine aşık bir şekilde hayal ettiğinde kargaşa içindeydi.
Siana habersiz bir şekilde kafasını salladı. "Bu kolay değil, biliyorsun," üzgün bir biçimde söyledi."Neden değil?" okuduğu kitabı bıraktı, ona bakarken sordu.
"Pekala, ben çok güzel değilim," güvensizliklerinden etkilendiğinden söyledi, "Kısayım, çekici değilim ve sunacak hiçbir şeyim yok.""Bu doğru değil," dedi Alan, "Ayrıca, bunun aşık olmakla veya bir ilişki içinde olmakla ne ilgisi var?"
"Her şey!" ellerini kaldırdı,
"Erkekler çok kararsız. Standartlarımı 'sadece yakışıklı erkekler' olarak da belirleyebilirim." İç çekti.
Alan onun kelimeleri üzerinde düşündü ve kendisi hakkında düşündü. O yakışıklı mıydı? Sade miydi? Düşünceleri Siana tarafından kesintiye uğradı. "Yakışıklı erkekler benim gibi kadınlara bakmazlar," iç çekti, "Onların hepsi kibirli ve her şeyin güzel olmasını isterler." Gözlerini yuvarladı.Alan bunun tamamen doğru olduğunu düşünmedi. Belki kısmen. 'Yakışıklı' tanımına uyup uymadığını bilmiyordu ama Siana'nın çekici olmayan kelimesinden uzak olduğunu biliyordu. Eğitim merkezinde ona, çekingen gözlerle Siana'yı soran erkekler her zaman oluyordu.
"Gerçekten aşka, hatta evliliğe bu kadar önem veriyor musun?" Alan sordu. "Yalnız da kalabilirsin.""Sadece erkekler bu lükse sahip," Siana tersledi, "Yaşadığımız sosyetede, bir evlenmemiş kadın kusurlu sayılır ve kötü muamele görür." Yorgun bir şekilde iç çekti.
Alan, bir erkek olarak, kadınların karşılaştığı sosyal yansımaların kapsamını anlamamıştı ama evlenmemiş kadınlar için dünyanın çok zalim olduğu gerçeğine yakınmıştı. Siana'nın ona erkeklerin dünyasında kadın olmanın sıkıntılarını ve endişelerini anlatırken yaşadığı mutsuzluğu görünce daha da üzüldü.
"Pekala, belki dünyayı değiştiremeyebilirim," dedi, "Ama eğer istersen, gelecekte tekrar karşılaştığımız zaman eğer hala evlenmemiş olursan seninle evlenebilirim."
İstemeden ağzından kaçırmıştı ve bundan anında pişmanlık duymuştu. Alçakgönüllü teklifinin bir şey ima etmesini istememişti. Alan utanmıştı. Burada o, bir kadın olmanın acı deneyimlerini paylaşmıştı ve bu onun sıkıntılarını çözebilecekmiş gibi kendini teklif etti. Ama her ne dediyse, içtenlikle kalbinden gelmişti.
"Peki," dedi, "Eğer hala yirmi yaşında ve evlenmemiş olursak, birbirimizle evleneceğiz. Bu bir söz!"
Alan, onun sözlerine çok sevinmişti. Onun bunu kabul etmesi çok beklenmedikti. Onunla bir gelecek hayal etti ve yüksek rütbeli bir subay olmaya karar verdi. subay olma hırsı için savaş alanına gitmek için onu terk etmişti.
Alan, elbette çoktan evlenip evlenmediğini bilmiyordu. Ama o kararlığını korudu ve savaşa cesaret etti. Adına hiçbir şey vermeyen, utanmadan onu örten bir adam olmak istemiyordu. Siana Anetta için layık bir koca olmak istiyordu.
Savaşta, hayatında yüzleştiği her şeyden daha fazla şiddetli ve sert olmayı öğrenmişti. Her gün, savaşta ölen tarikat üyeleri gördü ve bir sonraki olmaktan korktu. Meslektaşları işkence içinde yaşarken çaresizdi. Artık dayanamadıklarında onlarla ilişki kurdu ve hayatta kalma umuduyla konumlarını terk etti. O da bunu yapmıştı. Terk etmek ve sadece kaçıp yaşamak istemişti. Ancak, umutsuzluk her onu yakaladığında, Siana'yı düşünmüştü. Hayatta kalmak ve ona son bir kez geri dönmek istemişti. O yüzden, her şeye katlanmıştı.
(Çn: Alan sen gerçek bir yıkıksın)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Dangerous Childhood Friend
Dragoste"My Dangerous Childhood Friend" romanının türkçe çevirisidir. *** "Söz verelim: İkimiz de yirminin üstünde ve bekar olduğumuzda birbirimize iyi bakalım." Bir gün çocukluk arkadaşı döndü ve Siana'ya evlenme teklifi etti. Çocukken yaptıkları aptalca b...