Balkondan geri geri yürüyüp çıkarken bile bakıyordum hâlâ, son adımımı atmamla arkamda bir beden hissettim. Ensemde bir nefes...
Ters hamle yapıp dönmek için elimi hızla kaldırırken,kollarının boynuma sarılıp,boğazıma bir cisim dayanmasıyla durdum...
(Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın,düşüncelerinizi bekliyorumm🤍)
Keyifli okumalar!
Bölüm şarkıları: Tommee Profitt-Enemy "Toygar ışıklı-İntikam yemini Frxzbie-Romeo ve Juliet
ARAF
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ten yakıcı bir soğuk vardı. İyice etkisini arttıran rüzgar,kana bulanmış bıçağı tek bir esintiyle kenara savurdu.
52 yaşındaki bir adamın cesedi'nin yanına.
4 dakika, 5 saniye önce hayatını sonlandırdığım adamın yanına. Yanan sokak lambası aydınlatıyordu bembeyaz olan yüzünü, baktıkça tiksinç duyuyordu insan.
Cebimde ki tuşlu telefonu çıkarttıp "155' i" aradım.
"Merhaba 155?" Diyen polise karşılık sessizce bekledim. "Alo? Hattı boşuna meşgul etmeyin!" Sesi sertleşmişti.
"Maslak, Sun plaza yakınlarında ki parkta."dedim,sakince ve sustum.
"Hanımefendi?" Dedi,polis ne dediğimi anlamayan bir tını ile.
Tekrarladım.
"Maslak, Sun plaza yakınında ki parkta."
Kapattım.
Birden anlıma düşen ufak bir su damlası ile bakışlarımı gökyüzüne değdirdim. Yağmur çiseliyordu. Umursamadan yerde ki bıçağı aldım ve beze sararak, belime yerleştirdim. Elimde ki telefonun tersini çevirip,açtım.
Bütün gücümle elimde ki telefonu yere atarken, bekledim. Nasıl paramparça oluşunu izledim. Parçalara ayrılmış haline son kez bakıp ayağım ile kenara itekledim.
Sakince arabaya doğru yürürken,yağan yağmurun toprağa karışması ile ortaya çıkan o mükemmel koku doluyordu ciğerlerime.
Bir,iki,üç...sekiz
Tam sekiz adım sonra arabaya vardığımda, önce ayakkabımın üzerine geçirdiğim galoşları çıkarttım. Sonra ise elimdeki eldivenleride çıkartarak çantamdan çıkardığım poşetin içine tıkıştırıp,arka koltuğa fırlattım.
Yavaşça sürücü koltuğuna bindim,kontağı çalıştırıp,yola çıktım. Hızımı büyük bir oranda arttırarak,araziye doğru sürdüm.
"İz!"dedi. Telefonda ki ses,endişeyle.
"Kuzey,araziye gel! Benzin ve çakmak getir. Ama sakın kendi arabanla gelme. Soru da sorma anlatacağım her şeyi.",dedim.
